Dolar niye yükseliyor

  • 18.05.2016 00:00

 Yükselen ekonomiler bu yılın ilk çeyreğinde biraz toparlandı. İkinci çeyrekte yine toparlanma bekleniyor. Çünkü yılın ikinci çeyreğinde emtia fiyatlarında artışlar var. Eğer emtia fiyatları toparlanmaya devam ederse işler iyiye gidebilir. Fakat Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artırımı ihtimali yine önemli bir sorun oluyor.

Peki, yükselen ülkelerde bu toparlanma ciddi bir ivme kazanabilir mi?

İşte bu konuda tereddütler var. Özellikle Çin ekonomisinin borçla desteklenen yapısı endişe yaratıyor. Bu arada Brezilya ve Türkiye yükselen ülkeler arasında problemli iki ülke olarak sayılıyor.

TÜRKİYE VE BREZİLYA’NIN YAKASINA POLİTİK BELİRSİZLİK YAPIŞTI

Niye? Çünkü Financial Times’ın önceki günkü başyazısında belirtildiği gibi bu iki ülkenin yakasına yapışan politik belirsizlik ve gıcırdayan ekonomik modelleri yükselen ülkelerin toparlanmasını kategorik olarak kırılgan hâle getiriyor.

Bildiğiniz gibi, Türkiye’de, başbakan görevden ayrıldım dese de pek kimse inanmıyor buna. Başbakanın nasıl ayrılacağı Anayasa’da belirlenmiş. Ortak düşünce, parlamento iradesi dışında usulüne uygun olmayan bir biçimde görevden ayrılmak zorunda kaldığı Başbakan’ın. Yine Brezilya’da devlet başkanının görevi, yargılama nedeniyle askıya alındı. Dolayısıyla iki ülkenin yakasına politik belirsizlik yapıştı ve bırakmıyor.

İşte bu politik belirsizlik nedeniyle iki ülkenin de ekonomilerinde atılması gereken yeni adımlar atılamadı. Bu nedenle iki ülkenin de ekonomileri gıcırdıyor. Yani ekonomileri yıkılabilir. Tabii bu saydığımız ülkeler; Çin, Türkiye ve Brezilya kategorik olarak yükselen ülkelerin toparlanmasını kırılgan hâle getiriyorlar. Diğer yükselen ülkelerde de benzeri sorunlar var tabii.

Gelelim şimdi Türkiye’ye…

Türkiye’de dolar fiyatının hızla artması ve bir anda yüzde 6,5 oranında Türk parasının değer kaybetmesi bize Türkiye ekonomisinde risklerin nasıl yüksek olduğunu gösteriyor. Bu arada yatırım ikliminin bozulması her an gıcırdayan ekonomiyi yıkılabilir hâle getiriyor. İşte bu nedenle Türkiye’nin, yakasına yapışan politik belirsizlikten bir an önce kurtulması şart. Ama AKP’nin değişken bir parti olması politik belirsizliğin süreceğini bize gösteriyor. Çünkü AKP davamız diyerek siyasal İslam’ı savunuyor. Laiklik konusunda yoklamalar yapıyor. Tutmayınca hemen Demokrat Parti olup Adnan Menderes’e sığınıyor. Ardından birdenbire ANAP olup Turgut Özal’ı anıyor. Bir gün çözüm süreci diyerek HDP oluyor. Hattâ HDP’li milletvekillerini yolsuzluk komisyonuna katılmaktan vazgeçiriyor. Diğer bir gün CHP olup onun vaatlerine sahip çıkıyor. Asgari ücreti artırıyor. Sonra işçilere sahip çıkar gibi görünüp birden bire sanki İşçi Partisi oluyor. Ama hemen ardından sendikaların karşı durduğu kiralık işçi yasasını TBMM’den çıkartmaya çalışıyor. Sonra MHP oluyor. Aniden Alpaslan Türkeş’e ve oğluna sarılıyor. Ortak paydamız İslam derken hemen değişip bayrak şiirleri okumaya başlıyor. Yani AKP’yi anlamak mümkün değil. Hattâ Sosyalist Enternasyonal’i bile bir ara sosyalist sanıp AKP’yi üyeliğe davet etmişti hatırlayacaksınız.

GICIRDAYAN BU MODEL DEĞİŞTİRİLMEDİĞİ TAKDİRDE EKONOMİ ÇÖKECEK

Kısaca pazarlama araştırması yaptırıp o an hangi ürün talep ediliyorsa onu piyasaya süren bir firma gibi çalışıyor AKP. Tabii bu pazarlama anlayışı bir yere kadar gelip tıkanıyor. Hâlbuki iktidardaki siyasi partinin bir şirket gibi sadece kâra odaklanması yerine makro ekonomiyi yeniden yapılandırması gerekiyor. Parti sürekli yöneticilerini yeniliyor. Ama ekonomi yeniden yapılandırılmadığından işler tıkanıyor. Dolayısıyla ekonomi gıcırdıyor, riskler çoğalıyor, doların fiyatı artıyor. Lüks AVM, lüks konut ve lüks otomobile dayanan ve artık gıcırdayan bu ekonomik modelin değiştirilmesi şart. Ekonomik kaynaklar ihracata yönelik mal üretecek imalat sanayiine ve tarıma yönlendirilmediği takdirde bu model çökecek. İşte ekonomide son durum böyle.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.