- 11.06.2018 00:00
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu 4 Haziran’da Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) Kürt savaşçılarını Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç’ten Fırat Nehri’nin doğusuna çekmeye yönelik yol haritası üstüne anlaştı.
Askeri güce başvurmadan bu sonuca ulaşmak Türkiye için çok büyük bir başarı. Türkiye’yi Avrupa-Atlantik kıtada tutma çabasının bu başarıda önemli bir rolü var.
Diğer bir büyük başarı da ABD’yi, ikili anlaşmayı, Türkiye karşıtı duyguların yoğun olduğu Kongre’nin onayına sunmamaya ikna etmekti. Çavuşoğlu net bir takvim vermenin zor olduğunu ama çekilmenin birkaç ay içinde tamamlanacağını söyledi.
Menbiç’te kalmak YPG için önemli çünkü bölge IŞİD’den YPG savaşçıları sayesinde temizlendi. Bununla birlikte ABD’nin kontrolünde tutmaya çalıştığı bölgeler Fırat’ın doğusundaki petrol açısından zengin olan bölgeler, dolayısıyla ABD’nin Türkiye’nin beklentilerini karşılaması zor değil.
Dahası ABD’nin YPG güçlerini Menbiç’te tutmakta ısrar etmesi zor, çünkü Kürtler bölge nüfusunun yüzde 10’undan azını oluşturuyor.
Menbiç’i kontrol eden Özgür Suriye Ordusu, YPG güçleri tarafından domine ediliyor ve Türkiye, ABD yetkililerine, bu örgütle Türkiye’nin 30 yıldan fazladır savaştığı, terör örgütü olarak sayılan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında bağ olduğuna dair delilleri aktarıyor. ABD hala YPG'yi IŞİD’e karşı en güvenilir ortağı sayıyor.
Yol haritasının ilk aşaması YPG savaşçılarını bölgeden çıkarmak için gerekli olan parametrelerimin belirlenmesi olacak.
Türkiye’nin terörist olarak tanımladığı YPG’liler -ya da en azından önde gelen figürler- Menbiç’i terk etmeye zorlandığında zorluklar çıkabilir. Birçoğu muhtemelen bu bölgede doğdu ve memleketlerinden sürülmeleri ABD’nin itirazına, YPG’ninse şiddetli itirazına neden olabilir.
Yol haritasının ikinci aşamasıysa YPG üyelerini yerel yönetim yapılarından uzaklaştırma amaçlı bir plan oluşturmak. Bu aşama da bazı Kürtlerin kendi memleketlerinden sürülmesi anlamına gelebilir.
Son aşamada Türk ve Amerikan devriyeleri bölgede barışı ve güvenliği sağlama sorumluluğunu üstlenecek.
Çok daha zorlu aşama Menbiç anlaşmasının tamamen uygulanmasının ardından gelecek. Tüm YPG savaşçıları Fırat’ın doğusuna taşındığında bu durum Türkiye için çok daha ciddi bir tehdit oluşturabilir. Çünkü bu şekilde çok daha yoğun bir Kürt savaşçı yoğunluğu olacak.
İkinci olarak da ABD’nin Fırat’ın doğusundaki Kürt savaşçılar üzerinde etkisini kullanacağına dair hiçbir taahhüdü yok. Tersine ABD’nin, Suriye krizi sonrası müzakerelerde koz olarak kullanmak üzere petrol zengini bölgeleri elinde tutabilmesi için YPG’nin savaşçılarına ihtiyacı var.
ABD’nin Kürtlere yönelik güçlü desteğini akılda tutulduğunda, Fırat’ın doğusunda artmış bir Kürt savaşçı yoğunluğu Türkiye için büyük bir baş ağrısı olabilir, özellikle de Türkiye’nin bu bölgelerdeki askeri hareketliliğini genişletme niyetine yönelik açıklamaları düşünüldüğünde.
Fırat’ın doğusu ABD’nin, kontrolünde tutmak istediği bir bölge. Türkiye’nin Suriye’deki ulusal çıkarlarını tehdit eden mevcut terörist altyapı şu anki Dışişleri Bakanı’nın yöneticisi olarak görev yaptığı CIA’in katkılarıyla hazırlandı. Rusya, Kürtleri ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü destekliyor.
İran, Kürtleri kontrol etmeye ve Suriye rejimine destek vermeye çalışacak. Fransa terörle mücadele kisvesi altında askeri gücünü kullanarak bölgede aktör olmaya çalışacak. Menbiç’teki Arap vatandaşların, YPG saf dışı edildikten sonraki Türkiye’ye yönelik tutumları da belirsizliklerle dolu.
Böylesi karmaşık bir ortamda Türkiye’nin askeri harekatlarını Fırat’ın doğusuna kadar genişletmek için çok fazla diplomatik beceriye ihtiyacı olacak.
Yorum Yap