Kudüs dünyamızın aynasıdır

  • 26.07.2017 00:00

 Tarih boyunca Kudüs ne durumda olmuşsa dünya da o durumda olmuştur. Dünyada cari olan düzen ne olmuşsa onun Kudüs’e yansıması birebir olmuştur. Bir şehir olarak Kudüs’ü elinde tutanlar, dünya hakkında nasıl bir tasavvura sahip olmuşlarsa aynısını Kudüs’e uygulamışlardır. Kudüs’ün Hıristiyanların elinde olduğu dönemlerde Hıristiyanlar başka milletten olan insanlara nasıl bakmış, nasıl davranmışlarsa hakimiyetleri altındaki başka yerlerde de aynı dünyayı geçerli kılmaya çalışmışlardır. O yüzden Kudüs’ün bugünkü mahzunluğu, ağlayışı sadece kendi mahzunluğundan değil, dünyanın genel geçer ahvaline olan hüzünlü bakışındandır.

Yahudilere vaad edilmiş toprakta kurulan ve Hz. Süleyman tarafından inşa edilen mabedin gölgesindeki Kudüs bir süre adalet ve yüksek bilgeliğin merkezi ve bütün dünya için bir adalet ve tevhid modeli olarak devam etti. Ama daha sonra İsrailoğullarının seçilmişliği ırkçı bir temelde yanlış anlamaya başlamalarından ve kendilerini bütün insanlardan ırk olarak üstün saymaya başlamalarından sonra adalet ve tevhid modeli olmaktan hızla uzaklaştı Kudüs.İsrailoğulları  buralara yansıtmaya başladıkları kibirlerinden yola çıkarak çevrelerine de sorunlar üretmeye başladılar. Meşhur Babil sürgününe kadar Kudüs’ü hedef alan farklı saldırılar neticesinde her seferinde Yahudiler ya katliamlara veya sürgünlere maruz kalmışlar.

Yahudilerin son sürgünden sonra Kudüs’le neredeyse bağları kopmuştur. Bu olaydan sonra Hz. Ömer’in fethettiği zamana kadar Yahudilerin Kudüs’e girmeleri bile yasaktır. Hz. Ömer bu şehri kölesiyle tek bir deve üzerinde dönüşümlü olarak yaptıkları meşhur yolculuğun sonunda girerek savaşsız, çatışmasız  şehirdekilerin talebiyle fethetmiştir. Fetih kavramının anlamıyla en çarpıcı biçimde buluştuğu hadisedir Kudüs’ün Hz. Ömer tarafından fethi. Tek bir damla kan dökülmemiş ve fethedildikten sonra yepyeni bir düzen tesis edilmiştir.

Bu düzen en güzel şeklide Hz. Ömer’in meşhur sulhnamesinde ifadesini bulmuştur. Hiç kimsenin inancına, kilisesine, dini yaşama özgürlüğüne müdahale edilmeyecek, herkesin can, mal, din, ırz ve akıl emniyeti güvence altında olacaktır. Bu sulhname ile birlikte Yahudiler yüzyıllar sonra Kudüs’e rahatlıkla girebildi ve ondan sonra devam eden yüzyıllarda, Kudüs’ün Haçlılarca işgal edildiği zamana kadar 450 yıl kadar Kudüs’te Müslüman ve Hıristiyanlarla birlikte güvenle, huzurla yaşayabildiler.

1099 yılında Batıdan gelen Haçlı Hıristiyanlar Kudüs’ü işgal ettiklerinde taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmamış, sadece Müslümanları değil Yahudileri de, hatta burada yaşamakta olan Doğu Hıristiyanlarını da katlettiler. Şehri ellerinde tuttukları 90 yıllık süre içinde ortaya koydukları model dünyada da bütün insanlar için öngördükleri model oldu.

Bilahare Selahaddin Eyyübi’nin 1187 yılında hem tekrar fethedişi hem de burada tekrar Hz. Ömer’in tesis etmiş olduğu düzeni tekrar tesis etmesi Müslümanların Kudüs için öngördükleri düzenin tesadüfi olmadığını göstermiştir. Sonradan Kudüs Osmanlıların eline geçtiğinde de aynı düzen devam etmiştir. Müslümanların dünya için tasarladıkları model, birlikte yaşama, din ve vicdan özgürlüğü, ibadetlerini özgürce yapmak ve mabetlerin güvenliği konusunda mükemmel bir model ortaya konmuştur.

Bu arada Avrupalı Haçlı Hıristiyanlar Kudüs’te nasıl bir model uygulamışsa, kendi ülkelerinde de aynı modeli hayata geçirmişler: Hoşgörüsüz, tahammülsüz, ne Müslümana, ne Yahudiye ne de kendilerin dışındaki mezheplerden olan Hıristiyanlara...

Ortaçağ'da Avrupa’nın hiçbir kentinde hakim dinin veya mezhebinin dışında başka hiçbir din ve mezhebe yer yoktur. Hiçbir Avrupa şehrinde cami yoktur. Katolik kilisesi varsa Protestan kilisesi yoktur. Ortodoks kilisesi varsa Katolik kilisesi yoktur… oysa Aynı dönemde, yani Hıristiyanların Ortaçağı'nda Müslüman kentlerin hepsi, Müslümanların Kudüs’te ortaya koyduğu modeli her tarafa aynı şekilde uygulamaktadır. İşte Kahire, Antakya, İstanbul, Konya, Saraybosna, Şam, Bağdat ve diğer bütün Müslüman şehirler.. Hepsinde de cami, havra ve kilise şehrin tam göbeğinde bir arada bulunur. Hiçbiri şehrin periferinde değildir.

I. Dünya Savaşı'ndan sonra Yahudilere asırlarca tahammülsüzlük gösteren Avrupalılar onlara karşı günahkarlıklarının bir kefareti olmak üzere Filistin’i, Kudüs’ü hediye etmek istediler. Yahudilere bir vatan oluşturma, onları Zionlarına yerleştirme girişimleri, Kudüs’te kendi düzenlerini kurma tarzları, aynı şekilde bugünün dünyasını dizayn etme tarzlarıyla son derece benzer. Dünyayı nasıl bir zulme boğuyorlarsa, o zulmün aynısını Kudüs’te de uyguluyorlar veya tersi. Yani Kudüs’te nasıl bir pratikleri varsa, dünyadaki pratikleri de o.

İsrailoğulları tarih boyunca hem Kudüs’te hem de başka yerlerde kendilerini defalarca katliamdan kurtarmış olan Müslümanlara Kudüs’te neyi reva görüyorsa, başka yerlerde de aynı şeyleri reva görüyor. O yüzden Kudüs’ün ahvali her zaman dünya ahvalinin özetidir. Kudüs dünyanın aynasıdır. Kurtuluş Kudüs’te başlar veya Kudüs’te tamamlanır.

Dünyadaki zulmü, çarpıklığı olduğu gibi bırakıp Kudüs’ü özgürleştirmek mümkün değil. Kudüs’ü kurtarabilmek için dünyadaki bu adaletsizliklere son vermek gerek. Dünyada düzen değişmedikçe Kudüs’te hiçbir şey değişmez, kendimizi kandırmayalım. Kudüs’ün bugün bu işgalin altında kalmaya devam etmesi, dünya düzeninin ısrarla ve inatla siyonizme hizmet eden bir tarihe, bir uluslararası düzene çalışıyor olmasının sonucudur. Dünyanın beşten ibaret sayılmasının neticesidir. Ama hepsinden de öte Kudüs’ün bugünkü durumu, 1,5 milyardan fazla Müslümanın, Müslümanca yaşamıyor olmasının, kime dost kime düşman olacağını bilmiyor olmasının bir yansımasıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums