Biz çok 'AK Parti'yi bitirme planları' gördük...

  • 4.07.2012 00:00

 Geçmişte devleti veya askeri 'düşman' kategorisine yerleştiren PKK, son dönemde doğrudan AK Parti'yi hedef haline getiriyor ve AK Parti'yi devirmek için silahlı mücadele yaptığını söylüyor. PKK elebaşısı Duran Kalkan, 2 yıl önce strateji değiştirerek, silahlı çözüm sürecini başlattıklarını, AK Parti'yi yenilgiye uğratacak aktif mücadele konumuna geçtiklerini söylüyor, 'PKK, AKP'yi silahla yenilgiye uğratamaz diyenler avunucu yalar' diyor. İşte tam da bu noktada şu tespiti yapmak gerekiyor: PKK, demokratik siyaseti ve AK Parti'yi etkisizleştirme projesi olarak kullanılmaktadır. Türkiye'nin Kürt meselesini kendi dinamikleriyle çözüm yoluna koymasından kaygı duyan bazı çevreler PKK'yı devreye koyarak süreçleri havaya uçurmak istemiştir.

PKK, 'tek yol silah ve başkaldırı' derken, AK Parti iktidarı terörle mücadeleyi gerekli gören ama siyasi alanda diyaloğu önemseyen bir tutum sergiliyor. Yani AK Parti, saldırgan tutum takınan PKK'ya karşı etkili mücadele yöntemleri geliştirirken, terör örgütünün kendisini çekmek istediği yere sıkışmadan çok boyutlu çalışmalar yürütüyor.

Terörle mücadeleyi eleştiren çevrelerin Kalkan'ın açıklamalarını ve örgütün ne yapmaya çalıştığını iyi anlaması gerekiyor. Karşımızda silahlı kalkışmayla ve her alanda başkaldırıyla netice almaya çalışan bir örgüt var. Bu örgüt aynı zamanda demokratik çözüm çabalarını, siyasi diyaloğu ve görüşmeleri de kendisi ve amaçları için bir tehdit olarak görüyor. Devletin buna karşı mücadele ortaya koyması hem halkının güvenliği açısından gereklidir, hem de demokratik siyaseti ve diyalog çabalarını korumak açısından kaçınılmazdır.

Ölümlerin faturasını hükümete çıkaran BDP'liler, Kalkan'ın açıklamalarından ibret almalıdır. Silvan saldırısı, Karayılan'ın dediği gibi münferit ve kontrol dışı bir eylem değil, PKK'nın planlı ve devam eden süreci yok eden bir hamlesiydi. Yaşanan ölümler de doğrudan bu stratejinin bir parçasıdır. PKK, ölümlere basarak örgütsel amaçlarına ulaşmaya çalışıyor, açıkça kandan besleniyor. BDP ise kendi siyasi mücadelesini anlamsızlaştıran bu tavrı eleştirme cesareti gösteremiyor.

Hükümetin bugünkü çabası, geçmişte eleştirilen 'güvenlikçi politikalar'a indirgenerek yorumlanamaz. Gerçi hâlâ geçmişin yanlış uygulamalarından ders almayan, sadece askeri mücadeleyi öne çıkaran anlayışlar bugün de yok değil. Geçenlerde gazeteci Özlem Çelik'in yaptığı bir röportajda emekli orgeneral Edip Başer'in sözleri bu durumu ortaya koyuyordu. Başer, terörle mücadelenin 'can yakıcı etkileri vardır, eğer biz bunlara katlanamayız diyorsanız, o zaman tez vakitte terör örgütüne teslim olacak, istediklerini verecek, sonraki istekleri için elinde silahıyla tekrar kapınıza dayanacağı günü bekleyeceksiniz' diyor. Yani 'askeri mücadele tek yoldur ve kayıplar da normaldir' demeye getiriyor. Genelkurmay Başkanı şehit cenazesinde gözyaşı dökerken gencecik insanların ölümünü sıradan bir zayiat olarak göremeyeceklerini aslında herkese gösteriyordu. Asker-polis, elbette vatanı için mücadele eder ve gerektiğinde seve seve canını feda eder. Ama çözümsüzlük çözümdür anlayışıyla ve meselenin olduğu gibi devamı karşılığında ölümleri tahammül edilmesi gereken bir zayiat gibi gören anlayış kabul edilebilir değildir.

PKK, BDP'nin taleplerini dile getirmesine rağmen, Zana'nın diyaloğu öne çıkarmasından müthiş derecede rahatsız olmuştur. Zana'nın kendini anlamsızlaştırmamak ve sembolik değerini zedelememek için görüşme sonrasında tabanına mesajlar vermesini bazıları 'korku'ya bağladılar, hatta 'Zana fare doğurdu' bile dendi. Bence Zana birkaç açıdan büyük cesaret sergilemiştir: Öncelikle PKK'nın silahlı yöntemine ve gençlerin ölmesine gerek kalmadan başka yolların denenebileceğini söylemesi PKK'nın tabusunu yıkan bir çıkıştır. BDP'nin halkla duygusal ilişkisini sorgulayan sözleri BDP'ye yönelik bir eleştiri kapısı açmaktadır. PKK 'AK Parti'yi silahla bitirmekten' bahsederken, BDP AK Parti'yi hasım olarak konumlandırarak Başbakan'ı yerden yere vururken, Zana'nın Başbakan'dan ümitli olduğunu söylemesi sadece bir jest değil, farklı bir siyaset tarzını yansıtmaktadır.

Zana görüşmeden sonra aynı nezaketi ve duruşu korumuştur. PKK için demokrasiye güven ne kadar tehlikeli bir tutumsa, BDP için de hükümetten beklenti içine girmek o kadar tehlikeli bir tavırdır. Zana'nın hükümetle diyalog yolunu seçmesi ve güven temelinde çözüm arayışına girmesi başlı başına farklı bir yaklaşımdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums