PKK ve KCK elebaşısı Murat Karayılan, içine düştükleri psikolojik çöküntüyü aşmak için her hafta basın açıklamaları yapıyor. Örgütün başıbozukluğunu gidermeyi amaçlayan bu açıklamalar aslında nasıl bir halet-i ruhiye içinde olduklarını ve yaşadığı çaresizliği ortaya koyuyor.

Pehlivan tefrikasına dönüşen son açıklamada Karayılan ulusal tutum geliştirmekten bahsediyor ve herkesin her alanda Kürtçe konuşması gerektiğini söylüyor. Kürtçe konuşmayanları tehdit ediyor, hızını alamayıp hakaret ediyor. Hakaret aslında bu hareketin genlerine işlemiş durumda. Öcalan da kendi adamlarına hasımlarından daha fazla hakaret ediyor.

Karayılan şöyle diyor: "Başta mahkemelerde bundan sonra kim Türkçe konuşursa o bir yurtseverlik kuralını ihlal etmiş olur, bunu herkes bilmeli. Sadece siyasi davalarda değil, tarla-toprak, iş-güç, vb. davalarında da herkes Kürtçe konuşmalıdır."

Karayılan herkesin her alanda Kürtçe konuşması gerektiğini söylüyor, ama kendisi uzun uzadıya basın değerlendirmesini 'Türkçe' yapıyor.

Sanki kendileri dağda Kürtçe konuşuyorlarmış gibi şehirdekileri Kürtçe konuşmaya zorluyorlar. Kürtçe konuşulması için ahkam kesen bu terör baronlarına şunu sormak lazım: Siz kendi aranızda Kürtçe mi konuşuyorsunuz, dağda sizi Türkçe konuşmaya mecbur eden mi var? Kendi örgütsel yazışmalarınızı Kürtçe mi yapıyorsunuz, arşivinizi Kürtçe mi tutuyorsunuz? Kendiniz Türkçe'yi ortak iletişim dili yapıp sonra millete Kürtçe konuşma telkininde bulunmanız nasıl bir sahtekarlıktır?

Karayılan, Kürtçe konuşmayanları "ulusal tutum takınamayan ihanetçi" olarak, "şerefsiz ve haysiyetsiz" olarak damgalıyor. Terör elebaşısına göre mahkemede Kürtçe savunma yapmayanlar ulusal tutum takınamayan korkaklardır, ceza almamak için kendi menfaatini gözetenlerdir. Peki o zaman siz niçin yargıladığınız adamlarınızdan Türkçe savunma alıyorsunuz? Daha da önemlisi Öcalan niçin mahkemede Kürtçe savunma yapmadı?

Diyor ki: "Bunun için ceza vereceklerse varsın versinler. Bundan sonra ancak uşak ruhlu olanlar devlete yaranmak için gidip Türkçe konuşur". Peki öyleyse Öcalan'ı da mı cezayı göze alamayıp kendi çıkarı için ulusal kimliğini inkar eden bir hain olarak yaftalıyorsun? Onun yaptığı da mı şerefsizlik ve haysiyetsizlikti?

Dağdan ahkam kesip insanları uçurumdan atlamaya çağırmak kolay. Millete verir talkımı kendi yutar salkımı...

Karayılan AK Partili Kürt kökenli milletvekillerini 'alçaklıkla' suçluyor, Kürtçe şarkı söyleyen bakana da 'ruhunu satan adam' diye hakaret ediyor. Milletin iradesini temsilen seçilen milletvekillerine hakaret etmek ancak böyle eli kanlı bir teröristin işi olabilir. Bu terör baronu eğer ruhunu satan bir adam arıyorsa, yakalandıktan sonra 'ülkeye hizmet etmeye, konuşmaya hazırım' diye yalvaran kendi başındaki adama bakmalıdır.