Sabaha da bişeyciğimiz kalmaz valla

  • 10.12.2011 00:00

  Bakalım bu şike yasası yüzünden Başbakan’dan nasıl azar işiteceğiz? Mâlûm, kendisi eleştiri sevmiyor. Kendi bir şeyi doğru bulmuşsa, yanlış bulunmasını sevmiyor. Hele yanlış bulanı, hiç sevmiyor. Ne uğrunaysa, bir türlü anlayamadık, futbolda yerleşik kokuşuk düzen sürsün diye bir seferberliktir gidiyor. Başkomutan makamında da partililerin sözünden, mazallah!, çıkamadığı başbakan.

“Kamu vicdanı” diye bir şey varsa, herhalde şimdiye kadar en çok rahatsız olduğu hadiselerden biri, şikede ceza indirimi. Seçip oraya yolladığımız, bizi temsil edecekler diye bir sürü ayrıcalıkla donattığımız milletvekillerine göre kamu vicdanı nedir acaba?

Başbakan’a göre nedir?

Tabiî esas sorular bunlar değil. Kamuya göre nedir?

Bugün nazik bir günümdeyim, “var mıdır?” diye sormuyorum.

Şimdiye kadar çok aradım kamu vicdanını. Ya “ulaşılamıyor” çıktı, ya belirtilen adreste bulunamadığı bildirildi.

Düşünün ki, yakın tarihimizin katliamlarında, suikastlarında, faili meçhuller, gözaltında kayıplar döneminde, yani kendisine en çok ihtiyaç duyulan zamanlarda ortalıkta gözükmeyen kamu vicdanı, bu şike meselesinde başını saklandığı yerden çıkardı. O bile kâr etmedi. Siyasetçilerimiz kararlı, bu düzen sürecek.

Kamu vicdanıydı, siyasetçilerin zihin, ruh, duygu ve cüzdan yapısıydı, kafamda döndürüp dururken, şüphe gelip beynimi kemirmeye başladı. Şüphe, öyle, münasebetsiz misafir gibi bir şeydir; çıkar gelir; şahıs gibi anılması yerindedir. Dedim ki kendime: Çok şımarıksın, ne kadar lüks beklentilerin var, ayrıca şuursuzsun ve belki de salaksın. (Bu sonuncusunu daha önce de çeşitli defalar belirtmiştim sanırım.)

Biz güya bu seçimlerden sonra esas mevzunun yeni anayasa olacağını, artık nihayet bizim toplumumuzun da demokratik bir anayasa ile güvence altına alınmış, nispeten insanca bir hayat sürmeye geçebileceğini vs. vs. sanıyorduk değil mi hep beraber? Seçimi yüzde elliyle kazanan iktidar partisi ne yaptı? Cemil Çiçek’i Meclis başkanı yaptı. (Muammer Güler’i milletvekili yapmalarından bahsetmenin yeri değil; ama her fırsatta hatırlatılmalı. Hrant’a kabrinde bir daha hakaret etmenin anlamı neydi acaba?) Kendini kaybetmeye meyilli köşeyazarınız, biliyorsunuz, Türkiye tarifleri yapmaya bayılır. Alın bir tane daha: Türkiye, Cemil Çiçek’in parlamentoya başkan olabildiği bir ülkedir. Nasıl?

Bizim gazetenin köşelerinde bir sol tartışmasıdır sürüyor. Güzel, gerekli, sürsün. Askerî vesayet konusu, Kemalizmin ezcümle marifetlerini, Cumhuriyet tarihinin karakteristik olaylarını filan da kapsayan geniş bir tartışmanın sadece bir unsuru artık. Bunlar da elzem, iyi ki tartışılıyor. CHP üstüne bile tartışılacak mevzu bulunabiliyor. Fakat nedense, şu an itibarıyla AKP’nin niteliği, zihniyet dünyası, ideolojik çerçevesi, pek çoklarınca yadırganabilen siyasî tercih ve tavırlarının altında, gerisinde yatanlar veya hangi hedeflere yönelik olduğu hemen hiç tartışılmıyor. AKP, hâlâ askerî vesayete direnmiş o parti. Ergenekon davası ve döktüğü kanda boğulmak üzere olan eski derin devletin tasfiyesi işlerine girişmiş o parti. Dış politikayı pısırıklıktan kurtarmış o parti. Vesaire. AKP, umutsuz 27 Nisan muhtırasının ertesi gününde dondu kaldı. Kürt sorununda askeriyenin elindeki sancağı devralması bile geçici bir “çevreye rahatsızlık” hadisesi gibi görüldü. Olur mu böyle şey?

Nitekim olmuyor. Hükümetken muhalefet olmak gibi garip bir vaziyeti başarıyla geride bırakan AKP artık epeyce iktidar oldu. Olur olmaz da, daha önce bu makamı işgal edenler neyi nasıl yapıyorduysa öyle yapmaya başladı. Bu memlekette elli-altmış senedir ordu tek başına iktidar değil. Bizim tepemizde bir koalisyon ve onun ardında basbayağı toplum çoğunluğu var. Ha, bu çoğunluğun da katlanmak zorunda olduğu haller vardı, şimdi onlar ortadan kalkıyor.

Görebildiğimiz, AKP hükümetinin, Türkiye’nin 2000’lere kadarki iktidar yapısında sahici bir değişiklik yapmaya niyetinin olmadığı, bu yapıya eklemlenmesi gerekenler için yer açmayı başardığı. Şike meselesinde hepimizin şaşırması galiba şundan: Askeri, polisi, büyük sermayeyi şunu bunu anlıyoruz, ama futbol âleminin patronları ve babalarının da bu kadar vazgeçilmez olduğunu düşünememişiz. Muhafazakârlıktan eski eserleri, gelenek görenekleri falan değil bunları korumayı anlayan birileri var karşımızda. Yani bildiğiniz sağcı Türk siyasetçisi. (Belki burada bir CHP parantezi iyi giderdi; işin kötüsü parantezi açmış da bulundum; fakat affedin, dayanılmaz bir sıkıntı basıyor.)

Bir konuda ısrarlıyım: Nasıl bir iktidar yapısı altında yaşadığımızı anlamak için bir defa daha, Hrant Dink suikastı ve ertesindeki koalisyona bakın siz. Garnitür olarak da, hükümet yanlısı basının hangi kırmızıçizgileri öbür basın ve askeriyeyle paylaştığına bakın.

Türkiye, deprem yardımı kolisinin içine taş, sopa, kirli don koyup gönderen kimseye hiçbir şeyin olmadığı, bunu öğrenen kamu vicdanının çıtının çıkmadığı bir ülkedir. Bu hâl ve şart altında dahi, sayın ve muhterem milletvekilleri, şikecileri kurtarma operasyonunuz yadırganıyor; daha da siz düşünün artık.

Gider kusarız, sabaha da bişeyciğimiz kalmaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums