- 29.09.2014 00:00
Türk parası Amerikan Doları karşısında son bir ayda yüzde 5 oranında değer kaybetti.Rus Rublesi de aynı dönemde yüzde 5 değer kaybetti. Nasıl değer kaybetti bu iki para birimi peki? Hemen açıklayalım, tam bir ay önce bir dolar 36,92 rubleydi şimdi 38,92 ruble oldu. Yine aynı dönemde Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değeri 2 lira 16 kuruştu, şimdi 2 lira 27 kuruşa yükseldi.
Peki, Türkiye ile Rusya aynı ekonomik koşullarda mı? Hayır. Bu iki ülke çok farklı ekonomik koşullarda bulunuyor. Çünkü Rusya’ya hem Avrupa Birliği hem de ABD ağır bir ambargo uyguluyor. Fakat buna rağmen iki ülkenin parası da aynı oranda değer kaybediyor. O hâlde bu rakamsal gelişmeden şu tespiti yapmak mümkün. Türkiye’ye ambargo uygulanmadan, parası, sanki ambargo uygulanıyormuş gibi etkileniyor.
Peki, niye Türk parası böyle kırılgan oluyor? Oluyor, çünkü Türkiye ekonomisinin büyüme hızı yavaşladığından kısa vadeli dış borçların artması bu ülkeyi sıkıştırıyor.
Özellikle kamu bankalarının sıcak para borçlanarak kısa vadeli dış borç yükünü çoğaltması son dönemin olumsuz gelişmesi olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü devlet bankaları son 15 ay içerisinde kısa vadeli dış borçlarını 12,5 milyar dolardan 19 milyar dolara çoğaltarak yüzde 52 oranında artırdılar. Bu kısa vadeli dış borçların Ak Saray yapımı ve politikacılara uçak ithalatı türünden lüks harcamalarda kullanılması riskleri çoğaltıyor. Çünkü bu tür lüks yatırımlar bildiğiniz gibi Osmanlı’yı batırmıştı. Abdülmecid lükse düşkündü. Fabrika yaptıracağına Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırdı. Bu türden verimsiz yatırımların getirisi olmadığı için Osmanlı borcu borçla finanse etmek zorunda kaldı. Sonunda Muharrem Kararnamesi’yle, Duyunu Umumiye İdaresi kurularak Osmanlı’nın maliyesine alacaklılar el koydu. İşte bu Ak Saray, uçak türünden lüks harcamalar finans çevrelerine bu tarihî gerçeği hatırlatıyor ve Türk parasındaki kırılganlığı çoğaltıyor.
Bir de Rus Rublesi ve Türk parasının son bir ayda aynı oranda değer kaybetmesi iki ülkenin deTwitter, Facebook, Gmail’i yasaklama girişimlerinin ekonomik değişkenlere yansıması oluyor. Çünkü iki ülke iktidarlarının son dönem söylemleri faşizme doğru yol almaya başladıklarının delili oluyor. Dolayısıyla para birimleri ortak değer kaybediyor. Yani demokrasiden saptıkça ekonomide olumsuz yansımalar ortaya çıkıyor.
***
Yeni Türkiye’nin yazarı demanslı çıktı
Namaz kılmaz, oruç tutmaz, yaşı gelip geçtiği hâlde Hacca da gitmeyen hem ateist hem İslamcı, Cem Uzan’ın Star gazetesinde, 2002 yılında, dönemin siyasetçilerine orço Abdullah, pezo Vecdi, hibino Recep, beşlik Bülent, tekerlek Abdüllatif gibi sıfatlar takan yeni Türkiye’nin köşe yazarı bakın geçenlerde ne yapmış.
Bizimki Rodos’a tatile gitmiş. Kendi yazısından, aynen alıyorum “Rodos’ta herkes donla dolaşıyordu” diyerek yazmış.
Tabii herkesin donla dolaştığını zannedince o da pantolonu, şortu atmış donla Rodos sokaklarında dolaşmaya başlamış. Bizimki tombik olduğu için yürüdükçe don yukarıya sıyrılmış, g-string’e dönüşmüş. Bu tuhaf görüntü üzerine Yunan polisi uyarmış böyle dolaşılmaz. Ortodoks mezhebine aykırıdır, hem de görüntü kirliliği oluyor diyerek. Ama bizimki “ne var herkes donla dolaşıyor beni mi çok gördün” diyerek karşı koymuş. Yunan polisi herkesin giydiği don değil şort demiş. Üsteleyince karakola götürmüş. Pasaportunda Türkiye’den geldiği anlaşılınca konsolosluğa haber verilmiş, tuhaf bir adam var burada denilerek. Bunun üzerine gelen konsolosluk görevlisi ne iş yaptığını sormuş. Havuz medyasında köşe yazarı olduğunu söyleyince gerekli temaslar kurulmuş. İlgili insan kaynakları departmanı evet bizde köşe yazıyor ama özürlü kontenjanından diyerek cevap vermiş. Bunun üzerine demanslı olduğu, temyiz kudretinin olmadığı, Yunan polisine anlatılmış. Serbest bırakılmış. İşte böyle.
Yorum Yap