Elçi, cezasızlık, karanlık

  • 3.02.2015 00:00

 Tahir Elçi’nin öldürülmesi, çok sembolik bir sürecin dönüm noktası. Sadece onu tanıdığım ve ölümünün Türkiye için bir kayıp olduğunu, insani bir trajedi olduğunu düşündüğümden değil –ki aslında sadece bu noktalar üzerinde uzun uzun durmak lazım. En zor şartlarda, en elverişsiz koşullarda kendini yetiştirmiş; Cizre’nin Hisar köyünün yoksunluklarından, 1990’ların işkencelerinden bilfiil geçip, demokratikleşme için çaba göstermek kolay yapılabilecek, başarılacak şeyler değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin arşivlerinden kazıp çıkarınca, 35’e yakın davayı mahkemeye götürdüğünü; bu davaların da, başvuru dosyası ve savunma açısından ötürü Büyük Daire’ye kadar çıkan başarılı hukuki süreçler oluşturduğunu görüyoruz. Elçi ve ondan önce gelen, ondan sonra gelen bir “insan hakları kuşağı” var Diyarbakır’da ve ötesinde; bu kuşak Kürt Meselesi’ni bir insan hakları mücadelesi sorunu olarak ele almışlar ve tamamen barışçı, hukuki çerçeve içinde çözüm için emek, çaba sarf etmişler.

Altını ısrarla çizdiğim gibi, son aylarda önce, bu kuşakların; Diyarbakır ve ötesindeki Kürt insan hakları camiasının büyük önem verdiği, 1990’ların ağır hak ihlalleri. Bu davaların başlıca takipçisi de, Diyarbakır Barosu geleneğini sürdüren ve bunu da titizlik yapan Tahir Elçi…

Bugün, bu davanın başlıca takipçisi Tahir Elçi artık yok. Tuhaf bir cinayetin kurbanı oldu, cinayet sonrası deliller toplanamadı, olay yeri inceleme yapacak resmî heyete ardı ardına saldırılar düzenlendi, sokağa çıkma yasağı ile abluka altına alınan cinayet mekânı ardından da yolgeçen hanına döndü. Yani, o mekândan toplanacak delil falan kalmadı. Bu yazı yazılırken, Diyarbakır’ın Dağkapı Meydanı’ndan saldırı haberleri geliyordu.

Gerçekten ne oluyor?

Dört Ayaklı Minare’nin bulunduğu yerlerin dar, labirentimsi sokaklarında bula bula Elçi’nin basın toplantısının mekânını mı buldu kaç-kovala mizanseni?

Son aylar, tuhaflıklarla dolu…

1990’ların dehşetinin davalarında yargılananlar, birer birer beraat, birer birer terfi alıyor.

Cezasızlık, şiddet ve bu süreçte yaşanan Kürtlerle toplumun geri kalanı arasındaki kopuş krizi, en iyi bakışla idare edilemiyor. Devlet kanadında, hata üzerine hata yapılıyor.

Tahir Elçi cinayetinin çağrıştırdığı korkunç dönemler, ağır zamanlar, o karanlık 1990’lar ve ötesinin psikolojisi, Diyarbakır’a ve ötesine yaşatılırsa, bunun bir daha geri dönüşü olmaz.

Elçi’nin cenazesinde yankılanan “Cinayete devletsizliğin sebep olduğu” sözleri, aslında bir dönüm noktasını simgeliyor. O cenaze töreni, geriye bakıldığında birçok şeyin değiştiği, daha doğrusu değiştiğinin kristalleştiği dönüm noktası olarak anımsanacak.

İnsan hakları mücadelesi veren kuşakların belleğine, “sizin, yasal mücadele ile yapabileceğiniz bir şey yok” fikri kazınırsa; –ki bence, epeydir bu fikir birçok Kürt gencinin algısı oldu bile– o zaman, çok daha zor ve şiddet dolu bir dönem gelir.

Neyin geldiğini; ülkenin bir kısmının diğerinden gönül ve zihin olarak kopuşunun derinliğini anlatmaya çalışan bir avuç insan var ortada.

Elçi’leri vurabilirsiniz”, İngilizcede dendiği gibi “shoot the messenger”; sürecin gelişiminin tehlikesi ile ilgili uyaranları susturabilir, yok edebilirsiniz; ancak, bunun yarattığı karanlık, günü gelir yaratanı da boğar, yok eder.

Elçi’yi alan cinayetin, son olmayacağına dair tuhaf ve çok rahatsız edici bir his var içimde.

Türkiye üzerine bir tsunami geliyor; geçmişin hayaletleri, cinayetleri, failleri ve günahlarının dosyalarının hepsi ülkenin üzerine yayılacağı bir dalga yükseliyor.

Yanılmayı çok ama çok isterim.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums