O HALDE, KÜRTLER NE YAPMALI…

  • 13.04.2013 00:00

 Sistemler, ideolojiler, inançlar, felsefi inaklar ve hayatın içinde karşılaştığımız toplumsal temayüller insan üzerinde güce dayalı otoriteler kurma güdüsüyle hareket etme isteğini bir şekilde ortama katma düşüncesini diri tutmanın derdindedirler.

Bunlar varoluşlarını gerçekleştirebilmek ve varlıklarının devamını sağlamak amacıyla gerek gördüklerinde güce başvurmaktan kaçınmazlar. Güç onlar için varoluşlarının temel saç ayaklarından birisidir. Değiştirmek ve dönüştürmek için ötekini anlama yerine, onun varlığını tehdit etmenin daha kolay olacağı varsayımını önemserler.

Dolayısıyla değiştirip dönüştüremeyecekleri şeylerden ya kaçarlar ya da onlara garez besleyerek varlıklarına tehdit yöneltirler. Değiştirip dönüştüremeyince güce dayalı otorite tesis etmeye çalışan, başkalarına kendini dayatan anlayışlar aslında başkalarının varlığına tahhamül edemeyenlerdir.

Güce kutsallık atfedenler de yaşamın sosyalitesini önemsemek yerine, güçlerini pekiştirecek deliller aramanın peşine düşenlerdir. Onlar için eylemlerinin haklılığını ispatlamanın yolu ötekinin varlığının bir şekilde sosyal yaşamdan itilmesine bağlıdır.

Ki sosyal yaşamda ötekini anlamsızlaştıracak argüman ise her zaman benimsedikleri çerçevelenmiş ideolojik inanç veya felsefi inaklarında bulunur niteliktedir.

Bu biraz da düşünsel ve sosyal öz güven yokluğunun insanda yarattığı krizdir. Çünkü ötekini dönüştürme gücünü kendisinde bulamayanlar cırtlak sesleriyle, ideolojik ve dar kalıplı düşünsel takıntılarla ortalığı velveleye vererek üstünlük kurma eğilimine girereler.

Bu velveleciler bile aslında birşeylerin değişmesi gerektiğinin de farkındadırlar. Ancak bu değişmeye nereden ve nasıl başlanılması gerektiği konusunda sarih bir fikre sahip değildirler. Ki bu durumda onlar için yapılabilecek temel şey en kolay lokmadan başlayarak güç gösterisinde bulunmaktır.

Çünkü çerçevelenmiş ideolojiler ve felsefi inaklar birşeylerden kurtulmaya kalkıştıklarında hangi değişimin öncelikli, hangisinin kolay ve hangisinin zor olacağını sosyal realiteler üzerinden kestiremezler. Bu ise ideolojik insanın neyle sarmallandığının farkında olmamasıdır.

İnsan öncelikle kendisini değiştirmenin yolunu bulmalı ki "İki günü müsavi olan ziyandadır" şiarına uygun davranmış olsun. Belki de bu sosyal yaşam realitesinin yakalanmasına imkân verebilecek en temel dusturdur.

Oysa sabit bir noktada durmak herzaman için tükenişe en yakın noktada olmaktır. Kendilerinin değişip dönüştürülmelerinin farkında olmayanlar ötekilerden kurtulmanın çare olacağını varsayarlar.

Bu değiştirilebilir bir durum mudur? Bunu bilmek pek mümkün olmasada sosyalitesi kolay bir şekilde deformasyona uğrayabilen bir milletin değiştikten sonra yeniden negatif başka bir değişime maruz kalmayacağının da garantisi yok gibidir.

İşte bu nedenle devletsiz bir halkın rejim kavgası yapması kadar aptalca bir eylemden sözedilemez.

Şimdi dönüp baktığımızda Kürtlerin tarihi süreçlerde hep bu tür ideolojik ve dar kalıplı aşiretsel bakışlarından dolayı kendilerini değiştirip dönüştüremediklerini söylemek bence zor olmasa gerek. Kürtlerin herhangi bir organizasyonunun değişimi sadece kendisiyle sınırlı tutmak gibi bir lüksünün olmadığını ileri sürmek zorundayız.  

Kürt organizasyonları içerisinde de değişimi kendi ideolojisi için referansa alıp ötekini çağdışı ilan etmenin de bir nevi kendisini dar kalıplara hapsetmekle başbaşa bırakmaktır. Anlamak ve çözümlemek gerekirken damgalamanın işin basitine kaçmaktan başka bir anlam taşımayacağı da aşikârdır.

Çünkü insan, kendisini veya ötekini formatlayan ne varsa aslında bunun herkesi kapsadığının farkındadır. Dolayısıyla çerçevelenmiş her idolojik ve inançsal felsefi inak biçimi de bundan muzdariptir.

O halde Kürtlerin oluşturdukları tüm organizasyonlar doğal olarak kendi milletinin geleceği için önceliklerini belirlemeli ve bu önceliklerden işe başlamalıdırlar. Fakat kendi organizasyonlarının ötekilerden daha değerli ve mutlak olduğu düşüncesinden de vazgeçerek bunu yapmalıdırlar.

Eğer bunu dikkate almazlarsa sonuçta doğal olarak öteki üzerinde otorite kurma güdüsü devreye girecektir ki bu milletlerinin gelecekleri açısından yeni sıkıntıların ortaya serilmesidir. 

Tıpkı ötekini görmeden aynı mekânda yaşamının imkânsız olduğunu 90 yıllık Cumhuriyet sürecinde müşahade etmiş olmalarına rağmen, aynı gövdeden filizlenmiş farklı dallar olarak birbirlerini görememelerinin ve birbirlerinin bilincine varamamalarının yaratacağı kaotik ortamın hayırlarına olmayacağını bilmeleri gerektiği gibi.

Ötekini görmezden gelmenin ise geçmişte yaşanmış sorunların onarılmaz sonuçlarının günümüze tekrardan benzer şekilde yansıyacağını bilincinde olmaları mutlak şarttır.

Bugün Kürtlerin kendi aralarında meydana gelen/gelecek herhangi bir sıkıntıyı kadim geleneğin ölçütlerine uyan aracılara rağmen çözememiş olmalarının anlamını düşünmek bile insan yüreğini sızlatabilen bir durumdur.

O halde bugünkü soruna sebebiyet veren tarafların bunu iyi düşünmeleri gerekir. Daha ne kadar kendilerine ait olmayan kurumlar için kendilerinden olanların yüreklerini yakacaklar. Kendilerini diri tutma adına ötekine ve topluma daha ne kadar acı çektirecekler. Bunu unutmamaları gerekir.

Bu şekilde formatlanmış beyinlere sükünet ve suhulet tavrıyla yaklaşmanın sonuç doğurmayacağı yüzde yüz bilinse bile bunu yapmaktan geri duramamak Kürtler için gerekli ve zorunludur.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums