ABD algısı

  • 8.02.2018 00:00

  Sâdece Türkiye’de değil, tekmil dünyâdaki ABD algısının, târihinin en kötü dönemlerinden birisini yaşamakta olduğu sıklıkla dile getiriliyor. Bu konuda yapılmış çok sayıda istatistik de mevcût. Doğrusu, kendi nam ve hesâbıma; “rakamlara dayalı” değerlendirmelerde bulunmayı sevmem. Aslında operasyonel akla karşı beslediğim özel bir sempatim de yoktur. Bu rakamlarda, dünyânın ABD algısındaki menfî tırmanışı anlatılıyor. Yanlış mı? Hayır. Ama , bu rakamsal oynamalar, sanki daha evvel ABD’ye dâir muhteşem bir dünyâ sempatisi vardı da; bu erimeye başlıyorcasına bir izlenim doğuruyor. Benim şüpheli bulduğum husus da zâten bu. Açalım...

Evvel emirde sorulması gereken soru şu: ABD siyâset yapımı, ABD’nin dünyâda nasıl bir algının konusu olduğuyla ne derecede ilgilidir? Doğrusu ABD’deki karar alıcıların böyle bir derdi olduğu düşünmüyorum. Meselâ Lâtin Amerika için bu algının ne olduğunun ABD siyâset çevrelerinde çok da fazla bir ehemmiyeti olduğunu zannetmiyorum. Bunu nereden çıkardığım sorulabilir. Hemen ABD’nin, Meksika’dan başlayarak aşağıya doğru, bu kıt’adaki kirli sicilini ileri sürebilirim. ABD-Lâtin Amerika ilişkilerinde; kıt’anın kaynaklarının insafsızca sömürülmesi, savaşlar, iç siyâsetlere olan kanlı müdahaleler, bürokrasilerin de bir şekilde dâhil olduğu karmaşık uyuşturucu, insan ve silâh ticâretlerinden başka bir şey bulamazsınız.

Elbette Lâtin Amerika’nin geçmişi, kıt’anın yerlilerini ağır katliamlara mâruz bırakan bir İspanyol ve Portekiz sömürüsünü düşündürüyor. Ama, Bolivarcı Criollo milliyetçilikleri ile bu devir aşıldı. Dahası, Latinler ile yerlilerin melezlenmesinden doğan bir kültür kıt’anın ruhûnu veriyor. Dil ise İspanyolca ve Portekizce. Belleklerde çok daha tâze olan ise, ABD ‘nin bu kıt’ada yaptıklarıdır. İngilizce konuşan ve ağırlıklı olarak WASP olan ABD, İspanyolca ve Portekizcenin konuşulduğu, kâhir ekseriyeti Katolik olan kıt’ada ister istemez yabancı bir güç olarak kalacaktır. Bu yabancılığa bir de meşhûr kirli sicili eklenince, Lâtin Amerika’da bir müspet ABD algısının tezâhür edebileceğine inanmak zor olsa gerekir.

Pekiyi, kuzeyinde, Kanada’daki ABD algısı nasıldır? Okuduklarım ve işittiklerim, Kanada’daki yerleşik ABD algısının da pek bir bereketi olmadığı istikâmetindedir. Elbette Lâtin Amerika’daki yerleşik menfî algıyla benzeştirilemez. ABD ile Kanada kültürleri arasında benzeşen çok sayıda unsur olduğu su götürmez. Ama Kanada, âdeta ABD’nin “temize çekilmiş” hâlidir. ABD’de sâdece suburb dünyâsında geçerli olan huzûr, barışcıl, ılımlı, sâkin nüfuslar, Kanada’da çok daha  yaygın ve yoğundur. Kalabalık, suç oranı yüksek,  şehirlerin Kanada’da olmadığını biliyoruz. Kanada’da ayrıca kabalık, meydan okuma ve cehâlet ile anılan bir Midwest de mevcût değil. Nüfusu çok daha eğitimli ve nitelikli.  Bu sebeple özel bir ABD sempatisinden çok, hafif tertip ABD’yi küçümseyen bir bakış açısının Kanada’da yaygın olduğunu okuyor ve işitiyoruz.

Avrupa’daki ABD algısı ise en müspet olduğu devirlerde bile sorunlu olduğunu düşünüyorum. Dünyânın sıklet merkezinin Avrupa’dan çıkıp, Atlantik ötesine taşınması herhâlde Avrupa halklarının; en başta da derinden derine İngilizlerin pek de hoşuna gitmiş olduğu söylenemez. Üstelik ABD’yi kuranların Avrupa’da gelecek bulamayan, dışlanmış gruplar olduğunu bilmek nasıl bir histir acaba? Bunu düşündüklerinde içlerinden neler geçer? II. Genel Savaş sonrası doğan ABD hegemonyasının, Avrupa’nın burnunun sürtülmesiyle; boyunduruğa alınmasıyla çok bağlantılı olduğunu biliyoruz. Bu baskı, feodal ayırımlar hücrelerine kadar işlemiş Avrupalıları; en başta da statüsü îtibârıyla elyevm işgâl altında olan ve dünyâ işbölümünde ağır işçi olmaya mahkûm edilen Almanya’yı, “can düşmanı” Fransa ile anlaştırıp, birlikte AB’yi kurdurtacak kadar bunalttı. Yâni AB, ABD antipatisinin türevi olarak doğdu.

Avrupa, ABD’deki Avrupa’yı gördüğü nispette ABD’ye ısınır. Bu da ağırlıklı olarak Demokratlarla sınırlıdır. Avrupa “inceliklerinden” nasibini alamamış , kaba saba, yüzeysel  Amerikalıların temsilcisi olan Cumhuriyetçiler geldiğinde tablo değişir. Evet, ulaştığı ölçeklerle ABD Avrupa’yı şaşırtmıştır şaşırtmasına; ama büyüleyebildiğini zannetmiyorum. İngilizler ABD ile, en başta konuştukları kaba İngilizceye inceden inceye dalga geçmeyi sürdüreceklerdir. Fransızlara ise, bildikleri hâlde İngilizce konuşturmak deveye hendek atlatmak kadar zordur.

Devam edelim: İki şehrini nükleer silâhlarla dümdüz ettikleri Japonya’da mı sevilecektir ABD? Güneydoğu Asya’da Vienam’da, Laos’da, Kamboçya’da mı sempati toplayacaktır? Milyonlarca siyâhın topraklarından, âilelerinden, geçmişlerinden koparıldığı, köle yapılıp alınıp satıldığı, bedava emek olarak insafsızca çalıştırıldığı, işkence edildiği, insandan bile sayılmadığı ABD sempatisi; bu insanların anavatanları olan Afrika’da mı filizlenecektir?

Boşuna ölçüp durmasınlar. ABD, dünyânın en yalnız gücüdür. Daha beteri bunun kompleksi bile  yoktur kendisinde. Zâten, bütün pisliklerini teşhir etmeyi “açık toplum” ideali olarak vermeyi çok iyi başarıyorlar. Ama bunu karşılığında  dünyâya hesap vermek yok. Bildiğini okumak, biraz da  yalnızlığın yaptırdığı bir şey değil midir?   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums