CHP DEĞİŞİYOR MU ? -2-

  • 26.05.2011 00:00

Bu seçimler; değişim denilen bedenin, derinlerinde ne kadar güçlü bir ruh taşıdığını gösteren bir gözleme tâbi tutuyor bizleri.
Zamanın, doğanın ve insanın yaşamda yer alan her şey gibi değiştiği bilimsel bir gerçeklik. Bu değişimler karşısında yeknesak kalmadan yürüyebilen, onun ruhunu okuyan ve ona uygun hareket edenlerin ancak ona yön vereceği ve değişimi yönetebileceği de bu gerçekliğin başka bir yüzü.
Siyaset ve onu işleten kurumların tarihe kalıcı bir iz bırakmaları, bu gerçeklikle kurdukları nesnel ilişkinin içeriğiyle ve ‘toplumsal faydanın’ kitleselliğiyle tartılıyor.
AK Parti ve CHP’nin Haziran seçimlerinde alacakları salt oylar – milletvekili sayısı demiyorum- bu toplumsal değişim taleplerine karşı verdikleri refleksin doğru ya da yanlış refleksler olduğunun test edildiği bir sınav olarak da tarihe geçecek.
Kılıçdaroğlu’nun 12 Eylül referandumu sürecindeki meydan konuşmalarında söyledikleri üzerinden CHP’nin demokratik bir çizgiye evrildiğini daha önce yazmıştım...
Ne diyordu Kılıçdaroğlu?
‘’Bundan böyle AKP’nin her dediğine karşı çıkmayacak, doğru yaptıklarını destekleyeceğiz’’ ya da seçim barajlarının düşürülmesiyle ilgili olarak, ’’Yüzde 10 barajını indirin, vatandaşın oyundan niye korkuyorsunuz’’ söylemleri referandum sürecinin görece ileri söylemleri
olarak kayıtlara geçmişti.
12 Haziran genel seçimlerine sayılı günlerin kaldığı şu günlerde Kılıçdaroğlu’nun Van ve Hakkari mitinglerinde ‘Özerklik’i imâ eden sözleri söylemesiyle demokrasi ve özgürlükler çıtasını daha da yükselttiği açıkça fark ediliyor.
AB Yerel Yönetim Özerklik Şartı’nı derhal imzalayacağı sözünü veren Kılıçdaroğlu, ‘barış için ödenmesi gereken bedel ne ise onu da ödemeye hazır olduğunu’ açık açık söylüyor.
AK Parti’nin ‘Açılım’dan geri durması ve son olarak ‘Kürt sorunu yoktur, kimi Kürt vatandaşın sorunu vardır’’ açıklamasıyla sorunu ‘kendince ‘ bitirmiş olduğu bir dönemde, CHP liderinin barış için bedel ödemeyi göze alması ve yerel özerkliği işaret etmesi hiç şüphesiz bölge insanının duygularına dönük bir seçim dili kullanmanın ötesinde bir içerikle değerlendirilebilir.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarının arkasında yatan düşünsel zemini hazırlayan süreçlere bakıldığında aslında hem ülke hem de CHP için oldukça karmaşık bir süreci çözme arzusu ve buna direnen ‘kast’ın ikili ilişkisini fark etmek mümkün.
Kılıçdaroğlu için, Deniz Baykal döneminin sırtını ‘Askerî vesayet’ ve ‘Yüksek yargı oligarşisi’ne dayamış ‘Kemalist elitleri’ ile parti delegasyonunun belkemiğini oluşturan ‘Beyaz Türkler’den CHP’yi arındırma süreci kolay bir süreç olmadığı gibi, Cumhuriyet’in geleneksel baskıcı kodlarıyla hesaplaşma ve tarihle hakiki bir yüzleşme olanağına da sahip olması hiç kolay olamazdı yeni lider için.
Baykal’ın belden aşağı bir yumruk darbesiyle siyasi ringin dışına atılması ve Önder Sav grubunun Kongre sürecinde tasfiye edilmesiyle birlikte Kılıçdaroğlu’nun daha rahatlamış olarak politika yapacağı düşünüldü ilk zamanlar. Bu beklenti, milletvekili adaylık belirleme sürecinde Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon’dan yargılanan bazı isimleri aday göstermesiyle düş kırıklığına dönüşse de Kürt illerinde konuşan CHP lideri imaj tazeleme operasyonunda her geçen gün daha başarılı bir performans gerçekleştirdiğini gösterdi.
Başbakan Erdoğan’ın siyasi propagandasını geçmiş dönemlerde yaptıklarıyla sınırlandırması ve ‘çılgın’ olanları saymazsak, geleceğe ilişkin makul bir projeden bahsetmemesi karşısında Kılıçdaroğlu’nun yoksul ailelere aylık 600 lira ödeme vaadinin yanı sıra, seçim barajlarını düşürme ve barış için bedel ödemeye hazır olma iddiası ile yerel yönetimlere özerklik sözü,
Kılıçdaroğlu CHP’sinin ileri demokrasilere içkin bir propaganda dilini kullandığını gösteriyor.
AK Parti’nin giderek MHP’lileştiği, Başbakan’ın ise Çiller’e daha çok benzediği koşullarda Türkiye toplumunun hakiki gündemine ve yakıcı taleplerine daha yakın duran Kılıçdaroğlu CHP’sinin bu seçimlerde oylarını bir hayli arttıracağı şüpheye mahal vermez.
Deniz Baykal- Önder Sav CHP’sinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2-B sorunu ve başörtü meselelerinde Anayasa Mahkemesi’ne nöbetçi memurluk yapmaktan başka bir çabası olmadı. AK Parti’nin vesayetçi rejime ayar çekme çabalarına direnmekten Kürt sorununun demokratik temelde çözümüne ayak diremeye kadar hep gerici bir karakterde kaldı CHP.
Kılıçdaroğlu son dönemde söyledikleriyle galiba ülkenin kaderini değiştirmek iddiasında kalmayacak, CHP’nin de kötü kaderini değiştirecek.
Hasılı, CHP değişiyor galiba…


 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums