Süreç ve enformasyon savaşı…

  • 17.07.2013 00:00

 Cizre ve Lice'deki hadiselerden sonra bazı odakların örgütü enfekte ederek sürece zarar vermek istediğini söylemiştim. Benzer görüntülerin Diyarbakır'da çıkması, ardından sözde şehitlikler oluşturularak buralarda şovlar yapılması, yol kesme hadiselerinin gündemde tutulması süreçte bir kırılganlık oluşturuyor. Devletin bu tür hukuksuzluklara izin vermesi mümkün olmadığı gibi, BDP'nin de sürece zarar verecek bu tür görüntülerin oluşmasına engel olması gerekiyor.

Bir yönüyle örgüt bölgede otorite ve hakimiyet tesis etmeye çalışıyor, bunun gereği olan psikolojik üstünlüğünü sağlamak için bir kısım hamleler yapıyor. İllegalite, baskı ve şiddet eylemleri süreçte örgüte duyan güvensizliği daha da pekiştiriyor.

Diğer yönüyle süreçten zaten hazzetmeyen bazı kesimlerin bu görüntüleri istismar ederek sürecin arkasındaki toplumsal desteği azaltacak ve hükümeti politika değişikliğine zorlayacak bir propaganda yürüttüğü anlaşılıyor.

Süreçte büyük bir enformasyon savaşı yaşandığını görüyoruz. Yalan yanlış bilgilerle, dezenformasyon ve manipülasyonlarla toplumsal algı yönetilmeye çalışılıyor.

Örgüt toplumsal psikolojiyi kendi lehine çevirmeye çalışırken süreçten rahatsız olan kesimler de bunları malzeme yaparak alerji üretmeye devam ediyor. Yani birbirini besleyen bir döngü sözkonusu…

Çözüme destek olan kişilerin bile kandığı dezenformasyonlardan birisi son dönemde örgüte çok büyük katılımların olduğu, yaklaşık 3 bin kişinin Kandil'e çıktığıdır. Malum her sene örgüt kaybettiği elamanların yerine benzer sayıda kişiyi dağa çıkarmaya çalışıyor. Örneğin geçen yıl 1450 örgüt elemanı etkisiz hale getirildi, buna karşılık bunun yerine koyulan kişi sayısı 600'ü bulmuyor. Yani ortada katılım patlaması falan olduğu yok.

Herhalde örgütün şiddet ve illegaliteyi bırakmamasını en fazla eleştiren kişilerden biriyimdir. Bununla ilgili uyaran ve dikkat çeken çok yazı yazdım. Tedbiri, dikkati, teenniyi sürekli vurguluyorum ve tüm ihtimalleri nazara alarak hareket etmek gerektiğini söylüyorum. Ancak kaygı ve korku pompalanmasını da son derece yanlış buluyorum. Süreci akamete uğratacak şekilde korku yaymak, maalesef akan kanın devam etmesi formülüne bizi geri getirir.

Çıkmaz sokağa, statükoya, çözümsüzlük sarmalına, terör ve şehit denklemine geri dönmemizin kime ne faydası olabilir?

Bazı insanlar şehit acısıyla yüreklerimizin dağlandığı günlere dönüşü özler gibi niçin felaket tellallığı yapıyorlar?

Devam eden bir sürece alternatifini göstermeden karşı çıkmak, antipati üretmek çıkar yol değildir.

Gülay Göktürk dün şöyle yazmış: 'Bir anahtarın bir kapıyı açmadığını denemiş ve görmüşseniz, başka anahtar denersiniz. Ama ikinci anahtar da açmayınca, tekrar dönüp kapıyı açmayan o birinci anahtarı denemezsiniz. Eğer silahlı mücadelenin miadı dolmuşsa dolmuştur, bu yolla bir şey kazanılamayacak demektir'. Göktürk bu sözleri PKK için söylüyor, eski hale dönüşün anlamsız olduğunu söylüyor. Aynı mantığı devlet için söylemek de mümkündür. Sadece güvenlik politikalarıyla terör sona erebilseydi 30 yıldır sona ererdi. Bu yöntemin yetersizliği üzerine yeni bir yola girilmiştir. Bu yolu havaya uçurmaya çalışanların bizi eskiye mahkum etmesi, 'akan kanı sineye çekin' demekten başka anlam taşımaz.

Çözümsüzlüğü çözüm gibi gösteren statükonun dediği zaten her yıl belli sayıda şehidi sineye çekme, bunu sıradan bir durum olarak kabullenme yaklaşımıydı. Hükümet bunun vicdani olmamakla birlikte sürdürülebilir de olmadığını gördüğünden farklı yöntemleri gündemine almıştır.

Burada örgütün süreçten fayda devşirmesini engelleme, farklı ihtimallere hazır olma, gereken tedbirleri alma kaçınılmaz bir durumdur. Her sürecin riskleri, sıkıntıları ve komplikasyonları olabilir. Hükümet elbette bu ihtimalleri hesaba katarak gerekli tedbirleri almak durumundadır. Toplumu rahatsız eden ne varsa doğal olarak hükümeti de rahatsız etmektedir. AK Parti iktidarı millete rağmen bir şey yapmayacağı gibi, milletin hoşuna gitmeyen hiçbir şeye de müsamaha göstermez. Örgütün yanlışlarına rıza göstermemek, üzerine kararlılıkla gitmek şarttır. Ancak bunları malzeme yaparak sürece karşıtlık üretmek doğru değildir.

YASİN DOĞAN

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YasinDogan/surec-ve-enformasyon-savasi/38611

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums