DEPREM VE KÖPEK

  • 3.11.2011 00:00

 Allah, insanları hep acıyla terbiye ediyor.

Beşer ise, aczin ve çaresizliğin kıyısında durduğu anlarda daha bir yakın duruyor yaradanına.

Biz sıradan kullar, bize şah damarımızdan daha yakın olan o kutsiyetten, merhametini esirgemez bir rahmet yatağı olsun istemiyoruz sadece; bozguncuyu, fesadı, cümle nifak sokucuyu helâk etsin de istiyoruz.

Depremler bu tür hesapların görüldüğü, bu dünyada yaşanan mahşer anlarıdır bir tarafıyla.

Tanrı’nın, adaletinden sual olunmaz nurdan bir terazi gibi adil olmasını istemek yetmez kimi zaman. Bazen, Lut ve Semut mesellerindeki gibi kindar ve hesap sorucu da olabilsin istiyoruz.

Deprem, kötü bildiklerimizin kötülüklerine sebep oluyorsa şayet, o beton yığınlarının altında kalması gerekenin de bizatihi kötülerin olmasını, ilahi adaletin yeryüzündeki tecellisine işaretmiş sayıyoruz.

Bu yanıyla deprem gibi felaketler, iyiler ve kötülerin olduğu kadar, asıl olarak Tanrı’nın da sorgulandığı afetler olabiliyor…

Bir deprem, yüzeyde oluşturduğu fay kırıkları kadar derin çatlaklar açabildiği gibi kalplerde, bir çift eldiven olarak gönderilen yardımla onarabiliyor da kırılgan tüm gönülleri.

Van ve Erciş depremine bir de bu gözle bakmak galiba en doğrusu.

Van’da yaşanan deprem, felaketin kendisinden çok, bin yıldan beridir, beraber kurdukları duygusal köprüleri yıkmak üzere olan iki halkın, birbirine daha farklı bir gözle son bir kez daha bakmasına yol açtı.

Yıkılan binalardan ziyade, acıların penceresinden bakarak, bir başkasının yüreğindeki yangını görmek ve anlamak fırsatıydı yaşanan.

Yüzlerce bedene mezar olmuş moloz yığınları içinden, sağ çıkarılan bir çocuğun yüzündeki şaşkın ifade kadar tuhaf, henüz 14 günlük yaralı yüzlü bir bebeğin canlı olarak çıkartılması kadar mucizevî bir durum yaşandı Van’da.

Hepimizi acılara gark eden o kasvetli hava, enkaz altından bir can kurtarıldığında nasıl da yerini mutlak bir tebessüme terkediyordu.

İnsan hayatının ne kadar değerli olduğunu anlamak için, ne bedbaht bir seremoni değil mi…

Bazıları Kürtler bu depremi hak etti dedi, önceki depremlere bakmadan.

Bazıları yardıma ne hacet, ne de olsa bunlar PKK’lı dedi.

Bazı TV sunucuları, ‘’polise taş atacaksın, sonra da yardım isteyeceksin, yok öyle yağma’’ gibi şeyler söyledi.

Sosyal medyada bazıları hakaret, bazıları küfretti depremde can verenlere. Kimi yardım kolilerinde bayrak, kimi de taş gönderdi yardım niyetine.

Türkiye’de bir deprem, ölenlere ağlayıp kalanlara şükretmeye değer bir felaket olamadı bu zavallılar yüzünden. Barışı barış gibi, hürriyeti hürriyet gibi yaşatmayanlar, depremi de deprem gibi yaşatmadılar vesselam.

ÇIKIN HAYATIMIZDAN…

Koca koca TV kanallarında insan olma rolleri yapan sirk maymunları!.. Bir insan gözüne bile çıkarsız bakamayan zavallılar!..İnsan hayatları ve onların dramatik öykülerinden zenginleşen duygu sömürgenleri!..

Hadi çıkarın dilinizin altındaki baklaları, dolu dolu küfredin daha fırsat varken. O depremde can veren kapkara gözlü Yunus, polise taş atan bir çocuktu aslında değil mi? Göçük altında kalan 40’a yakın öğretmen de belki KCK’lıdır ha, durmayın söyleyin.

14 günlük bir bebek de çıktı betonların altından. O da muhtemelen büyüdüğünde canlı bomba falan olacaktır deyin, rahatlayın.

Durmayın, sevinin. Yüzünüzdeki çakma hüzün maskesini çıkartın artık, zira tam günüdür. Ne o kat be kat makyajınızla gizleyebiliyorsunuz iki yüzlülüğünüzü, ne de dilinize doladığınız sahte kardeşlik sözcükleriyle…

Ama, her şeye rağmen ve bir kez daha, Türkün ve Kürdün kardeşleşme serüveni sağ salim çıkacaktır bu enkazın altından. Hem de sizlere rağmen.

Bu ülke bir çok kez birlikte geçti bu eşikleri, yine geçecektir el ele.

Ve bu yara sarılacak, bu acı unutulacaktır muhakkak.

Başka bir depremde daha az acıyacak içimiz. Çünkü buna hazırlanacağız ilk günden. Başka felaketler de yaşayacağız mutlaka, fakat, daha çok kenetlenecek, daha az yıpranacağız.

Bir musibet, bir felaket, tarihinde görülmedik bir heyecanla yakın kılacak bizi birbirimize ve sizin çığırtmalarınıza rağmen hep bir ağızdan türküler söyleyeceğiz.

Bir gün bu ülke savaşı def ederek güne uyanacak, buna hiç şüphem yok. Ve biz barışık yaşayanlar olarak size ıslık çalacağız uzaktan. İnsanın insana yanmasına hor bakan sizler, belki biraz daha utanasınız diye.

Barışacağız sizlere inat. Ne aç yatacak çocuklarımız, ne açıkta kalacaklar.

Bu ülkenin Kürdü ve Türkü, birlikte yaşlanacağız.

Dünya dertlerini gam edeceğiz kendimize. Silah olmayacak lûgatımızda. Kimsenin tavuğuna kış demeden kız alıp kız vereceğiz çocuklarımıza …

Bir karış toprağın hesabını da göreceğiz elbette. Bir dikili taş ve birkaç metre patiska kefenle beraber huzurla yatmak için dibinde…

Aynı toprakta soğan ekip, aynı suya olta atacağız. Her dilde zılgıta eşlik edip birlikte horon tepeceğiz. Ortak vatanımızda size inat, hürriyeti birlikte soluyacağız.

Genç ölülerimiz olmayacak heyhat. Ne şehit karşılayacağız kardeş eliyle ölen, ne de kayıp annelerinin mezarsız ölülerine ağlanan.

İnsan öyküleri acıtmayacak içimizi. İnsanın insana kulluğunu yok ederek begonyalar dikeceğiz tüm kapı önlerine. Soğuktan donmayacak hiçbir kedi, hiçbir kuş.

Biz, zemherî kışı bastırdığında, Kürdü ve Türküyle, bir parça ekmek, bir tas su bırakacağız zavallı sokak köpeklerinin önüne.

Sizin her yeni gün, daha bir köpekleşerek yaşadığınız günlerde… 

 

  

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • serhat bora aydin
    serhat bora aydin
    29.05.2014 16:51

    Yandasliginizi anliyorum ama yandasliginda bir haysiyeti onuru var. yazilarinizi gercekten bundan sonra okumayacam.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums