Savaşlar…

  • 12.06.2017 00:00

 Kapitâl-Dünyânın daha geri evrelerinde tablo daha anlaşılır bir şekilde işliyordu. Kârın kendi asimptotunda kendisini sonsuzlaştırması ekseninde ortaya çıkan “üretim fetişizmi”, kaçınılmaz olarak bir “tüketim eksikliği” ile eşleniyordu. Kaçınılmaz diyoruz; çünkü kârın arttırılması için mâliyetlerin düşürülmesi gerekiyordu. Bu da, proleterya olarak ortaya çıkan ve emeğini satarak yaşayan büyük kitlelerin sırtına binen bir yüktü. Düşük mâliyet adına ücretlerin en alt düzeyde tutulması, genel manâda alım gücünü düşürüyor ve ürünler elde kaldığı için durgunluk ve krizler peş peşe geliyordu. Sarmaldan çıkmanın yegâne yolu ise savaş oluyordu.

Savaş hem herşeyin yıkılması, hem de yeniden kurulması için biçilmiş bir kaftandı. En tatlı karlar da zâten buradaydı. Modern savaşlar, önce merkantilizmin odağında, bölgesel rekâbetin gereği olarak başladı. Daha sonra yeryüzünün paylaşımında çekirdek kapitalist güçleri karşı karşıya getirdi. Nihâyet, kapitâl-dünyânın çevrimsel krizlerinin çözümünde devreye girdi.

Nükleer savaş tehlikesi, kapitâl-dünyânın rutinlerini bozdu. Yâni; “üretim fetişizmi-tüketim eksikliği- durgunluk ve savaş” arasındaki denklem bozuldu. Tabiî ki savaş ortadan kalkmadı; sâdece çekirdek kapitâl dünyâda düşük bir ihtimâle  indi. Bunun dışında periferide yaygınlaştırıldı. Bunu şöyle de  ifâde edebiliriz: Çekirdek toplumlarda “yeniden-bölüşüm” devreye sokuldu. Sistem aşırılıklardan arındırıldı ve demokratize edildi. Saat kıvamında işleyen rutinlere kavuşturuldu. Savaş sanayii ise birikimini, pek de muhtemel olmayan bir savaşa “hazırlık” temelinde merkezde yaparken tüketimini Asya, Afrika ve Lâtin Amerika olmak üzere periferide sağlıyordu. Üçüncü dalga kapitâl-dünyâ târihinde ise, üretim fetişizmini destekleyecek iki fetiş daha ortaya çıktı. Bunlar özlenen “tüketim” ve “teknoloji” fetişleriydi. Şüphesiz burada başat rolü oynayan bizzat kendi mallaşma sürecini sağlayan “par”; nâm-ı diğer “ Dolar” idi. Bu dinamik yapısal düzlemde, zâten baştan beri  hem kendi içinde, hem de birbirisiyle sorunlu olan; ama şöyle böyle dengelenebilir olan “devlet”, “sermâye”  ve “ulus” arasındaki evliliği de bozdu.

Bu aynı zamanda , ikinci dalga kapital dünyâ târihinin, başta yeniden-bölüşüm olmak üzere  çok sayıdaki rutinini de bozdu. Ulus veyâ devlet gibi sınırlarla düşünen yapılara karşı sermâyeyi daha özgürlükçüymüş gibi  gösteren bir yanılsama doğurdu. Siyâsal hayâtlar yeniden aşırılıklara dâvetiye çıkarmaya başladı. Yeni-Sağ, her türlü sosyal sorumluluğundan arındırılmış sert bir devleti  ve ekonomik bir Darwinizmi fütursuzca savunmaya başladı. Irkçılar, etnik milliyetçiler, yabancı düşmanları akılcı bir siyâsal şirket gibi çalışan ulusu  ve ezeli düşman olarak gördükleri devleti parçalamayı  meşrûlaştıracak kültüralist dosyalar hazırlamaya başladı. Bütün başarısı(!)  Sovyetlerde olduğu üzere yıldırıcı küt bürokratik pratik ortaya koymak  veyâ Çin’de olduğu üzere berbât bir kültür tahribâtı yaratmak olan sol ise; bu dalgalara kendisini kaptırdı. Ulus ve devlete saldırdı; sermâye ile olan davâsını sona erdirdi. Hattâ özgürleşmenin ulus ve devlet tanımaz sermâyeden geleceğini vehmetmeye başladı.

2008 krizinden başlayarak Üçüncü Dalga kapitâl-dünyâ tarihinin krizlerini idrâk ediyoruz. Üretim-tüketim ve teknoloji fetişizminin el ele verdiği bu en akıl dışı denklem çöküyor. Karşılığı olmayan paralar en sonunda çekirdek toplumları vurmaya başladı. Mutâd kriz tablolarının yerini ağır çevrimsel-yapısal krizler almaya başladı. Finansal sermâye ile devlet yapıları arasındaki savaş tırmanıyor. ABD’de devlet -bunu Pentagon olarak da okuyabilirsiniz- dünyânın finansal köpüklerini çekmeye azmetti.  Gelişmelerden anlıyoruz ki; devletin ağır vergilerinden ve yeniden bölüşümün mâliyetlerinden kaçan finansal ve teknolojik sermâye ise buna direniyor. Paraları çekmenin en elverişli yollarından birisinin savaş olduğunu artık görmek durumundayız. Aktörel düzeyde ise bu sürecin çok dallı budaklı olduğunu ifâde edebiliriz. İşin içinde çekirdek güçlerin iç kırılması var. Bu kırılmaya  Neo-Merkantilist savaş diyorum. ABD ile Avrupa arasındaki savaş bunun tipik çıktısı. İkinci olarak Çekirdek güçlerle Yarı-Merkez güçler arasındaki savaş buna eşlik ediyor. Hesap; enerji ve ticâret yolları üzerinden  buraya evrildiğinde çekirdek güçlerdeki en derinlikli sandığımız ittifaklar bile nüfûz sağlama rekâbeti sebebiyle çökebiliyor.

Kimileri bunun Üçüncü Dünyâ Savaşı olduğunu söylüyor. Bence modellemesi bir hayli zor olan bir tablo bu. Ama şu kadarını artık üzülerek de olsa teslim edebilmeliyiz: savaşları başka değişkenler  üzerinden  değil; pek çok şeyi bizâtihî savaşlar üzerinden değerlendirmeye doğru evriliyoruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums