"Kafa nakline" doğru: Başkanlığa geçiş, sistemin ve toplumun ruhunu değiştirmek demek

  • 29.05.2016 00:00

Sorular çok. Yeni hükümet döneminde, dış ilişkiler ne olacak, ekonomi ne olacak? Tüm bu "ilişki" halleri nasıl süreçlerle ve ne biçimde yeniden tanımlanacak?

 

Eğer, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın bir gözden bakarsanız, "bağımsızlığa yelken açılacak" diyebilirsiniz. Eğer, Batı İttifakı'nın ve özellikle de, Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye için önemli olduğunu düşünüyor iseniz, gelmekte olanı "ürkütücü" diye tanımlayabilirsiniz.

 

Neden mi "ürkütücü"? Zira, başkanlık sistemi yaşanmadan, yaşanırken; başta AB ile olan ilişkiler olmak üzere, Batı ile olan tüm ilişkiler de, yeniden biçimleneceğe benziyor. Cumhuriyet döneminin kalıpları, bildik tanıdık yönelimleri, ittifakları sona eriyor.

 

İyisiyle kötüsüyle, en az bir asra yakındır varlığını sürdüren parlamenter sistem de son deminde. Tam Meclis kendi zaaflarıyla boğuşurken, tam bu "Araf zamanı", başkanlık sistemi, Türkiye'de Meclis veya dışında bir oylamaya götürülmeden önce, siyasetin tecrübe ettiği bir gerçeklik olacak. Ekonomik açıdan, bakarsak, kısa vadede ciddi türbülans yaşanmaması için hükümetin büyük özen göstereceğini öngörebiliriz. Ama, sürecin "ürkütücülüğünü" gidermek için, kısa vadeli ekonomik istikrar, göz bağından başka bir şey değil mi?

 

Siyaset bilimciler olarak bizler, uzun saatlerimizi, "demokrasi olmadan , ekonomik gelişmede olmaz" teziyle meşgul geçirsek de, başkanlık sistemi için önemli olan, zaten, önümüzdeki birkaç ay, belki en fazla birkaç yıl...Zira, şu an Türkiye, çok iddialı bir ameliyat geçirmekte. Bu ameliyatı, bir tür kafa nakline benzetebiliriz. Bu ameliyat aslında, 2014'te Recep Tayyip Erdoğan, halk oylamasıyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı olduğunda başladı. Ve tıpkı, organ nakli ameliyatları gibi, bu ameliyat da çok uzun zamana yayılıyor.

 

Evet; ameliyat sürdükçe sürüyor ve "baş cerrah" rolünün düştüğü Erdoğan, bugüne değin, ince ince sinirlere, belkemiğine, tüm hassas dokulara neşter vurdu. Şimdi, son aşamaya gelindi; bu ameliyat, Türkiye açısından herhangi bir organ nakli değil-kafa naklinden, sistemin tamamen değişmesinden bahsediyoruz.

 

Ve nasıl beyin, bir insanın her şeyini belirleyen organsa, bir ülkenin siyasi sistemi, yönetim biçimi de o toplumu tanımlıyor. Duygulardan tüm düşüncelere, bilinçaltından üzerine; beynimiz neyse oyuz aslında. Özellikle, duygularla ilgili hep kalbe rol biçilir ama asıl bizi, biz yapan "beyin"dir. Politik sistemler de, demokrasi dereceleri ve hak-özgürlüklere açtıkları alanlarla, o toplumun insanlarının hayatlarını, yaşamlarının şekil ve sınırlarını belirler.

 

İşte, Türkiye'de olan bu; toplumu yöneten, topluma şekil veren "kafanın" değiştirilmesi. Sadece karaciğer veya kalp gibi hasarlı veya çalışmakta zorlanan bir organın yerine yenisinin nakledilmesi değil mevzubahis olan. Veya, "yüzün" nakledilmesi, yani yeni bir çehre kazanılmasından söz etmiyoruz.

 

Yavaş yavaş ilerleyen ameliyatla, tüm kafası, kafa yapısı değişiyor devletin. Kafa nakli de, aslında, bir başa, hareket etmesini, yaşamasını sağlayacak vücudun nakledilmesi demek.

 

Olan bu da...Dünyada kafa naklini henüz yapabilen yok.

 

Ruhu, kimyayı değiştirmek anlamına geliyor bu ameliyat; ama yapabileceğini iddia edenler çıkmıyor değil. İtalyan nörolog Sergio Canavero, 36 saat sürecek bir ameliyat ve toplamda 150 kişilik bir ekiple nakli gerçekleştirebileceği iddiasında. Bakalım, Canavero, hayali olan ameliyatı gerçekleştirebilecek mi? Bakalım, Türkiye'de politik sisteme ve dolayısıyla da tüm topluma "kafa nakli" ameliyatı sonuna kadar gidecek mi; ameliyat gerçekleşirse sonucu ne olacak?

 

Uzun vadede-yani birkaç yıla ekonominin de, toplumun da, Türkiye'nin iç ve dışındaki tüm demokratların işi gerçekten zor.

 

Maalesef hep böyle oldu dünya tarihinde...Bugün doğum günü olan biri var...

 

27 Mayıs...Doğumgünü...Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el Hadramî... İbn-i Haldun, 27 Mayıs 1332 doğumlu, bir "siyaset bilimci". Döneminin her düşüncesini bugüne uyarlamak mümkün değil ama, şu sözleri bence çok önemli: "Devlet/hükümet, kendisininki dışında bir adaletsizliği önleyecek kurumdur" demişti. Galiba, zaman; daha ötesini yapmanın, tüm adaletsizlikleri önlemenin, daha ötesi adaletin doğum günü zamanı.

 

SEZİN ÖNEY / HABERDAR 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums