- 7.03.2015 00:00
İnsan sırf fizik ve biyolojik varlık olarak görülemez. Hayvandan farklı olarak doğal yanımızdan gelen itki ve dürtülerimizi aşmamızı ve onlara ilişkin olumlu ya da olumsuz iradi kararlara varmamızı mümkün kılan manevi (tinsel) yanımızdır. Bu yanımızla hayatta amaçlarımızı gerçekleştirmeye çalışır, dünyada insan olarak bulunmanın anlamını fark eder, ölümsüzlüğe ulaşmanın umudunu taşırız.
Bu nedenle insanı anlamlı kılan manevi yanıdır. İnsanın hayatına anlam kazandıran ve ancak manevi yanımızda var olan şey, dünyada nasıl davranmamız gerektiğini belirleyen değerler ve onlara dayalı olması gereken taleplerdir.
İnsanın sırf biyolojik ve psikolojik ihtiyacını gideren para, yiyecek, içecek, cinsellik gibi şeylere karşılık etik, estetik, hakikat, adalet gibi yüksek değerler manevi yanımızda yer almakla bizi doğal varlık olmanın üstüne çıkarır. Sözkonusu yüksek değerler insanı manevi bir varlığa kavuşturmakla kalmaz, aynı zamanda sorumlu ve onurlu bir kimlik kazandırır.
Sevgi, dostluk, yardımseverlik, dayanışma gibi başkalarına yönelik yüksek değerleri etkin ve yaratıcı bir biçimde gerçekleştirebilmek ve toplumsallaşabilmek için insanın kendine yabancılaşmaması, kendine dönüp, kendini tanıması gerekir. İçimizde bulacağımız bu değerler ancak insanı toplumsallaştırabilir. İçimizdeki sevgi değeri kapsamı bakımından bütün insanlığa yöneliktir. Erich Fromm buna işaret eder: “…tek bir insana karşı duyulan sevgi ile insanlığa karşı duyulan sevgi bölünmez bir bütündür.”
Yüksek değerlere dayalı taleplerin yerine getirilmesi ancak bireyin ve toplumun mutluluğunu ve toplumsal barışı sağlayabilir. Bu değerlerden adalet değeri de ahlaki bir değer olmakla sadece hukukçuları değil, bütün insanları ilgilendirir. Adalet değerinin ya da bu değere dayalı taleplerin reddi kesin bir savaşın, sürekli bir çatışma, kavga ve gerilimin ve sonunda çürüyüp yok oluşun göze alınması demek. (Vecdi Aral, “Hukuk Felsefesinin Temel Sorunları”)
İnsandaki adalet duygusu bencil isteklerine karşı çıkan, kendini evrenin merkezinde görme duygusuna dur diyen bir iç sestir. Bu nedenle haksızlık etmemek de kişinin erdemidir. Hakkı gözeten kişinin erdemli davranışının arkasındaki değer nesnel bir değer taşıyan adalettir. Ancak kişinin hangi ilişki biçimlerinin adaletli olduğunu bilmeye ihtiyacı vardır. Bu da ister istemez insanı eşitlik düşüncesine götürür.
Yaratılış gereği birarada, toplum içinde yaşamak zorunda olan insan, toplumsal ilişkilerini eşitlik temeline dayandırmak zorunda. Etik bir değer olan adalet eşitlemeyi öngörür. Eşitliği sağlamak keyfiliğe karşı düzenlemeleri gerektirir. Bu ihtiyaç ise açık ve kesin bir içerikten yoksun olan bu değerin kuralları içeren hukukla doldurulması demek. Ancak sözkonusu hukukun güvenilirliği önemli. Özellikle bu güvenlik ortak iradeyi temsil eden güç (devlet) karşısında sağlanmalı. Adalet, eşitlik ve özgürlük değerlerini güvenceye alan hukuka, bizzat onu yaratan da tabi olmazsa keyfilik başlar ve hukuk güvenliği sağlanamaz. Bu nedenle adaletin işaret ettiği eşitlik yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerde çok önemli olup, hukuk devleti insanların tercihine bırakılmış bir imkân değil, ahlaki bir sorumluluk olarak ortaya çıkar.
Bireyin hayatını doğrudan ilgilendiren ihtiyaçlarıyla ilgili eşitliği öngören nimet değerlerinin korunmasını güvence altına almayı hedefleyen adaletin işlevi bununla sınırlı kalmaz. Bunun arkasında ahlaken önem taşıyan kişinin özgürlüğü bulunmakta. Adalet özgürlüklere saygı gösterilmesiyle olumlu bir nitelik kazanmakta.
Hukuk sadece ihtiyaçlara yönelik nimet değerleri için değil daha yüksek değerler için de bir koruma mercii. Hakikat, etik, estetik gibi yüksek değerler, kültür değerleri ancak beden, hayat, mülkiyet, kişisel davranış özgürlüğü gibi şeylerin güvence altına alındığı ortamda yer bulur. Adalet kişisel özgürlükleri güvence altına almakla tüm yüksek değerlerin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmakta. “O adeta erdem değerleri arasında bir piyondur.” (Aral, Nicolai Hartmann’dan aktaran)
Geldiğimiz noktada adalet değeri meşru hukuk yoluyla barışa, özgürlüğe, eşitliğe, hakikate, estetiğe ulaşmamızı sağlıyor mu?
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yorum Yap