Yargı yolu tıkanmak mı isteniyor?

  • 17.02.2012 00:00

 MİT tartışmasında iki boyut öne çıkıyor. Birincisi MİT'in haber elemanı olarak kullandığı terör örgütü mensuplarının suçlara karıştığı ve MİT'in bir kısım görevlilerinin yetki dışında faaliyetlere karıştığı iddiası, ikincisi hükümetin güvenlik politikası çerçevesinde görev ifa eden yetkililerin suçlu gibi takdim edilerek siyasete müdahale edildiği iddiası... Savcının ne tür bilgi ve belgelere dayandığını bilmiyoruz ama ortada hukuk dışına çıktığı düşünülen MİT'çilerin suçlanması ile siyaset kurumunun politikalarının suçlanması şeklinde iki algı var.

AK Parti'nin MİT düzenlemesiyle yapmaya çalıştığı ise 'yanlışların üzerine örtmek, yargının yolunu tıkamak, MİT'i yargı denetiminden çıkarmak, kendi kontrolünde odaklar oluşturmaya çalışmak' gibi tamamen "siyasi değerlendirmeler"le eleştiriliyor. Muhalefetin içine düştüğü paradokslar ise bir kez daha günyüzüne çıkıyor.

Muhalefet partilerinin aylardır ürettikleri siyasi söylem, hükümetin yargıyı avucunun içine aldığı, devam eden tüm soruşturma ve yargılamaların hükümetin tasarrufu olduğuydu. Bu iddialar son gelişmelerle bir anda yerle bir oldu. Hani yargı hükümetin kontrolündeydi? Muhalefet son olaylardan sonra yüzü kızaracağına sanki kendi tezleri doğru çıkmış gibi çelişkili açıklamalara devam ediyor.

Kemal Kılıçdaroğlu MİT konusunda hararetli yargılama savunuculuğu yaparken, askerler ve gazeteciler konusunda özel yetkili mahkemeleri suçluyor. MHP Öcalan'la görüştü diye MİT'i ihanetle suçluyor, askerler ve milletvekilleri konusunda yargıyı yerden yere vuruyor. İşinize geldiğinde özel yetkili mahkemeler ve yargılama kötü, hükümetin yara alacağını düşündüğünüz MİT konusuna gelince iyi... Bu çelişki ilkeli olunmadığını gösteriyor. Peki hükümet de son tavrıyla böyle bir çelişki mi yaşıyor? Yani yüzlerce kişi özel mahkemelerce yargılanırken destek verdi de, kendi adamlarına iş gelince yargının yolunu mu kesmeye çalışıyor? Ben iktidarın böyle bir çelişki içinde olduğunu düşünmüyorum. Hükümet bir kısım iddiaları küçümsüyor, örtmeye çalışıyor veya yargının yolunu tıkamak istiyor değil. AK Parti ne MİT'in içindeki yanlışları göğüslüyor ve yargının önünü kesmeye çalışıyor, ne de yeni bir koruma kalkanı üretmenin gayretine giriyor.

Bir kere MİT'le ilgili düzenleme zaten vardır ve yargı zorlama yorumla fiili durum yapmıştır. 26. Madde'ye göre tüm MİT personelinin soruşturma ve kovuşturması Başbakan'ın iznine tabidir. Yeni yasayla bundan farklı yeni bir düzenleme yapılmamaktadır, sadece bir keyfi uygulamaya set çekerek olayı asli mecrasına taşımaktadır. Hükümetin siyaset kurumuna yönelik bir müdahaleye 'dur' dememesini beklemek ise hata olur.

MİT'çilerin nasıl yargılanacağı veya MİT'te nasıl temizlik yapılacağı bellidir. Bunun farklı yolları vardır, ama savcılık bir iddia ortaya atıyorsa bu sürecin bir parçası Başbakan'ın iznidir. Hakan Fidan'ın müsteşarlığa gelmesiyle MİT'te taşlar yerinden oynamış, idari tasarrufla yeni düzenlemeler yapılmıştır. Hatay'da yaşanan Suriyeli komutan meselesinde MİT müsteşarı gereken duyarlılığı göstermiş ve yanlış yapanları tasfiye etmiştir. Kim usulüne uygun şekilde Başbakan'a 'MİT'te suça karışanlar var, bunları soruşturmak istiyoruz' demiştir de, Başbakan bunlara izin vermemiş ve korumaya çalışmıştır?

Hukuk fakültesine giren öğrencinin ilk öğrendiği hukuk ilkelerinden birisi özel yasa ile genel yasa karşı karşıya geldiğinde özel yasanın dikkate alınacağıdır. MİT yasası özel yasadır, CMK 250 genel yasadır. Burada özel yasa dikkate alınmamış, farklı hukuk yorumlarına sığınılarak bir oldu bitti yapılmak istenmiştir. Bugün yapılan yeni bir yasa çıkarmak, yeni bir koruma kalkanı oluşturmak değil, hiçe sayılan özel yasayı belirgin hale getirmektir.

MİT'çilerin yargılanmasının Başbakan'ın iznine tabi olması, bu işin doğası gereğidir.

Peki bu düzenleme yargıyı devre dışı bırakmak, yargılamaları engellemek anlamına mı gelmektedir? Kesinlikle hayır... Eskiden varolan ama bir kez daha teyid anlamına gelen yeni düzenleme hukuki süreci baltalamak, yok saymak, ortadan kaldırmak anlamına gelmemektedir. Başbakan'ın izni yine hukukun denetimine tabidir. Başbakan'ın izin vermesi veya vermemesi Danıştay'a gidilmesi halinde yargının söyleyeceği son söze bağlıdır.

Nitekim Hrant Dink meselesinde Başbakan, vali ve yetkili makamlar onlarca kamu görevlisi için 'soruşturma izni ' vermiştir, ama Danıştay bunları iptal etmiştir. Yani Başbakan'ın iznine rağmen idari yargı soruşturma iznini ortadan kaldırmış, suç isnat edilen kişilerin yargılanmasına geçit vermemiştir. Peki o zaman niçin kimse çıkıp da Danıştay'a örtbas suçlaması yapmamıştır?

MİT konusunda kimi suça karışan elemanlardan bahsediyor, kimisi Oslo görüşmesinden... Yani bir çok kişi meselenin bazı boyutlarının 'siyasete müdahale, siyaset mühendisliği' olduğu düşüncesindedir. AK Parti'nin böyle bir konuda siyaseti, demokrasiyi ve milletin emaneti olan iktidar alanını korumaya çalışması son derece normaldir. İşin kriminal tarafı ayrıdır. Meselenin bir çok boyutu vardır ve bunların ayrı ayrı ele alınması gerekir. Toptancı bir yaklaşımla hükümeti suçlamak, yapmadığı ve yapmayacağı işleri peşinen hükümete yıkmak insaflı bir yaklaşım olmayacaktır.

Siyasete müdahale tartışmalarını es geçen muhalefetin hükümeti çete kurmakla suçlaması bugüne kadar hiçbir olayda demokrasiden yana duruş sergilemeyen çarpık tutumunun bir devamıdır.

Yeni düzenlemeyle MİT veya iktidarın kararları denetimsiz kalmamakta, yargıya kapanmamaktadır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums