Kurdlerde Hukuk ve Hakkı Üstün Kılma

  • 4.02.2016 00:00

 Toplumlar açısından hukuk; sosyal yaşamı belli ilke ve kurallara göre düzenleyerek birlikte yaşama olanaklarını mümkün kılan ve buna ortam sağlayan düzenlemeleri içerir. Bu düzenlemeler temelde sosyal yaşam alnında hak ve adalet ölçüleriyle zayıfolanı güçlü karşısında korumayı esas alır. Böylece toplumda hakkın ve adaletin üstün kılınması esas alınarak sosyal yaşamdaki sorunların çözümlenmesi temel ilke haline getirilir. Kihukuk olmadan toplumsal yaşam alanında ortaya çıkan sorunların üstesinden gelebilme olanağı imkânsızdır. Toplumsal yaşamdaki düzenindoğrudan doğruya hukuksal düzenlemelere bağlı olduğutarihsel verilerle oluşan bir sabitedir.

Dünya üzerinde her toplum için geçerli olacağı varsayılan aynı hukuksal düzenlemelerin olması imkân dâhilinde olmadığına göre, her toplumun kendi özel koşullarına uyarlanmış hukuksal düzenlemeler oluşturması doğaldır. Toplumların hakkı ve adaleti üstün kılma amacıyla kendi özel koşullarına uyarlanmış düzenlemelere gitme gerekçesi, kendi toplumlarınahas olansorunların çözümünde pratiklik amaçlanmıştır. Toplumların özeline indirgenen hukukun olması aynı zamandatoplum içinde farklılık arz edeniç dinamikleri tescillerken bu farklılıktan kaynaklanan sorunların daçözümünü de kolaylaştırma amacına matuftur.

Somutlaştıralım.

İslam Peygamberinin Medine’ye hicretiyle birlikteoradaki iç dinamikler arasında “sözleşmeye”dayalı bir hukuk oluşturmuştur. Bu durum, toplumun kendi özel durumuna uyarlanmış hukuksal düzenlemelere duyduğu ihtiyacın zorunluluğunu ifade etmektedir. Çünkü Müslümanlar açısından onlarıbağlayan ve İslam’ı esas alan geçerli bir hukuk vardı. İslam’ı benimsemeyenlerin varlığı sorunların bu hukukla çözümünü zorlaştırıyordu.

Bu nedenle Medine’dehakkı ve adaletiüstün kılmak amacıyla, hukukuntoplumun özel koşullara göre yeniden şekillendirilmesi gerekmişti. Çoklu hukuk olarak tanımlanan bu durum gerektiğinde toplum içerisinde farklılık arz edenin-inançsal, geleneksel- hukuk kurallarıylasorunların çözümü referansalınmıştı. Sosyal yaşamın düzenlenmesinive hakkın teslimini amaçlayan bu durum aynı zamanda hakkın ve adaletin üstün kılınmasınıtemel ilke haline getirmeyi amaçlamıştır.

Toplumların devletsiz yaşamaları olanaklı iken hukuksuz yaşamalarının olanaklıdâhilinde olmadığı tarihsel bir sabitedir. Ancak bir toplumun kendi içinde hukukayüklediği anlam ve verdiği önem aynı zamanda o toplumun sosyal genetiği/yapısı hakkında bilgiler içerir. Örneğin Tarih, Arap toplumunun talan kültürüyle varlık kazandığına yönelik verilerle yüklüdür. İslam dini bu genetiği değiştirmeyi hedeflediği halde maalesef eski kültürel genetiklerizamanla İslam’ı esir alarak ortaya deforme bir anlayışın çıkmasına yol açmıştır. Toplumsal refleks halini alan bu genetik hakkı ve adaleti üstün kılma yerine güçlüden yana olmayı ve güçlüyü korumayı amaçlamaktadır.

Yine tarihsel süreçte Osmanlıda, padişah fermanlarının mutlaklık taşıdığını ve bu fermanların nihai karar olduğunu dikkate alırsak Türk devlet geleneğinde yönetim erkini eline geçirenlerin hukuk tanımama tutumlarını da anlamamız kolaylaşır. Bu toplumlarda hukuk, toplumu düzenleme aracı olarak işlev görürken, sosyal yaşamın kalitesini yükseltmeyi hedeflemediğinden sadece denetlemeye matuftur. Dolayısıyla sosyal sorunları çözme yerine sorunları masa altına süpürme işlevi görme amacına hizmet etmektedir.

Anayasa Mahkemesi kararına karşı“onaylamıyorum veuymuyorum”şeklinde yansıyan tutuma bakıldığında, hukukun hakkı ve adaleti üstün kılmak için kullanılması yerine bireysel beklentilere cevap verip vermediğinin önemsendiği görülmektedir. Klasik ifade ile “hukuk günün birinde herkese ve kesime lazımdır”, ibaresi hukukun adalet ölçülerine uygun olması gerektiğini dile getirmektedir. Oysa günlük konjonktüre göre biçimlendirilmişhukukun bir gün konjonktürün değişimi ile yön değiştirebileceği göz önüne alındığında mağdur ve mağrurun yer değiştirme ihtimalini içinde barındırdığı görülecektir.

Bu nedenle hukuk uygulayıcılarının bağımsız ve vicdanen özgür olmaları toplum nezdinde hak ve adaletin sağlanacağıbeklentisi/umudunuanlamlı kılmaktadır. Toplum hukuk uygulayıcılarının uygulamalarının bu şekilde gerçekleştiğine kanÎ olursa, o hukuk kendisine dokunsa bile “şeriat’ın kestiği parmak acımaz” bakışıyla onu içselleştirir. Böylece varılmak istenilen düzenlemeye uyarak toplumda hukukun üstünlüğü denilen durumun herkes ve her kesim için gerekli olmasının ne anlam ifade ettiğini çözer.

Kurd toplumunda hukukun üstünlüğüne yüklenilen anlamı çözmek ve anlamak açısından bir örnek verelim.Çocukluğumdan hatırlıyorum. Köyümüzde veya çevredeki herhangi bir köyde meydana gelen sorunun çözümü için toplumunrûsipîleri devreye girerlerdi. Sorunonların hakemliğiyle çözülmeye çalışılırdı.-Rûsipîlerin toplumda kabul görmüş olmaları mutlak zorunluluktu-. Bu durum onların taraf olmadan hakka ve adalete uygun karar vermelerinin gerekçesiydi. Dolayısıyla doğru karar verecekleri konusunda kimsenin endişesi olmazdı. Bu geleneksel çözüm biçimiydi.

 Ancak sorun hukuksal bir boyut taşıyor ise devreye âlimler girerlerdi ve sorunu İslam hukukunun ilkeleri referans alınarak çözüm üretilirdi. Bu âlimlerinköy veya çevrenin geneli tarafından finanse edilmeleri veilimleriyle öne çıkmış olmaları onların kararlarının güvencesiydi.Bu nedenleherhangi bir kişi veya kesimin lehine davranma olasılıkları söz konusu bile olmazdı. Dolayısıyla verdikleri kararlar hukuksal olarak mutlak kabul edilir ve şartsız şurtsız uygulanırdı.

Kürdlerin hukuksal anlayışa dayalı hakkı ve adaleti üstün tutan toplumsal genetik inşasının tarihsel süreçte nasıl oluşturduğuna örnek olması açısındanŞeyhAbdusselam Barzani'nin yaptığı reformlara göz atmakta yarar vardır.

1-   Mülkiyetin ortadan kaldırılması.

2-   Toprakların çiftçilere dağıtılması.

3-   Başlık parası ve zorla yapılan evliliklere son verilmesi.

4-   Sosyal ilişkilerin adalet ve eşitlik esasına göre düzenlenmesi.

5-   Her köyde bir mescidin kurulması, bu mescidin dini farzların eda edilme yerleri olmalarının yanı sıra sosyal merkezler, istişare yerleri ve köylüler arasındaki ihtilafların çözüm yeri olarak kullanılması.

6-   Köy meselelerini her yönden ele alıp çözümlemek üzere her köyde bir konseyin kurulması.

7-   Her aşiretten silahlı güçlerin oluşturulması ve bunların başına sorumlu kişilerin tayin edilmesi.

Sonuç:

Toplumsal genetiği belirleyen unsurun aynı zamanda toplumun kültürel kodlarını oluşturduğunu tarih verileri açık biçimde ortaya koymaktadır. Yukarıda verilen bilgiler ışığında bakılırsa toplumsal genetik açısından KurdArap ve Türk toplumunun farklılık arz ettiğini kolayca görebilmekteyiz.

KurdAlimlerinin hukuksal anlamda bağımsız ve tarafsız olmaları onların verdiği kararların uygulanmasını kolaylaştırıyordu. Bu şu anlama geliyordu. Kurdlerdevletsiz hukuk uygulamış bir toplumdur. AngloSaksonların anayasasız bir yönetim oluşturmalarını da dikkate alırsak acabaKurd toplumu için ne tür sonuçlar üretebiliriz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums