- 13.09.2014 00:00
Hareket noktası olarak insanı ve doğayı temel alan bir anlayış gerçek soldur. Çünkü bu anlayış, devamlılık içinde sürekli değişimi ifade eder. Ancak bu sürekli değişim, sol bir siyaset anlayışıyla ve bu doğrultuda alınacak siyasi kararlarla insanlığın yararına kullanılabilir.
CHPya da yeni partinin tüzüğü parti içi demokrasiyi gerçekleştirecek, partinin halkla ve sivil örgütlerle kanallarını açık tutacak, halkın istek ve özlemlerinin siyasi teknik yapı içinde özgürce tartışılabileceği ortamı yaratacak, sol ve demokrasinin gerçek ve çağdaş anlamlarını üretecek bir eğitimi sağlayacak, özgür, dinamik, üretken, yaratıcı, eleştirel ve analitik bir yapıyı geliştirecek şekilde düzenlenmeli.
Teknolojik ilerlemenin tek başına çözüm olmayıp, bu ilerlemenin etkilerinin tarafsız olmadığı ve ilerlemenin etkilerini olumlu ya da olumsuz kılan tek şeyin siyasi kararlar olduğu gerçeği karşısında; yoksulluk, işsizlik, iş kayıpları, çocuk ve insan işgücünün sömürülmesi, gelir dağılımı bozukluğu, terör, insan hakları ihlalleri nasıl önlenecektir? İnsanları üretken, verimli ve mutlu kılacak bir büyümeye nasıl geçilecektir? Çalışma koşullarında, iş güvencesinde, insan haklarında ortak standartlar nasıl sağlanacaktır? Enerjinin üretiminde doğal kaynaklarla uyum nasıl sağlanacak, toplumsal ve ekonomik hayatla doğal hayat nasıl bağdaştırılacaktır? Adil yargılanma hakkı nasıl hayat bulacaktır? Kararların hangileri merkezde, hangileri bölgede alınacaktır? Ancak bu soruların cevabı sosyal hukuk devletinin nasıl sağlanacağını açıklığa kavuşturabilir. Parti programında bu konulardaki somut çözümler gösterilmeli ve anlatılmalı.
Ayrıca sosyoekonomik ve kültürel parçalanmanın yarattığı kimlik bunalımının sonuçları tartışılmalı. Kimlik arayışlarının “aynılıklar ve benzeşmeler” üzerine değil “farklılıklar içinde bütünleşme” üzerine kurulması gerekliliğinden hareketle, bu coğrafyada yaşayan tüm etnik, dinsel, mezhepsel ve marjinal kümelerin farklılıklarını koruyup geliştirebilecekleri ortam ve olanaklar somutlaştırılmalı, bunların kamusal alana da yansımasının koşulları ortaya konulmalıdır. Sosyokültürel değişimin genel patolojisiyle bağlantılı olan suç artışının hangi sosyal, ekonomik, kültürel ve yasal tedbirlerle önleneceği belirlenmeli.
Laikliğin gerçek anlamda sağlanabilmesi bakımından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması, din kültürü ve ahlak dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması, MGK’nın anayasal bir organ olmaktan çıkarılarak, sivil yargı- askerî yargı ikiliğinin ortadan kaldırılması öncelik olarak değerlendirilmeli. Türkiye ölçeğinde yukarıda belirtilen tüm sorulara yanıtlar bulmayı kolaylaştıracak ilkeleri gösterir yeni bir anayasa önerisi programda yerini almalı.
Küreselleşmenin getirdiği olumsuzlukları aşamayan antidemokratik ve hukuksuz dünya sistemi hangi kurumlarla ve hangi yöntemlerle insanlığın sorunlarını çözmeye yönlendirilebilir? Bu bağlamda BM sistemi, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü veG-8’lerin yeni yapılanmaları nasıl olmalıdır? Dünyada demokratik, adil ve hukuka bağlı bir sistem kurulmadan ulus-devletlerin çözülmesinin sonuçları ne olabilir? Silahlanmaya yapılan yatırımlar, silahların üretilmesi, savaşlar, askerî güçler, ülke işgalleri, gücün hukuk tanımaması karşısında evrensel yeni sol bilinç hukukun etkinliğini sağlayacak nasıl bir dünya sistemi öngörmektedir, soruları da tartışılmalı.
Sonuç olarak yukarıda belirtilenlerden daha çok ve her gün daha da artan sorulara muhatap olan solun, CHP gibi kısır bir parti içinde sıkışıp kalması ve meydanı tüm bu alanlarda yıpranma süreci yaşayan AKP’ye bırakması kabul edilemez bir durumdur. Türkiye’nin bu soruları yanıtlayabilecek kadroları vardır. O hâlde ya CHP evrilecek ya da yeni bir parti kurulacaktır.
CHP’yi tekrar 6 oku güncellemeye çağırıyorum. “Demokratik Cumhuriyet”, “Özgürlükçü Laiklik”, “Barışçıl Yurtseverlik”, “Devamlılık İçinde Değişim”, “Sosyal Devlet”, “Hukuk Devleti”.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yorum Yap