Trump’ın yeni güvenlik stratejisindeki tuhaflıklar

  • 21.12.2017 00:00

  Trump’ın açıkladığı yeni güvenlik stratejisi mühim bâzı ipuçları veriyor. Bunun rutin bir strateji olmadığı âşikâr. ABD, küresel olarak sarsılan ve savrulan  hegemonyasını yeniden ayağa kaldırmak istiyor. Tipik olan husus, Trump’ın  bu çıkışıyla, ABD’nin, eğer bir gün yeniden kurulacaksa yeni dünyâ düzeninde  işbirliği yapacağı bir ortak istemediğinin açığa çıkmış olmasıdır. Bunun tek bir açıklaması var: ABD, rakipsiz olmak istiyor.

Dünyâ hegemonyası, her ne kadar odağa tek bir gücü koysa da, onu tek başına bırakmaz. Elbette hegemonya savaşlarını unutuyor değiliz. Modern dünyânın ilk hegemonik gücü olan Britanya; bu pozisyonu elde etmek için rakipleriyle ağır savaşlara girişti. Önce İspanya; daha sonra da Hollanda ve Fransa ile yaptığı savaşlar târihsel hâfızada tâzedir. Bu savaşlarla mevzilerini güçlendirmiş; ama bunun ardından şöyle veyâ böyle bir işbölümü kurulmuştur. Meselâ; İspanya kaybetmiş; ama Lâtin Amerika’daki konumunu korumuştur. Hollanda ve Britanya arasındaki savaşlar da benzer bir seyir gösterir. Dört katmanlı savaşın ilk üçünü Hollanda kazandıysa da, en sonuncusunu ağır bir şekilde kaybetmiş ve Britanya’nın üstünlüğünü tanımak zorunda kalmıştır. Güney Afrika’da da Boer savaşının neticesi de benzerdir. Ama Hollanda’nın Asya ve Afrika’daki sömürgeci varlığı sona ermemiştir. En başta Asya’da dev bir lokma olarak Endonezya halâ Hollanda’nın ağzında kalmış; Güney Afrika’da da Dutch nüfuzu devam etmiştir. Benzer olarak Fransa da en başta Amerika’da kaybetmiş, daha sonra Napolyon savaşlarında rövanşı almak istese de Trafalgar ve Waterloo’daki ağır mağlubiyetleri sonucunda Britanya’nın hegemonyasını tanımak zorunda kalmıştır. Ama bütün bu mağlubiyetlere rağmen Fransa’nın Afrika’daki nüfûzu devâm etmiştir.   Hâsılı Britanya’nın hegemonyası tek kutuplu değildir. Hegemonya; eğer kurulacaksa, savaşlara ve hattâ savaş sonrası içten içe rekâbetler sürse de; başka güçlerle anlaşmayı ve adına isterseniz paylaşım diyelim; bir işbölümüne dayanır. Daha açık ifâde edelim: hegemonya, şöyle veyâ böyle ortak gerektirir. Bu, hegemonyanın târifi gereğidir. Hegemonya sâdece zor üzerinden kurulmaz. Elbette zoru içerir; ama bunun yanısıra rıza birliğini de gerektirir.

Savaşsız hegemonya değişiminin ilk örneği, 1945 sonrasında Britanya’nın yerini alan ABD hegemonyasıdır. ABD, elbette sömürgecilikle ilgilenmedi. Sömürgesi yoktu. Bizzât kendisi eski bir Britanya sömürgesiydi. Hattâ hegemonyasını kurarken en büyük avantajlarından birisi de, sömürgesiz geçmişiydi. Sömürgecilik 1945’de artık çok pahalı bir hâle gelmiş ve sömürenlerin başını ağrıtmaya başlamıştı. Dekolonizasyon işi bile yeteri kadar sıkıntılıydı. Eski patronlar bu işlerle uğraşırken ABD’nin ise böyle bir derdi yoktu. Kendi iç kaynakları sınırsızdı. Britanya gibi hammadde sıkıntısı yoktu. O, vitesi bir numara daha büyütüp, dünyâ enerji kaynaklarını kontrol edecek; ama daha somut olarak militer ve finansal bir temelde işleyen “emperyalizmi” örgütleyecekti. Bunun açılımı ise dünyâya dolar pompalamak; orada burada savaş çıkarıp silâh satmaktı. Soğuk Savaş, bunun ideolojik değil, nesnel ve mantıksal açılımını verir. Sömürgeci hegemonya ile emperyalist hegemonya arasındaki fark, ikincisinin sürekli olarak düşman araması; eğer yoksa da onu var etmesidir. Şöyle de ifâde edebiliriz: Sömürgeci hegemonyada “rakipler”; emperyalist hegemonyada ise -komünizm özelinde olduğu üzere- “düşmanlar” esastır. Süreci destekleyen kültürel unsur ise Amerikan hayât tarzı ve rüyâsının küresel olarak pazarlanmasıydı

Bunlar olup biterken tabiî ki iç mücâdele devâm etti. Müttefiki görünen Britanya ile özellikle petrol bölgelerinde rekâbet etti. (Batı) Avrupa’yı ise NATO ve euro dolar üzerinden kontrol etti. Çeşitli ittifaklar dâhilinde de olsa AB-ABD  çatışması ve rekâbeti kesintisiz sürdü. Ama ABD’nin gerek dünyâ algısı, gerek öz algısı kendisini tekilleştiren bir çizgide sürdü. Bu algı örüntülerinin, Britanya’nın sâhip olduğu örüntüden bir hayli farklı olduğunu; çok daha sert bir mâhiyet taşıdığını düşünüyorum. İngiliz işi ince siyâset mühendisliğinden çok farklı olan Amerikan maçoluğu, kabalığı da bunun görünür hâli olsa gerekir.

Emperyalist hegemonyanın çevrimsel ve yapısal krizleri 1970’lerden başlayarak dalga dalga büyüdü. 1989’da Duvarın Yıkılması “düşman” boşluğu yarattı. Sürecin finansal ayağında yaşanan öngörülmeyen gelişmeler ise üretim süreçlerinin sıklet merkezlerini kaydırdı. Üretim düşüşleri, işsizlik, ağır iç ve dış borçlar, göç baskıları ABD hegemonyasını ağır bir krize soktu. Bu krizler, ABD’nin egemen zihniyet iklimini de zora sokuyor. Hegemonyasını tâmir edip yeniden ayağa kaldırmak istiyor. Artık Amerikan rüyâsı iş yapmıyor. Elinde fazlaca bir sermâye yok. Onun için savruluyor. Savruldukça sertleşiyor. Sertleştikçe yalnızlaşıyor. Dünyâ hakimiyetini yeniden kurmak isterken izolasyonist siyâsetlere takılıp kalıyor. Trump’ın ilân ettiği son stratejik belge de bunun kokusunu taşıyor.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums