Romantizm ve terör

  • 1.02.2017 00:00

 ezi olaylarının sembol figürlerindendi. Çok gençti. Daha mühimi; sarışındı. Dahası bir Yörük Türküydü. Boynuna kırmızı bir fulâr takıyordu. Tepki yüklüydü. Baskılardan şikâyet ediyordu. Medya kendisini keşfetmekte gecikmedi. Onu, kırmızı fulârıyla, sarışınlığıyla allayıp pullayıp TV'lere çıkardılar. Sonra hakkında davâlar açıldı. Bir süre cezâevinde yattı. Oradan militanlaşmış olarak çıktı. Kendi ifâdesiyle, işin pratiğine soyundu ve PKK saflarına katıldı. Murat Karayılan'ın gözdesi oldu. PKK'nın vitrinine konuldu. Kod adı “Destan Yörük” oldu. Şaşırtıcı olan âilesi tarafından destek görmesiydi. “O kendi yolunu seçti” diyordu; daha sonra HDP'den milletvekili adayı olan annesi. Son aldığımız habere göre Rakka'daki çatışmalarda öldürüldüğünü öğrendik.


Gözü karalık ve saflık siyâsal romantizmin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyâsal romantizmin aklı yoktur. Bu tespiti yapmak, romantizmi rahatsız da etmez zâten. Romantikler , akılsızlık temelinde bir eleştiri aldıklarında ;“Bizim akla ihtiyacımız da yok. Akıl senin olsun” diye kestirip atarlar. Onlar için aklın yerine duyguları koydukları söylenir. Doğrusu ben buna da bir noktadan sonra pek inanmıyorum. Belki bireysel romantikler için bu doğrudur. Ama , romantizm siyâsallaştıkça tablonun değiştiğini; siyâsal romantiklerde ağır bir duygu bastırımı ve kaybının yaşandığını düşünürüm. Bireysel romantik nihâyetinde âşık olur. Siyâsal romantik ise aşkını ve duygularını ileri davâların ve ideallerin uğruna bastırır ve ezer. Şöyle de söylenebilir; romantizm siyâsallaştıkça, başlangıçta belki de anlaşamadığı nihilizmle buluşur. Turgenyev'in taç eseri olan Babalar ve Oğullar romanında Bazarov nihilizmi bütün vasıflarıyla ortaya koyar. Bazarov, sâdece kurumsal aklı değil; duyguları da reddediyordu. Bunun yerine tabiatın yasalarını koyuyordu. Romanın trajik tarafı, Bazarov'un âşık olması ve çözülerek ölmesiydi.

Bir takım davâlara adanmış siyâsal romantizmin ahlâkla ilişkisi de benzer gözüküyor. Saflık ve gözükaralık , saf bir moral arayışıyla beraber başlıyor. Kaynağı ne olursa olsun; kurumsal ahlâkla başı hoş değildir romantiklerin. Bâkir ve bireysel bir ahlâk peşindedirler. O sebeple adına “vicdân” denilen bir kaynağın peşine düşerler. Bu da onları kaçınılmaz olarak püritanlığın tuzaklarına çeker. Bireysel romantik buralarda çırpınır. Buna bir şey söylemek güçtür. Bireysel romantiğin ahlâkî serencâmında dramı nihâyetinde yine kendisinedir. Ama romantizm siyâsallaşıp, belli bir idealin yörüngesine girince tablo yine değişir. Amaç ve araç arasındaki bağ kolayca kopar. Şiddet de kolayca buraya yerleşir zâten. Gelecekteki “güzel günler” adına , her türlü ahlâkî kaygı bir tarafa itilir. Gözükaralık, saflık, nihilizm ve şiddet bir anda eşlenir ve kendisiyle birlikte bütün dünyâyı ateşe atmaktan çekinmez.

Tuhaf bulduğum hususlardan birisi de; siyâsal romantizm ile bireysel romantizmin arasındaki farklılık değil; uzlaşmaz çelişkilerdir. Şöyle söyleyelim: Beklenebileceği üzere; siyâsal romantizm, bireysel romantizmden türemiyor. Tam tersine; romantizmi bireysel düzeyde tecrübe etmekten ürken veyâ bu yolda telâfisi olmayan tecrübeler yaşamış insanlar siyâsal romantizme kolayca meylediyorlar. Sanki böylelikle bireyselde ve aktüelde başaramadığını, toplumsal ve siyâsal düzlemde ve geleceğe adanmış olarak telâfi ediyorlar. Siyâsal romantizm dâima kahramanlarını ruhça mütekâmil kişilikler olarak sunar. Ben de nedense onlara hep eksikliler olarak bakar; acırım..

Siyâsal romantizmin bir muhalefet türü olarak mekânı, tenhalıklarla dolu olan; ulaşılması zor mekânlardır. Bireysel romantizm kırlara derin bir sempatiyle baksa da nihâyetinde şehirlidir. Siyâsal romantizm ise büyüsünü şehir dışı alanlardan alır. “Dağlar, kırlar , kuşlar, börtü böcekler, çiçekler” siyâsal romantizmin söyleminde hep övgü konusudur. Tabiata yakın olmak, tabiîleşmek bir esriklik yaratır militanlarda. Serâzatlık hissi verir. Buna da özgürleşmek denir çoğu defâlar. Özalgı, tabiatla kuşatılmış, kirlenmemiş, saf kalmış, pagan unsurlarla bezeli bir anjelizmden nasiplenmek üzerine kurulur çoğu kez.

Tarihsel ve kültürel olarak, perhizkâr kalender meşrep romantizm şehirlerde tükendi. Bireysel romantizm artık şehirlerde de marjinalleşti. Çünkü üretim şehirleri birer tüketim şehrine dönüştü. Duygulanımlar artıyor; duygularımız ise eksiliyor. Üretimin baskısından yılanlar için romantizm bir kaçıştı. Tüketim hegemonyası ise kaçış alanı bırakmıyor; bireysel romantizmi dönüştürüyor ve çoğu defâ plâstikleştirip içeriksizleştiriyor. Gâliba plâstik romantizm evresindeyiz. Plâstik romantizm, klâsik bireysel romantizmin tersine özne aramıyor; tüketeceği nesnesinin peşinde. Birileri bu kızcağızı medya üzerinden plâstik romantizmin nesnesi hâline getirdi. Bir süre oynadı. Daha sonra periferiye attı. Dağdakilere “ayna” oldu. Vitrine konuldu. Sonra da savaşa sürüldü ve öldürüldü…Hepsi bu kadar…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums