- 27.10.2014 00:00
Bildiğiniz gibi makroekonomide iki önemli kamp var. Bunlardan ilki, Neo Keynesyen görüşyani ekonomide toplam talebin artırılmasını öneriyor. Diğer görüş, arz yanlı ekonomistlerin önerileri oluyor. Onlar da vergilerin azaltılması üzerine odaklanıyorlar.
Bu arada makroekonominin temel amacının ne olduğunu hemen açıklamakta fayda var.Makroekonomi toplumsal kaynakların en iyi biçimde kullanımını amaçlıyor. Buna göreişçiler en iyi işi bulabilmeli, fabrikalar sermayelerini en etkin alanlara yatırmalı. Ve elde edilen gelirlerin bir kısmı tasarruf edilip gelecekte daha iyi yaşam için yatırıma dönüştürülmeli.
İşte bu üçüncü amaç yani gelecek için yatırımların son dönemde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yeterli düzeyde yapılmadığı görüyoruz. Hem ulusal hem de uluslararası yatırımlar yeterli değil. İşte bu yatırım eksikliği sorununu çözmek için Neo Keynesyenler ve arz yanlı iktisatçılar doğru öneri getiremiyorlar.
Niye getiremiyorlar?
Çünkü Neo Keynesyenler konut alın, otomobil alın paranızı harcayın diyorlar. Ama bu kısa vadeli canlanma önerileri yatırımı beraberinde getirmiyor.
Neo Keynesyenlerin tezlerine karşı bu defa arz yanlı iktisatçılar vergileri azaltın, ekonomide her türlü kontrolü kaldırın önerisini getiriyorlar. Oysa Bush döneminde, bu öneriye yani arz yanlı iktisatçıların önerilerine uygun politikalar kısa dönemli ekonomik canlanma yaratsa da sürdürülebilir üretici yatırımları beraberinde getirmedi. Ve zengin ülkelerle gelişmekte olan ülkelerde yatırımların milli gelire oranı geriledi. Örneğin ABD’de 1990 yılında yatırım harcamalarının milli gelire oranı yüzde 24 düzeyindeyken 2013’te yüzde 19,3’e geriledi. Türkiye’de ise 1990 yılında yatırım harcamalarının milli gelire oranı yüzde 25,2 düzeyindeyken 2013’te yüzde 21’e geriledi, 2014’te yüzde 20,6 oranına gerileyecek. Demek ki iki kampın da makroekonomik politika önerileri sürdürülebilir büyümeyi sağlayamıyor.
Gelelim bütün bunları niye anlattığımıza...
Anlattık çünkü iki kampın çözemediği bu soruna çözüm bulmak için ünlü makroekonomistJeffrey Sachs yeni bir makroekonomi stratejisi öneriyor. Ona göre; uzun dönemli kamu yatırımı stratejilerine, çevre planlamasına, teknolojik yol haritasına, yeni bir kamu-özel yatırım ortaklığı modeline, sürdürülebilir teknolojilere ve küresel işbirliğine ihtiyaç var. İşte bizim sağlığımız ve refahımız bu yeni araçların oluşturulmasına bağlı diyor Sachs. Ve aksi takdirde mevcut bunalımdan çıkış olmadığını ileri sürüyor.
Kısaca Jeffrey Sachs’ın bu yeni makro ekonomik strateji önerisini Türkiye hemen ele alıp geliştirmeli.
Niye böyle bir tespit yapıyoruz?
Yapıyoruz çünkü, Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme hızı en fazla yavaşlayan ülke oldu. İşte bu nedenle elimizi çabuk tutmalıyız.
BU HAFTA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İKİ ÖNEMLİ KONU
Bu hafta dikkate edilmesi gereken iki önemli konu şu; birincisi, Amerikan Merkez Bankası(Fed) bu hafta salı ve çarşamba günleri toplanacak. Ve beklentilere göre bono alımlarının durdurulmasına ilişkin son kararını verecek.
Fed gözlemcilerine göre bono alım programının sonlandırılmasının ardından Fed faiz oranlarında artırıma başlayacak. Bono alımlarının sonlandırılması finansal piyasalarda ve jeopolitik konularda dalgalanma yaratabilir.
Yine bu hafta perşembe günü üçüncü çeyrek Amerikan GSYİH rakamları açıklanacak. The Wall Street Journal üçüncü çeyrekte Amerikan reel büyüme hızının yüzde 3,1 oranında olacağını tahmin ediyor. Bu oran gerçekleşirse ABD ekonomisinde üçüncü çeyrekte, ikinci çeyrekte gerçekleşen yüzde 4,6 oranındaki reel büyüme hızından daha yavaş bir büyüme olacağını bize gösteriyor. İşte dikkatle bu hafta izlenmesi gereken ikinci konu da ABD ekonomisinin üçüncü çeyrekte ne kadar büyüyeceği oluyor.
Yorum Yap