Sandığa saha dışından atılan yabancı maddeler

  • 21.05.2011 00:00

Seçim sürecinde bir yandan argümanlar, tezler, projeler ve vaatler yarışıyor. Ama bu unsurlara kimsenin itibar etmediği, etmeyeceği düşünülüyor ki, sonucu etkilemek üzere saha dışından yabancı maddeler atılıyor, bunların sonucu belirleyeceğine güveniliyor.

En önemli iki madde, şiddetin tırmandırılması ve kasetler. Her ikisi aynı sonucu elde etmeyi hedefliyor, hiç kuşku yok. Şiddete ha PKK'nın eylemsizlik ilan etmiş olduğu halde tam teçhizatlı elemanlarıyla dağlarda boy göstermeye başlaması ve ara ara saldırlar düzenlemesi yol açıyor ha askerin bu halleriyle masum masum dağlarda gezinen PKK'lılara operasyonlar düzenlemesi yol açıyor. Bu saatten sonra bunun hiç bir önemi yok ki. Sonuçta karşılıklı bir dans ile seçim atmosferi üzerinde kara bulutları gezindirmeyi beraberce başarıyorlar.

BDP'liler şiddet davetlerinin hiç birini kaçırmyor, ordan burdan yapılan her saldırıya bir kaç misliyle sokakları savaş alanına çevirerek karşılık veriyorlar. Bu davetlerin nasıl bir planın eseri olabileceğini bilmiyor gibi davranıyor, her fırsatta AK Parti'yi Kürt sorununun karşısında bir şahin gibi resmetmeye çalışıyor. Ya olan biteni gerçekten tahlil etmiyorlar, ki kadar saf olmadıkları çok belli. Veya kalan tek ihtimal, onların da bu şiddet davetlerinin nerden geldiğini bilerek sürekli hazır bekliyor olduklarıdır.

Sınırda 12 PKK'lının öldürülmesi gerçekten tuhaf, anlaşılmaz, mantık-dışı bir operasyon. Operasyonun ayrıntıları ortaya çıktıkça tahrikin bütün unsurları da yerini buluyor. Öldürülen PKK'lıların cesetlerine ve yakınlarına yapılan aşırı saygısızlık olayda bir kast-ı mahsusa olduğunu da artık net bir biçimde gösteriyor. Ama bir de şu soruyu da sordurtuyor gelişmeler: Eylemsizlik ilanını yapmış olan örgüt bu kadar silahlı teçhizatlı elemanlarıyla sınırın sıfır noktasında ne yapıyor? Onları örgütün hangi birimi ne yapmak üzeere oraya sürmüş? Bu elemanlar Dağlıca ve Aktütün gibi bir saldırı için hazırlık mı yapıyordu yoksa bu fecaat manzaraları oluşturmak üzere Kandil'in merkezinden askerin önüne kurban olarak mı atıldı?

Bu sorular bir kaç gündür gezmekte olduğum bölgede herkesin aklına takılan sorular.

Kürt sorununda aslında hayli yüksek eşiklerin aşılmış olduğu, paradigmanın değşitiği ve bir hayli mesafe kat edildiği aşamalarda PKK'nın şiddeti tırmandırma biçimi bölgede giderek PKK'ya karşı ciddi bir tepkiyi de harekete geçiriyor. Başbakan'ın Siirt mitingi Kürt seçmenin meydan okurcasına yüksek katılımıyla gerçekleştiyse bir sebebi de bu.

Arkasına PKK'nın silahlı baskı unsurlarını alarak seçime katılan BDP'nin bölgede başka partilerin siyasi faaliyetleri üzerindeki baskısı çok açık ve bundan dolayı gizliden gizliye yoğun bir antipati de topluyorlar. Şiddetin tırmandırılması kendi mahalleleri içinde baskılarını sürdürmenin en geçerli yolu. Belli sandık bölgelerinde ev ev, seçmen seçmen herkesi fişlemiş durumdalar ve muhtemel bir arayışı önceden tespit edip tedbirlerini alıyorlar. Bu tedbir baskı, tehdit ve yıldırma şeklinde cereyan gerçekleşiyor.

Star Gazetesinin Açık Görüş ekinde değerli Kürt entelektüellerinden Vahdettin İnce ibretlik bir tespitle başlamış Dil Yarası Nasıl Geçsin başlıklı yazısına: "Tarihin tanık olduğu en büyük zulümler büyük oranda geçmişin mağdurları eliyle işlenmiştir."

PKK-BDP çizgisi, kendilerini bütün Kürtlerle özdeşleştirerek Kürtlerin her türlü mağduriyetinden kendilerine bir bedel hakkı üretirken devletten yana şikayet ettikleri her şeyi misliyle bölgedeki başka unsurlara çektiriyor. Kendilerini Kürtlerin doğal ve tek temsilcileri gibi gördükleri için, Kürtlüğün tanımı üzerinde bir tekel kurmaya çalışıyor, başka Kürtleri ya "devşirme" ya "hain" ya "AKP'nin Kürdü" ya "asimile Kürt" veya "yanlış Kürt" olarak tanımlıyor ona karşı da inkar ve imha edici bir şiddet için kendinden menkul bir haklılık üretiyorlar.

Başka partilerin çalışmaları üzerinde uyguladıkları şiddet bir yana, seçimlerde taraf olmayan Mustazaf-Der'in göderek artan örgütlülüğü de PKK'lılarda ciddi bir rahatsızlık kaynağı. Üstelik Mustazaf-Der yaklaşık on yıldır her türlü silahlı etkinlikten uzak, tamamen sivil alanda faaliyet göstermekte ısrar eden bir yapılanma. Dernek binaları defalarca molotof kokteylli saldırılara maruz kalıyor. En son derneğin Yüksekova'daki şube başkan yardımcısı Tunceli'de öldürülen 7 PKK'lının cenaze törenleri esnasında uğradığı saldırıyla PKK'lılarca öldürüldü. Sağduyulu BDP çevreleri bu olayların muhtemel sonuçlarına karşılık dernek temsilcileriyle iletişime geçmiş ve taziyede bulunmuş. Derneğin bütün bu saldırılara karşı sergilediği sabırlı tutum bölgedeki bütün İslami gruplardan takdir topluyor, ancak onlara yönelik bizzat PKK'lıların bir grubunun ısrarla sürdürmekte olduğu tahrik herkesi düşündürüyor.

Devletin Kürtlere yaptığını iddia ettikleri inkarın, imhanın çok daha fazlasını başka Kürtlere yapmaktan çekinmeyen PKK-BDP çizgisinin çözüm sürecinde daha da hırçınlaşması ayrıca düşündürücü.

Açılımın bitmiş olduğu fikrine aslında hevesle sarılıyorlar, oysa başbakanın söylemlerinde açılımdan vazgeçildiğine dair bir işaret yok, aksine onlara rağmen açılımın devam edeceği net bir biçimde ifade ediliyor. Başbakanın çözüme dair kendi dili ve söylemi var ve bu dilin bölgede hiç de anlaşılmaz olmadığı hem Siirt hem Van mitinglerinde çok iyi görüldü.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (11)

  • lucy
    lucy
    2.01.2012 16:16

    sayin hasaan cemal yaziniza yapilan yorumlari okudukca umutsuzluga kapilip bu ulkede insanlik anlayis empati demokrasi gibi duygu ve dusunc yerine korkunc bir irkcilik yerlesmis oldugunu gozlemledim insallah sizler gibi dusunebilen gercekleri goru dogruyu gorup yazan yurekli aydinlar yilmadan yazmaya devam eder

  • Abuzer
    Abuzer
    1.01.2012 14:07

    Bir kürt olarak kendimi yalnız hissetmiyorum yazılan bu mektup boş ve duygu sömürüsünden ibarettir sadece.

  • remzi
    remzi
    1.01.2012 14:05

    Oraya bir "katliam anıtı" dikmeyi düşünüyorlarmış. Bugüne kadar özgür Kürt iradesini gasp edenler, şimdi de ölülerini gasp ediyorlar. Güya yas tutan BDPli milletvekillerinin basın açıklaması öncesi kahkahalarını gördünüz mü? Belki de KCKlılarda yas tutma şekli böyledir kim bilir?.. keşke hasan cemal bunlarada bir eleştiri getirseydi

  • Emre
    Emre
    1.01.2012 14:02

    köyden herkes kendi ölüsünün mezarını kazmak istiyor. Ama BDPliler cenazeler üstünden provokasyon yapmak için, ölüleri ailelerine teslim etmediler. Ölü yakını ana ve bacıların ağlayışlarına bile aldırmayan BDP, emrivakiyle 3 ayrı köye ait cenazelerin hepsini aynı mevkiye gömdürdü.

  • Emre
    Emre
    1.01.2012 14:00

    Hasan cemal halktanda kopmuş keşke BDP lileri değilde ölen yakınlarının aklı başında açıklamalarına itibar etseydi.

  • Nükleer başlıklı yorumcu
    Nükleer başlıklı yorumcu
    1.01.2012 13:59

    Kaçakçılıktan tutuklama da yapılmıyor. Yakalanan kaçakçıların suçta kullandıkları katırlar dahi kendilerine teslim ediliyor. Uluderede devletten maddi yardım almayan neredeyse kimse yok. Bu encamda CHP ve BDP mahfillerinin yaşananları ikinci bir Muğlalı olayı olarak görmeleri açık bir manipülasyondur.

  • Nükleer başlıklı yorumcu
    Nükleer başlıklı yorumcu
    1.01.2012 13:58

    Ölen 35 vatandaşımızın yakınları büyük bir olgunluk ve metanetle yaşananları "takdir-i ilahi" olarak karşılıyor. Acıdan nefret devşirmeye çalışanlar BDPliler. Hal böyleyken ölü yakınlarının acıları süratle devletçe paylaşılmalıydı. KCK-BDP ekseninin provokasyon ve ajitasyonlarına fırsat verilmemeliydi.

  • Nükleer başlıklı yorumcu
    Nükleer başlıklı yorumcu
    1.01.2012 13:43

    1- Alınan istihbaratın yanlış olduğu ön kabulüyle, "istihbaratı veren kim" sorusunun peşine düşmek sığ bir yaklaşımdır.Hasan cemal anlaşılan BDPli Ayla akat atanın mektubunu kendisine rehber edeck kadar düşmüş olsa gerekki itibarını KCK yı savunarak ayaklar altına aldığı yetmezmiş gibi bir de bu mektubu rehber edinerek itibarını ayakları altına almış

  • Nükleer başlıklı yorumcu
    Nükleer başlıklı yorumcu
    1.01.2012 13:41

    Sınır güvenliğini tehdit eden unsurlar varlığını sürdürdükçe insansız hava araçları istihbarat sağlamayı sürdürecek, Hava Kuvvetleri de tehdit görülen unusurlara saldırıyı sürdürecektir.Bu tip kazalar her zaman olur unutmayın kendi erlerimizide vurduk ışık koşaner söylemişti kazaları tek taraflı düşünmemek gerek

  • Nükleer başlıklı yorumcu
    Nükleer başlıklı yorumcu
    1.01.2012 13:40

    Örgütün gencecik çocukları öldürmesine dudak ucuyla üzüntü beyan edenler de onlar. Bu ortamın doğmasının başlıca sorumlusu, sınırı aşarak yaptıkları eylemlerle masum insanların canını alan, bu uğurda silahlı mücadeleden vazgeçmemekte direnen örgütte. Silahlı Kuvvetler bir şekilde dağdaki kaçakçıları bombalamak durumunda kaldıysa, bu tabloya yol açanın sınırdan katırlarla getirdiği ağır silahlarla hamile kadın, genç asker demeden insanları hedef alan örgüt olduğu unutulmamalı.

  • Nükleer başlıklı yorumcu
    Nükleer başlıklı yorumcu
    1.01.2012 13:37

    Devletin sorumluluğunu tartışıyoruz, peki ya PKK’nınkini tartışmayacak mıyız? Devlet bu insanları sigara kaçakçılığı yaptıkları için bombalamadı. Devlet bu insanları hoşlanmadığı, rahatsız olduğu bir fikrin temsilcileri olduğu için de bombalamadı. Devlet bu insanları etnik kökenleri nedeniyle yani Kürt oldukları için hiç bombalamadı. Katırlarla hareket eden bu grubun Türkiye’ye eylem yapmaya geldiğini düşündüğü bir militan grup olduğuna inandığı için bombaladı.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums