Chavizmo dahi sona ererken

  • 13.12.2015 00:00

 Uzun soluklu iktidarlar sözkonusu olduğunda, güç nasıl el değiştirir?

Özellikle, popülist; “bizler ve onlar” ayrımı üzerinden toplumu ağır biçimde kutuplaştıran bir iktidar, yılları gücü elinden alacak hiçbir rakibi olmadan devirirken, nasıl olup da sandıktan bambaşka bir tercih çıkar? Üstelik de bu durum, iktidardaki kutbun kendi tabanının isteğiyle olur? Hem de, yaklaşık 15 yıldır iktidarda olan parti, seçimleri kazanmak için ciddi hileler, manipülasyonlar yapsa bile, muhalif parti ezici bir çoğunlukla seçimi nasıl kazanabilir?

Hugo Rafael Chávez Frías… Ölümünden iki yıl sonra bile, Venezuela seçimlerinin üzerine kurulu olduğu kişilik.

Chávez’in ordu mensubu olduğu ve darbe girişiminde bulunduğu pek bilinmez; Venezuela siyasi tarihine damgasını vuran bu “karizmatik lider”, 1992’deki başarısız darbe deneyiminden sonra, iki yıl tutuklu kaldı. Ertesinde de, sosyalist Movimiento Quinta República’yı kurdu. 1998 seçimlerinde de, ülkenin devlet başkanı seçildi. Seçimlere, yaklaşık yüzde 64’lük bir katılım olmuş ve Chávez, yüzde 56 oy almıştı. Chávez’in seçim kampanyası özellikle fakirlik ve yolsuzluk karşıtlığı üzerine kuruluydu. Seçimleri kazandıktan sonraysa, bir yıl içinde Anayasa’yı değiştirerek, sistem değişikliğine gitti. 1980’lerde, Chávez yasadışı bir örgüt olan Devrimci Bolivarcı Hareket’i kurmuştu; karşı çıktığı sistemse, 1958’de kurulanPuntofujismo sistemi, ülkenin başlıca sağ ve sol partilerinin “devletin bekası” için gücü paylaşmaya, ortak bir program sunmaya karar vermesiyle oluşmuştu.

Bu sistem, “devletin bekası” için ideolojik olarak “Kemalizm” üzerine temellendirilen ve ordudan başlıca siyasi partilerin liderlerine, “devlet seçkinleri” arasında yazılı olmayan bir siyasi pakta dayanan sisteme benziyor aslında. Temel farkı, açıkça “yazılı, imzalı” bir anlaşmaya dayanması. Ve tabii bu pakt, iki partili bir sistem oluşturan, yeni siyasi aktörlerin bu sisteme girişine izin vermeyen bir yapı oluşturuyordu. Venezuela’da tabandan medyaya, entelektüel camiaya, bu sisteme yönelik şikâyetler ve demokratikleşme yönündeki talepler artmaya başlayınca, bir eşitlik ve adaletten bahseden “karizmatik” ve halkı hareketlendiren bir “kurtarıcı” ortaya çıkınca, ülkede büyük heyecan yaratmıştı. Zaten de, bu “kurtarıcı” bir kez sahneye çıkınca da, bir daha inmedi; Chávez, toplamda dört kez devlet başkanı seçildi. 2013’te ölümü nedeniyle siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kaldığında, yüzde 70’lerde bir destek oranı vardı.

Chávez, bir “devrim” gerçekleştirdiğini ve devrim süreçlerinde, güçlü liderliğin sorgulanmaması gerektiğini iddia ediyordu. Destekçilerine göre de, “halkı iktidar yaptı”; petrol zengini ülkenin servetini “halka” açtı, seçkinler sultasını noktalayarak, ezilen sıradan vatandaşa sosyal haklarını verdi. Neoliberal sisteme alternatif yeni bir ekonomik düzen oluşturduğu savı, Chávez’in başkanlık dönemlerinin başında çok kuvvetli değildi; ancak, bu söylemin dozu zaman içinde giderek arttı. Dünya düzenine kafa tutan, adaletsizliğe karşı savaşan lider imajını vurgulayan tavrı ön plana çıkar oldu, giderek de sertleşti. Öte yandan, 2004-2008 arası, “Chávismo” dönemi, işsizliğin düştüğü, insani gelişim endekslerinin de yükseldiği bir dönem oldu; sağlık hizmetleri ve eğitime erişim arttı. Daha önceleri, temsil hakkı olmayan kesimler, kendilerine söz hakkı verildiğini gördüler.

Buna karşılık, Chávez’i eleştirmek güçleşti; muhalifler kendilerini hapiste, baskı altında bulur oldular. 17 yılık Chávismo dönemi ertesinde, Venezuela fena hâlde kutuplaşmış bir ülke. “Chávistlere” göre, “karanlık derin uluslararası ve yerel güçler, CIA, faşist muhalefet”, gerçekleşen “halk devriminin” kuyusunu kazıyor. Muhaliflere göre ise, Chávez, devletin parasını kullanarak bir destek ağı oluşturdu, geçmişin olumsuzluklarını kullanarak parlak gelecek hayalleriyle halkın gözünü boyadı.

Benim Venezüella’ya bakınca gördüğüm ise, 30 yaş altı nüfusun Chávez ile büyümüş olmanın bıkkınlığını taşıdığı, halkın desteğinde önemli rol oynayan sosyal hizmetlerin çöktüğü ve ülke ekonomisinin yüzde 170’lere varan enflasyon gibi dev sorunlar içinde boğulduğu, büyük bir değişim isteği doğduğu.

Ve tabii, Chávez gibi aşırı büyük liderlerin şu sorunu da var: sistem kendilerine dönüştüğü için yerlerini kimse dolduramıyor.

Evet; bu yazıda, Chávez’in bizzat kendi yerine atadığı halefinin adını bir kez bile geçirmedim değil mi? Gerek bile olmadı çünkü ve bu da çok şey anlatan bir “detay”…

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums