İki kadın lider

  • 14.02.2016 00:00

 Türkiye’nin birçok yönden açmazlar içinde olduğunu düşünenler giderek artıyor. Öte yandan, AKP seçmenleri ile diğer partilerin seçmenleri arasında algılar bakımından ciddi farklar sözkonusu. Metropoll’un aylık “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasının Aralık sonuçlarına göre AKP seçmenlerinin, yüzde 80,5’i “Türkiye’nin daha iyiye gittiğini” düşünüyor. Buna karşılık, diğer partilerin seçmenleri arasında, “Türkiye’nin kötüye gittiğini düşünenler” yüzde 65 ila 80 oranında. Dış politikadan ifade özgürlüğüne hemen her alanda, AKP seçmeni her şeyi “AK” görürken, diğer partilerin seçmenleri, taban tabana zıt karanlık bir tablo görüyor. Bu algı zıtlaşması da, diğer araştırmaların ortaya koyduğu gibi, müthiş bir toplumsal kutuplaşmaya neden oluyor.

Bu kutuplaşmayı çözecek olanın, 7 Haziran seçimleri ertesinde kurulacak bir koalisyon hükümeti olduğu sanıldı. Oysa, AKP’yi ve AKP’nin son yıllarda dönüştüğü şekli, nasıl “Erdoğanist” bir partiye dönüştüğünü takip etmek çok zor değildi. Gene de, Başbakan Davutoğlu’ndan illa “Erdoğan’a bayrak açacak bir lider” çıkartmak isteyenler var. Bu kanaatte olanların kimi, Davutoğlu’nu, bir “Hoca” olarak, Erdoğan’ın zıddı gibi algılamak inadında. Oysa, Davutoğlu, ne kendini bir parçası olarak gördüğü “dava” bakımından, ne de bir siyasetçi olarak, Erdoğan’a “ihanet etmiş kişi” olarak anımsanmak isteyecektir. Çok da basit bir soru var önümüzde; bugünün AKP’sinde Erdoğan’ın seçmediği veya istemediği biri lider olabilir mi? Yanıt, elbette ki ve yüzde yüz hayır.

AKP, kendi içinden gelen bir değişim ivmesiyle, Erdoğan’a rağmen değişemez. Ama, toplumsal kutuplaşma kadar, çeşitli dış ve iç gelişmeler nedeniyle Cumhurbaşkanlığı’nın oyun alanı kısıtlanıyor. Suriye konusunda, Rusya’nın Türkiye’yi politik ve askerî olarak sıkıştırmasından, Halep’in İran ve Rusya desteğiyle Esad rejiminin eline geçmeye başlaması sürecine, Ankara’nın politikası sarpa sarmış vaziyette. “Halep’in düşmesi”, yeni mültecilerle beraber, “ılımlı muhalefet” olarak nitelenseler de, kimlikleri sorgulanır eli silah tutmuş kişilerin de Türkiye’ye girişi demek. Ekonomi ve Kürt Meselesi’nin güvenlik boyutu da, her ne kadar şu ara algılar gayet güzel yönlendirilse de, bir süre içinde, üzeri örtülemeyen toplumsal krizler olarak Türkiye’nin belini büker hâle gelecek. Türkiye’nin önümüzdeki bu karanlık gelecek tablosu karşısında da, “başkanlık ideali” zora girebilir. AKP içindeki, “eskiler” hareketi de, kendileri yeni bir şey kurmasa veya kuramasalar da, Erdoğan’ın “Yeni Başkanlık Sistemli Türkiye” hedefinin gerçekleşmesine köstek olabilirler.

Siyasetin bu derinleşen krizi, toplumda da, “Büyük Normalleşme” arzusunu artıracaktır. Bunun yolu da, bu yaz sanıldığı gibi bir “Büyük Koalisyon”dan geçmiyor; tüm siyaseti dönüştürecek bir “metamorfoz”dan geçiyor.

Bugünkü AKP, gücünü, Erdoğan’ın “karizmatik” liderliğinden alan, “Bizler ve Onlar” (İyi, AK halka karşı kötü, yoz seçkinler- iç/dış düşmanlar) ayrımına dayalı politika ve söylemlerden alıyor.

AKP’nin Erdoğan odaklı popülizminin yarattığı duvarı da, siyasetin akışının değiştirilmesini sağlayacak büyük bir dönüşüm çatlatabilir.

Karizmatik liderliğe dayalı, “Türk tipi popülizmin”, muhafazakâr ve erkek egemen bir siyasi kültür yarattığını düşündüğümden, kadın liderin Türkiye’nin bugününde yükselmesinin, önlerinin açık olmasının zor olduğu kanaatindeydim. Elbette, HDP ve eşbaşkanlık sistemi, Figen Yüksekdağ örneği var önümüzde; ama kabul edelim ki, bu örnek bir istisna ve varlığı, HDP’nin, hâkim Kürt siyasetinin kendine özgü özelliklerine dayanıyor.

CHP ve MHP’de kadın liderlerin ön plana çıkabileceğini (üzülerek) ben öngörmüyordum; ama, önüme gelen çeşitli araştırmalar, kadın liderlere doğru bir seçmen yönelişi olduğunu gösteriyor. Daha doğrusu iki kadın lidere; Selin Sayek Böke ve Meral Akşener’e.

Bu iki politikacı kadın, beklenmedik şekilde, Türkiye siyasetini, Türkiye siyaseti kültürünün etkisi altına girdiği popülist yönelimi çatlatarak değiştirebilir mi?

Evet ama…

Birçok “eğer” var önümüzde…

Eğer, partileri içindeki tuzak ve engelleri atlatabilirlerse…

Eğer, partileri dışında, burnu çok iyi siyasi koku alan “Büyük” engellerin kazdığı kuyuları aşmayı becerebilirlerse…

Ve nihayet, eğer partilerinde lider değişikliği gerçekleşebilir ve yeni siyaset umudu doğurursa, gerçekten yeni bir politik çizgi sergileyebilirlerse…

Eğer, partileri için milliyetçiliği yeni ve kapsayıcı, tepkisel değil olumlu biçimde yeniden tanımlayabilirse…

Çok fazla “eğer” var önümüzde…

Fakat, Türkiye de şaşırtıcı bir ülke; en azından bir süre önceye kadar iyi biçimde şaşırtmayı da becerebilen bir ülkeydi.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums