Ortadoğu'da Türkiye ne kaybediyor, kim kazanıyor?

  • 3.11.2014 00:00

 Arap baharı sürecinin ilk kıvılcımının yandığı Tunus'ta Devrim sonrası düzenlenen yeni anayasaya uygun olarak yapılan seçimlerde Laik-liberal Nida Tunus partisi oyların yüzde 39'unu alarak ve Nahda'yı geride bırakarak birinci parti oldu. Nida Tunus, bu oy oranıyla 217 sandalyelik parlamentonun 85'ini alırken, Nahda yüzde 32›lik oy oranıyla 69 sandalyede kaldı.

Bu sonuçlar bütün Arap Baharı sürecinin başından itibaren seçimlerde İhvan veya İslamcı akımların girilen seçimlerde ilk kez geride kaldıkları, laik liberal kesimlerin ilk kez öne çıktığının resmidir.

Türkiye Arap Baharı başladığından beri, doğal, sosyolojik mecraında gerçekleşen bir hareket olarak, halkın iradesinin yanında durmayı tercih etti. Bu destek ne birilerine rejim ihraç etmek anlamına geliyordu he de bazı ülkelerin iç işlerine müdahale. Türkiye Hüsnü Mübarek'in, Zeynelabidin bin Ali'nin veya Muammer Kaddafi'nin kendi halklarının taleplerini kanla bastırmaya kalkışmasına karşılık vicdanın sesini dillendirdi. Bu direnişin çaresiz olduğunu aklın ve insani sorumluluğun gereği olarak hatırlattı ve halkların yanında durdu.

Nitekim süreç Türkiye'nin duruşunu kısa süre içinde doğrulayacak ve halkların taleplerini kanla bastırabilecek diktatörleri döktükleri kanlar iktidardan süpürecekti. Gerçekleşen devrimleri kimin gerçekleştirdiği, devrimler neticesinde kimin iktidara geleceği belli değildi. Hatta hiç kimse bu devrimlerin neticesinde İhvan›ın veya İslamcı partilerin iktidara gelebileceğini öngörmüyordu. Ne de olsa devrimleri İslamcılar değil, ekmek, özgürlük ve onur talep eden kitleler gerçekleştirmişti.

Türkiye de bu süreçleri kimin iktidara geleceğini önemsemeksizin destekledi. Asıl olan, insanların özgürlük, onur ve ekmek taleplerine karşılık verilmesiydi çünkü.

Oysa devrimlerin sonrasında kurulan bütün sandıklar ya İhvan veya İslamcı çizgideki partileri iktidara getiriyordu ve Türkiye için bunun sorun edilecek bir tarafı yoktu. Demokratik prosedürler işletildiğinde, seçimin sonuçlarına saygı göstermeyi kabullenmiş tarafların kazanması neden sorun olsundu?

Türkiye doğal olarak seçimi kazanan herkesle iyi ilişkiler kurdu. Seçimi İhvan değil de başka partiler kazanmış olsaydı da Türkiye seçimi kazananlarla o ülkeleri temsil eden aktörler olarak muhatap olmaktan asla geri durmazdı.

Türkiye'nin ayrıca kendi seçimi var mıydı bu süreçte? Kimilerine göre Türkiye İhvanı seçmiş ve sadece onların iktidara gelmesi için çalışıyordu. AK Parti hükümetinin İhvan ve diğer Demokrat çizgideki İslamcı partilerle ilişkisinin iyi olduğu doğru, ancak bu iyi ilişki o ülkelerin yönetimlerine kimin hangi yolla geleceğini tayin eden bir ilişki olduğu birilerinin çok yararlandığı bir vehimden ibaret. Neticede halkta hiç bir karşılığı olmayan bir partiyi Türkiye veya AK Parti istediği kadar desteklesin, bunun ne gibi bir sonucu olabilir?

Nitekim, Bilahare seçilmiş yönetimlere karşı halkın iradesini yok sayarak yapılan kanlı darbelere karşı Türkiye, bunlar İhvan›a karşı yapılıyor diye karşı çıkmış değil. Bu darbelere hala darbe bile diyememiş, bu darbelerin döktüğü kanlara hala gereken insani tepkiyi ortaya koyamamış olanların, dönüp Türkiye'yi bütün dış politikasını İhvan›a bağlamış olmak dolayısıyla iflas etmiş olmakla tavsif ediyor olmaları onları en hafifinden bu insanlık suçluları, demokrasi karşıtlarının suç ortağı kılıyor.

Oysa Türkiye bu kanlı darbe veya karşı-devrimlere asla İhvan›a karşı yapılıyor diye değil, sadece darbe oldukları, halka karşı oldukları ve insanlığa karşı suçlar irtikap ettikleri için karşı çıkıyor. Bu darbeler İhvan tarafından başkalarına karşı yapılıyor olsaydı da tutumumuz değişmezdi.

Nitekim Tunus'ta başarılı yürüyen ulusal diyalog sürecinin sonucunda girilen seçimlerden Nahda değil Nida Tunus'un zaferle çıkmış olması asla bizi rahatsız etmez. Tunus halkının iradesi bu yönde gerçekleşmiştir ve Türkiye Tunus halkının kararını saygıyla karşılıyor, Nida Tunus'u da Nahda'yı da, seçim sürecine katılan diğer bütün partileri de tebrik ediyor. Bu seçimin sonucundan Arap Baharı süreci, yani halkların iradesi kazançlı çıkmıştır.

Türkiye Arap Baharı sürecini dışarıdan müdahale etmeden halkların iradesinin tezahürü olarak destekledi. Oysa bugün aynı devrimler dışarıdan binbir türlü entrikayla, darbeyle, katliamlarla, savaş kışkırtmalarıyla ve doğrudan müdahalelerle boğulmaya çalışılıyor. Bütün bu süreçlere insanlık adına bir nebze tepki göstermesi beklenenler, kendilerinden beklenen asgari insanlık, demokratlık veya medeniliği sergilemek yerine dönüp Türkiye'nin bu süreçten ne kadar zararlı çıktığının, ne kadar yalnızlaştığının seyran-u sefasına dalmışlar.

Türkiye yalnızlaşmış da kim hangi ittifakla biraraya gelmiş de güçlenmiş? Türkiye bu süreçte kaybetmiş de kim kazanmış?

Bu darbeleri ve bu kanlı süreçleri destekleyerek Orta Doğu'yu yangına çevirenler çok mu şey kazanıyor şimdi? Körfez ülkelerinin hepsini yıkılmadan yok olup gitmeyecek, uykularını kaçıran ölümcül bir paranoya sarmış durumda. Hiç kimse yerinde tam da işledikleri cürümler, bu cürümlerdeki ortaklıkları yüzünden rahat değil.

ŞİMDİ BÜTÜN BUNLARI GEL DE CENGİZ ÇANDAR'A ANLAT

Geçtiğimiz günlerde bir mülakatımı 'çıplak gözle' izlediğini söyleyen Cengiz Çandar'ın gözünün önündeki onca perdeyle neyi ne kadar görüp anlayabileceğini sormuştum. Şimdi de Wall Street Journal'a verdiğim mülakatı 'ipe sapa gelmez' diye nitelemiş.

Çandar'ın beni eleştirdiği bütün sözlerimin yabancı basına yansıyan sözlerim olması, gözlerinin önündeki perdenin mahiyetini yeterince gösteriyor zaten. Ama yarım yamalak iki cümlem üzerine bir sürü laf sıralamış. Lafların hiç birinde dış politikaya dair 'ipe sapa gelir' tek bir cümle yok, ama her iki yazısında da benim Profesörlüğüme takmış, ne alakaysa?

Şu son yazılarıyla gazetecilik dışında her türlü vazife icra eden haline bakmaz da bizim Prof. vasfını taşımamızı dert etmişse, sorunu beni aşar. Ben bu noktada arkadaşı Salih Tuna'ya havale ederim.

Söyle Salih, bu arkadaşın derdi ne ola? Epeydir ilgilenmiyorsun ondan mıdır?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums