BDP tahrikten kurtulamıyor...

  • 30.12.2011 00:00

 PKK'nın temel amaçlarından birisi de kendi siyasallaştırdığı kitlenin algı dünyası ve psikolojisi ile Türkiye toplumunun genel algısı ve psikolojisi arasında farklılılaşma meydana getirmektir. İki ayrı evren şeklinde oluşan bu farklılaşmadan aslında bir 'ayrışma' hedeflenir. Özerk veya bağımsız yapılar kurmak isteyen örgütlerin öncelikli amacı, ayrışmayı tetiklemek ve psikolojik kopuş oluşturmaktır. Destekçi kitlesini kendi kontrolünde tutabilmenin bir yolu olarak da böyle bir ayrışma ve kompartımanlaşma gerekli görülür.

Son dönemde daha da belirginleşen asıl farklılaşmanın, Kürtlerin genel hissiyatı ile PKK'nın siyasal psikolojisi arasında yaşandığını da söylemek gerekir. PKK, Kürtlerin gerçek ve sahici sorun ve taleplerine değil, kendi siyasal evreninin gereklerine odaklanmış bir örgüttür. Bu çerçevede BDP'nin Kürtlerin hissiyatını mı dile getirdiği yoksa Kürtlerin hissiyatını kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirmeye mi çalıştığı irdelenmesi gereken bir husustur. BDP'nin sorun algısı, üslubu ve dertlendiği konular ile bölge halkının meseleye bakışı hiç de örtüşmemektedir. Olayları okuma, algılama ve yorumlama konusunda da BDP'nin bölge insanının psikolojisinden koptuğu söylenebilir.

Devleti ve hükümeti 'düşman' kategorisine koymak, sağduyulu değerlendirmeleri ortadan kaldırıyor. Selahattin Demirtaş, Uludere'de yaşanan olaydan sonra Başbakan Erdoğan'a hitaben "Kendi halkını katleden yönetimin meşruiyeti yoktur" şeklinde bir açıklama yaptı. Bu kadar çiğ, çarpık ve hezeyandan öte geçmeyen bir söylemin ne toplumsal bir karşılığı vardır, ne de varolan gerçeklikle bir ilişkisi... PKK'nın kanlı eylemlerine sesini çıkaramayan ve terör olgusu sebebiyle yaşanan kayıpların sorumluluğunu PKK'ya yüklemekten kaçınan BDP'nin her şeyin faturasını hükümete kesmesi hiç inandırıcı değildir.

Çözüm süreçlerini sıkıntıya sokan bir husus da, makul, gerçekçi, uygulanabilir projeler yerine afaki, marjinal, sorunu derinleştiren yaklaşımların gündemde tutulmasıdır. Aykırı ve toplumu ajite eden düşüncelerin açıklanması, toplumsal algıyı yönetmesi gereken hükümetin işini zorlaştırıyor, yani toplumsal kabulleri esas alarak sorunu çözme iddiasındaki demokratik siyaseti sıkıntıya sokuyor. Leyla Zana'nın 'özerklik yetmez' açıklaması gibi kışkırtıcı söylemler toplumsal alerjiyi artırıyor. Öyle olunca da Muharrem İnce gibi siyasetçiler 'bedelini ödersin, gelir alırsın' türü söylemlerle siyasetdışı yöntemlere atıf yapar hale geliyor. Gerçi Zana'nın açıklamalarını Hasip Kaplan 'kişisel görüşü' diye yorumlarken Sırrı Sakık, parti olarak siyasi projelerinin demokratik özerklik olduğunu vurguladı, bir nevi tansiyonu düşürmeye çalıştı. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme anlayışını çağrıştıran bu tür yöntemler, 'gizli gündem' yorumlarını artırarak tedirginlik üretiyor.

Leyla Zana büyük sıkıntılar yaşamış sembol isimlerden biridir. Tecrübeli bir siyasetçi bu tür duygusal çıkışların çözüm sürecine katkı yapmadığı aksine normalleşmeye başlayan toplumsal psikolojiyi dinamitlediğini görmek durumundadır.

Daha milliyetçi, daha radikal, daha cesur görünme çabası, BDP'nin bir türlü kurtulamadığı paradokslardan biridir. Kendi tabanına şirin görünme, popülizm yapma hastalığı, BDP'yi daha hararetli ama daha marjinal bir hareket haline getirmektedir.

Zana'nın açıklamasının tesadüf olmadığı da bir gerçektir. Geçen hafta Murat Karayılan, "Biz Türkiye'ye göbekten bağlı bir halk değiliz" diyerek farklı alternatifleri tartışmaya başlayacaklarını söylemişti. Anlaşılan PKK'nın başlattığı tartışmada ilk sözü Zana aldı.

Şu hususu tekrar vurgulamak durumundayız: Ne kadar aykırı ve rahatsız edici de olsa, düşüncelerin özgürce ifade edilebilmesi gerekir. Bu özgürlük alanını daraltan ve söz söyleme rahatlığını ortadan kaldıran husus, elinde silah olan adamın projesinin siyasal alanda sözcülüğünün yapılıyor olmasıdır, yani terör dayatmasının devrede olmasıdır. Aykırı düşüncelerin siyasette tutunabilmesinin yolu, terör dayatmasıyla paralel hareket etmemesidir.

Eğer demokratik siyaset yoluyla sorunlar çözülsün isteniyorsa, toplumsal algıyı ve kabulü önemsemek mutlak gerekliliktir. Bunu nazara almayan yaklaşımlar sabotaj olarak yorumlanmaktan kurtulamaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums