Böyle buyurdu...

  • 19.04.2012 00:00

 “Böyle buyurdu İdris Naim Şahin”...

Filozof Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında, Zerdüşt, elbette bilgelik, “iyilik ve kötülüğün” savaşının sembolü bir kişilik.

Zerdüştlük, bu coğrafyada Türkiye’nin çok ötesinde, Azerbaycan halkının kökenlerini dayandırdığı bir tarihî miras.

Bir ay kadar önce, Bakü’de bir toplantıya katıldıktan sonra, şöyle yazmıştım;

“Katılımcılar arasında, ülkenin en duayen siyaset bilimcilerinden Zerdüşt Alizade de vardı. Adını duyunca aklıma, Başbakan Erdoğan’ın ‘Kürtler, Zerdüşt değil İslam’dır’ sözleri geldi. Zerdüştlüğe dudak büken bu sözler, kökenini bu inançta, gelenekte, tarihte görenler için ne ifade edecek, düşünmeden edemedim.

Milliyetçi yaklaşımlarla, tek dinin, tek mezhebin inancıyla ‘büyük devlet’, ‘model ülke’ lideri olunmaz; eğer amaç oysa...”

Eksik yazmışım açıkçası; “Nefret söylemlerinin devlet eliyle ve ağzıyla yayılması ayrımcılıkların en tehlikelisi, en yıkıcısı” demeliymişim.

Model ülke, buraya kadar işte. Kaba saba, yontulmamış taş zihniyetiyle buraya kadar... “İnsanları oynatan”, insan olana yabancı, tek tapındığı, güç olan haris bir zihniyet bu.

Şahin’i, bir istisna, “bu da böyle işte” gibi hoş görülüp, katlanılacak bir vaka olarak görüp geçmek mümkün değil.

Ayrımcılık, ırkçılık, dünyada daha dün keşfedilen kavramlar değil. Uluslararası alanda, insanların eşitliği nasıl teminat altına alınır diye bayağı bir kafa yorulmuş.

Ama Türkiye’de, zaten ayrımcılık gibi bir sorun hiç yaşanmadığı, “Anadolu, engin bir hoşgörü ve sevgi cenneti” olduğu için, böyle kavramların üzerine düşünmeye gerek yok.

Biz, bir “tarz-ı hayat” olarak İdris Naim Şahin’i yaşıyoruz zaten. O sadece, bir nevi teatral performans gerçekleştirir gibi, konuşup duruyor. Avrupa Birliği İlerleme Raporları’nda, herhalde kendi adı altında bir hak ihlalleri başlığı açtırıp tarihe geçmek istiyor.

Ayrımcılık alanında, Avrupa ve Amerika’da, farklı gruplar ve örgütler arasında “Nefret söyleminde kabul edilemez olarak kabul edilecek kırmızıçizgi nedir” sorusu üzerinde hararetli tartışmalar yaşanıyor.

Ancak, kabul edilen bir gerçek var ki, “kamuda çalışan, kamudan maaş alan hiç kimse ayrımcılığın kıyısından bile geçen hiçbir söylem, eylem gerçekleştiremez, ayrımcılığa yakın duramaz”.

Türkiye’de giderek ayrımcılıktan uzak olmak bir istisna haline geliyor; işte “Şahin sorunu” bu.

Devletin eli ve diliyle yapılan ayrımcılık, medya, akademi dünyası gibi kamuoyunun kanaatlerini şekillendirme gücüne sahip taraflarca sahiplenilince ve bu taraflar da, benzer söylemleri üretir hale geldiğinde, “şeytan üçgeninin” üçayağından ikisi tamamlanıyor.

Bundan sonra, toplumda da ayrımcılık alanında olayların patlak vermeye başlaması “olağan hale” geliyor.

İşte, 14 Mart 2012 tarihli bir haber; başlık şu, “Emet’te Kürt işçiler gitti”.

Haberin alt başlığı şu; “Kütahya’da okul inşaatındaki gerginlik işçilerin güvenli bir şekilde Kütahya’ya gönderilmesiyle bitti. Belediye Başkanı Koca: “Bu tür olayların tekrarlanmayacağını biliyoruz”.

Haberin detaylarını okuyunca, “gönderilenlerin” aslında (zaten mantık icabı Kütahya’dan Kütahya’ya ‘yollanamayacakları’ için), Van’a “postalandıklarını” anlıyoruz.

Haber diyor ki; “Emet İlçesi’nde semt pazarında dün akşam omuz atma yüzünden çıkan tartışmanın ardından, ‘PKK bayrağı açıldı’ söylentisi üzerine toplanan bini aşkın kişinin saldırmak istediği 16 inşaat işçisi, memleketleri Van’a gönderildi”.

Erciş’ten, depremin ana üssünden gelen 16 kişiye karşı bin kızgın kişi...

Bu durum, “terörün yarattığı hassasiyet” diye nitelenip geçiştirilemez.

Bu gibi hallerin vahametini, anlamını konuşacağımıza, Şahin’in “seçme saçma” halinde olduğunu düşünüyor, ona odaklanıyoruz. Oysa Şahin, bu konuda Türkiye’de olmayan hassasiyetin, devletin toplumdaki önyargıları kurumsallaştırıp, meşrulaştırmasıyla, bir anlamda zaten var olan sorunları “endüstriyel boyuta” çıkarmasının bir örneği, sonucu.


“Ayrımcılık Karşıtı Yasa”
 (Anti-discrimination Law), Avrupa’nın Türkiye ve Portekiz dışında tüm ülkelerinde mevcut olan ve “eşitlik hakkını” koruma altına alan kanunlar.

Portekiz, ayrımcılıkla, anayasası ve diğer bazı yasaların kapsamında mücadele etmeyi tercih etmiş.

Konuya, uzak duran, konuyu anlayamayan sadece Türkiye...

Hadi ben de bir ayrımcılık yapayım; Kosova’nın (bile), ayrımcılık karşıtı bir yasası var. Bile çünkü, Kosova yeni kurulmuş bir devlet. Daha da, resmen tanınmadan, fiilen bir “devlet” haline gelmeden, 2003’te bu yasayı hazırladı, 2004’te de Kosova Parlamentosu bu yasayı onayladı.

İnsan hakları tarihinde en önemli isimlerden, ABD’de ayrımcılığa karşı “savaşan” Martin Luther King Jr“Yasalar, insanlara beni zorla sevdiremez ama, kanunlar, benim linç edilmemi engeller... Bu da bence son derece önemli bir kazanım olur” diye yazmıştı 13 Kasım 1962 tarihli Wall Street Journal’da.

Ve Türkiye’de, “ayrımcılık” nedir, ne anlama gelir, gerçekten bilinemiyor, tartışılamıyor... Hadi bir ayrımcılık daha, “konuya Fransız kalınıyor...”


oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums