Aydınlanma ve eşitlik

  • 14.08.2014 00:00

 CNN Türk televizyonunda beş kadın yazarın sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Bugünlerle ilgili bir kitap yazmak isteseniz ismi ne olurdu?” sorusuna verdiği “Nasıl aydınlığa çıkarız” cevabı, Türkiye aydınlarının ya da kendini aydın yerine koyan kanaat önderlerinin halka nasıl baktığının özeti aslında.

Türkiye’nin en kritik döneminde ana muhalefet liderliği yapan bir genel başkanın “Aydınlanmaya” takıntılı olması şaşırtıcı gelmedi bana. Halka dokunmadan politika yapmanın, halkı yönlendirilmesi ve eğitilmesi gereken bir kalabalıklar toplamı olarak gören anlayışın yansımasıdır bu “Aydınlanma” kitabı yazma isteği. Tepeden bakılıp toplum mühendisliği yapılarak küçük bir azınlık tarafından yöneltildi bu ülke. Arada bu yönetim şekli sekteye uğradığında vatanını çok seven askerler devreye girer sertçe halkı hizaya getirirdi. Böylece gül gibi yaşayıp giderdik. Kendilerini aydın sınıfına sokan bir dönemin kanaat belirleyicilerin AKP’ye duydukları öfkenin Erdoğan’ı şeytanlaştırma çabalarının altında da bu yatıyor. Hiçbir zaman eşit görmedikleri halkla eşitliğe yaklaştıkça, öfkeleri kabarıyor patolojik bir vaka haline geliyorlar. Söylemleri karşılık bulmayınca halka aşağılayarak dışa vuruyorlar öfkelerini.

Hatırlayın; bu arkadaşların cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ”Oy verin, mutlaka sandığa gidin” söylemlerini. At üstünde Afyon’dan Akdeniz’e uçacak bir edayla söylenen “Oy verin” çağrısında kullanılan baş figür yine Atatürk oldu. Ne de olsa onlar Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin aydınlarıydılar. Halkı eğitilmesi, arada zulme uğradığında başının okşanması gerektiğini düşünen tepeden bakmacılar. Böylelikle vicdanlar da rahatlıyor yaşanıp gidiyordu. Seçim sonrasında katılım düşük olunca – ki sürekli örnek verdikleri Avrupa ülkeleri ortalamasının çok üstünde olsa da – suçlu belliydi; emirlere uymayan halk. Ellerine sopaları alıp plajdan sandığa gelmediklerini düşündükleri insanları dövmeyi isteyecek kadar öfkeliler. ”Kahrolsun şezlonglar” kıvamında yarattıkları öfkenin bilimsel karşılığı olmasa da ne gam. Kendi mutlak iktidarları için bir suçlu bulunmalıydı ve bulundu. Şezlonglar

Oysa değişen bir ülke ile birlikte insanların kişisel talepleri ortaya çıkıyor. Kitleler kendilerini koyun yerine koyan, sürekli emirler yağdıran tanrılar yerine, kendilerine dokunanı dikkate alıyorlar. Dogmalarla yapılan yüksek siyasetin yerini, bireylere dokunan onlara yakınlaşan siyaset aldı. Eğitilmesi gerektiği düşünülen halk bu yüksek perdeden sallanan buyruklara artık itibar etmiyor.

Yüksek perdeden konuşulurken geçen Temmuz ayında 125 işçi yaşamını yitirdi sessiz sedasız. Soma’da ölen madencilerin AKP’ye oy verdiklerini söyleyip öfkeleneceğinize “neden” sorusunu sormak daha gerçekçi olmaz mıydı? Soma’da geride kalan madencilerle sohbet etme imkânım oldu geçen ay. Büyük bir çoğunluğu yaşananlardan AKP hükümetini sorumlu tutuyor, tutmasın da sorunun yine onlar tarafından çözüleceğine inanıyor. Böyle düşündükleri için Soma’da görüştüğüm madencileri suçlamak kolay bir yol elbette. Nâzım’dan alıntı yapar, “Akrep gibisin kardeşim” der geçersin kendi kısır dünyana. Ama işçilerin zincirlerinden başka kaybedeceği çok şeyin olduğunu bir de sen anlasan artık.

Rize’ye kadınlar plajı

Geçen gün iki çocuk annesi kız kardeşim Facebook hesabına şöyle yazdı: “Denizin kıyısında büyüdüğüm halde yüzme bilmiyorum. Denize hep kıyıdan baktım. Bizim de yüzmek, güneşlenmek hakkımız. Riye’ye kadın plajı istiyoruz. Rize Belediye Başkanı duy sesimizi…” Bu kadar sahici bir talebe karşı çuvaldızı ilk önce kendime sokayım. Çocukluğum Rize’de geçti. Okulu kırıp denize kaçtım. Karadeniz’in ve derelerin nimetlerinden yararlanırken kız kardeşlerim aklıma hiç gelmedi. Onların da buna hakları olduğunu düşünmedim. Onlara öncelikle özür borcum var. Şimdi bu sahici ve insani bir talebe Rize Belediye Başkanı cevap verir ve böyle bir kadınlar plajı açarsa ilk önce ülkenin aydın sınıfına girenleri ayaklanır.

”Karanlığa gidiyoruz” diye tam sayfa manşetler atılır hemen. Hani herkesin istediği gibi yaşama hakkı vardı. Modern ve ilerici Türkiye’ye uymaz di mi kadınların kendi inançları ölçüsünde mayoyla girdiği plajlar? İşin ucunda bir de “dünyaya rezil oluruz” var. Karanlığa mı gideriz, dünyaya mı rezil oluruz bunu bilemem ama kardeşimin bu haklı talebine sonuna kadar destek veriyorum.

Bu ülke, halkına tepeden bakıp buyruklar yağdıran “Cumhuriyet aydınlarının” olduğu kadar, kardeşim ve onun gibi düşünenlerin de ülkesi. Herkesin eşit şartlarda yaşayacağı bir ülkede bence de eğitim şart. İşe öncelikle ”Cumhuriyet aydınlarını” eğitmekten başlamalı…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums