- 2.09.2014 00:00
Ceza infaz kurumlarında çalışan öğretmenler huzursuzlar ve mağduriyetlerine yol açacak bir adaletsizliğe dikkat çekmek için çaba harcıyorlar. Yıllarca savcılık ve adli müşavirlik yapmış biri olarak cezaevinde yatan tutuklu ve hükümlülerin insani ihtiyaçlarını ve ruh hâllerini iyi bilirim. İnfaz sisteminin insaniliğinin ve suç işlemiş olanı topluma mümkün olduğu kadar uyumunu sağlayacak durumda geri göndermenin önemi açık. Bu amaç bakımından cezaevindeki öğretmenlerin varlıkları ve işlevleri hayati önemde.
Nitekim 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 3. maddesi ile Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 4. maddesinde ceza ve güvenlik tedbirleri ile ulaşılmak istenen temel amacın hükümlünün eğitimi, iyileştirilmesi, ıslahı ve topluma kazandırılması olduğu belirtilmiştir. Ceza infaz kurumlarında çalışan öğretmenler, infaz sisteminin temel felsefesi doğrultusunda, hükümlü ve tutukluların tüm eğitim- öğretim faaliyetlerini, sosyal- kültürel etkinliklerini, sportif faaliyetler ile kütüphane çalışmalarını yürütmekteler.
Ceza infaz kurumu öğretmenleri bu süreçte hükümlü ve tutuklularla bire bir iletişimde bulunmakta ve yüz yüze çalışmalar yapmakta. Kurum öğretmenlerinin, ceza infaz kurumlarının Eğitim Kurulu, İdare Gözlem Kurulu, Disiplin Kurulu gibi kurullarında yer alması, onların eğitim- öğretim faaliyetleri yanında yönetim, güvenlik ve disiplinin de bir parçası olduklarını göstermekte. Öğretmenler, psikolog, sosyal çalışmacı, diyetisyen ve benzer unvandaki personel ile aynı şartlarda çalışmakta, bu unvandaki personelden daha fazla hükümlü ve tutuklu ile muhatap olmakta, iş yükü olarak daha yoğun bir tempoda görevlerini ifa etmekteler.
Ceza infaz kurumlarında 15 bin kişi, Açık Öğretim Ortaokulu, Açık Öğretim Lisesi, Açık Öğretim Fakültesi, Uzaktan Eğitim Programları ve Örgün Eğitim Programlarına devam etmekte ve bu kişilerin tüm kayıt, kayıt yenileme işlemleri ile eğitim programlarının planlamasından değerlendirilmesine kadar olan tüm süreç öğretmenler tarafından yürütülmekte. Ayrıca tüm ülkedeki ceza infaz kurumlarında 370 kadrolu öğretmen yılda altmış bin kişiye mesleki eğitim kursları açılmasını, yüzbinlerce hükümlü ve tutuklunun sosyal- kültürel etkinliklere (konser, konferans, tiyatro, bilgi yarışması, münazara, sinema gösterimi vs.) katılmasını sağlamakta.
Bu kadar kapsamlı ve yoğun bir çalışma içerisinde bulunan öğretmenlerin, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ile birlikte 657 sayılı kanunun 152. maddesinde yapılması düşünülen değişikliklerin “Tazminatlar” kısmında sayılmamış olması öğretmenlere ve onlardan destek ve moral bekleyen tutuklu ve hükümlülere yapılmış bir haksızlıktır.Doktora, veterinere, psikologa, sosyologa, diyetisyene, eczacıya, infaz koruma memuruna, idare memuruna, ambar memuruna tazminat ödenmesi öngörülürken öğretmenlerin bunların dışında tutulması hakkaniyete ve adalete uygun değildir.
Tasarı ile yapılan iyileştirme kapsamına, öğretmenlerin maaşlarının yanı sıra görevli oldukları sürece ek ders ücreti almaları nedeniyle dâhil edilmedikleri düşünülebilir. Fakat öğretmene verilen ek ders ücreti temel maaş içinde sabit bir gelir olmayıp, maaş gibi düzenli bir ödeme değildir. Öğretmenlere, resmî tatillerde, izinli ve raporlu olduklarında ek ders ücreti ödenmemektedir.
Ceza infaz kurumlarında çalışan diğer personel gibi öğretmenler de tüm güvenlik önlemlerinden geçerek 08:00- 17:00 saatleri arasında kapalı ortamlarda, güneş yüzü görmeden görev yapmakta ve eğitim, iyileştirme ve sosyal- kültürel bütün çalışmalarını hükümlü ve tutuklular ile yüz yüze sürdürmektedirler.
Cezaevi öğretmenlerini mağdur etmeyin. Sadece onları değil, tutuklu ve hükümlüleri de mağdur etmiş olursunuz. Bu tür adaletsizliklerin bedelini toplum öder.
umitkardas@gmail.com
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yorum Yap