- 9.07.2014 00:00
MHP lideri Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanı adayı olamayacağını iddia etti. Bu parti, gerçekten de devletin en geri, en tehlikeli, en darbeci kanadına seslenmekten başka bir şey yapmıyor.
Zamanında, 12 Eylül günlerinde kendilerinin darbeciler tarafından hepse atılmalarına da içerleyerek, "fikirlerimiz iktidarda" demişlerdi.
Şimdi, Devlet Bahçeli, YSK'ya sesleniyor. Demirtaş'ın adaylığının YSK tarafından iptal edilmesini istiyor. Aslında faşist bir partinin sözcülüğünü yapıyorsanız, söyleyebileceğiniz tek şey, "Demirtaş aday olmamalıdır" demek olmak zorunda. Demirtaş'ın adaylığı, MHP'nin temel ideolojisinin dinamitlenmesi anlamına geliyor. Bir Kürt, Kürtçe konuşuyor, Kürt hareketi tarafından destekleniyor, zaman zaman yöresel giysilerle miting meydanlarına çıkıyor; her konuştuğunda, her televizyona çıktığında, Türkiye'de Türklerden başka da halkların olduğunu kanıtlamış oluyor. "Türkiye Türklerindir" diyenler açısından, bir de üstüne böyle siyasetçinin cumhurbaşkanı olması, varlık koşullarını açıklamakta zorlanmaları anlamına geliyor.
Demirtaş kampanyasının her adımı, her bildirisi, her mitingi Türk milliyetçiliğini geriletecek.
Devlet Bahçeli bunun farkında.
Demirtaş kampanyasının her kitlesel eylemi, Türkiye'de Türklerden başka halkların da olduğunu, bu halkların özgürlük istediğini, dolayısıyla devlet tarafından baskı altında tutulduğunu gösterecek.
Devlet Bahçeli bunun da farkında.
Bu nedenle bir darbe çağrısı yapıyor.
Hatip Dicle'ye, Kürt milletvekillerine 2011 seçimlerinden sonra YSK tarafından darbe yapılmıştı. Tutuklu Kürt siyasilerin milletvekilliği hakları gasp edilmişti. Devlet Bahçeli yine aynı darbenin peşinde.
Silahla, tankla, faili meçhullerle yapamadıklarını, şimdi hukuk yoluyla, örneğine çok sık rastladığımız bir yöntemle yapmak istiyor.
Demirtaş'ı terörist ilan ediyor.
Bu nedenle de cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemeye çalışıyor.
Ama Bahçeli unutmuşa benziyor. Köprünün altından çok sular aktı. Bir buçuk yıldır, devlet PKK'yle görüşüyor. Mecliste bir müzakere yasası var. Abdullah Öcalan'ın önerileri mecliste tartışılıyor.
Memlekette terör tanımı değişmeye başladı.
Devlet Bahçeli farkında değil.
Meclis civarında gerçekten de terörist var, var ama bu adamlar Kürt siyasetinin içinde değil; savaş, kan, gerilim isteyen, çözüm sürecine en baştan beri karşı olan, Maraş ve Çorum katliamlarında rol oynayan kadrolara sahip olan partinin saflarında.
Kirli savaşı destekleyen, savaştan medet uman, bir buçuk yıldır süren çözüm sürecinin Kürtlerin kimliğinin tanınması yönündeki tüm içeriğine karşı olan parti. Terörist arayan, meclise yakından bakarsa aradığını bulabilir.
Devlet Bahçeli, bu yüzden çenesini kapamak zorunda.
Demirtaş'ın söylediği gibi, haddini bilmek zorunda.
Demokrasinin zerresine bile karşı olan bir partinin, kimin cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı konusunda ahkam kesmeye hakkı yok. Dua etsin, demokrasinin sınırları Türkiye'de katlanılmaz ölçüde dar olduğu için, partisi hâlâ normal bir siyasi parti gibi caka satabiliyor.
MHP'nin çoktan kapatılması gerekirdi, hâlâ da kapatılması gerekir.
Son bir söz de, bu partinin de adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nu sadece ve sadece Erdoğan'a rakip olduğu için destekleyenlere.
Ne yaptığınızın farkında mısınız?
http://www.marksist.org/yazarlar/yildiz-onen/15345-fasist-geldiniz-fasist-gideceksiniz
Yorum Yap