Paramparça

  • 16.10.2015 00:00

 Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı gerçekleşti.

Normal şartlarda”, böyle bir saldırının, tüm ülkeyi birleştirmesi gerekir. Hele ki saldırı, ülkenin başkentine yapılmışsa; başkent, her ne kadar Ankara gibi biraz soğuk ve donuk, insanı bağrına basmayan bir kentse de, yaşanan dehşetin büyüklüğü, bir ülkeyi kenetler. Oysa ben, Ankara’ya, Ankara’dan Türkiye’ye, böylesi vahşi bir bombalamanın ardından bakınca sadece paramparça bir ülke görüyorum…

Bu paramparçalık da şunu gösteriyor…

Ortak hiçbir şeyimiz yok ülke olarak; dayanabildiğimiz ortak bir ahlaki düzlem, bir kültürel düzlem yok. Üzerinde, ayakta durabileceğimiz bir insani ortaklık zemini yok.

Farklı kesimlerden; hattâ “normal şartlarda” savaş karşıtı olanlardan bile, “ölümüne çatışmaktan”, “ancak bir iç savaşın ortamı ‘temizleyeceğinden’” bahsedenler var.

Bugünlerde, üzerine daha da çok konuşur olduğumuz “kutuplaşmanın” ötesinde bir hâl bu…

Kutuplaşmanın ötesinde bir yere gidiyoruz; paramparçalığa ve seçimlerin çare olamayacağı derin bir ufalanma hâli yaşıyoruz.

Seçimin, çözüm getirmesi zor çünkü, politikanın çarkları, doğru düzgün siyaset yapanı öğütmek üzerine kurulu.

Siyaseten didişenlerin merkez siyaseti ve merkezin önemini parçaladığı bir noktadayız; kutuplaştırmayı en iyi kullanan, en çok sesi çıkan ve siyaseten ön planda olan oluyor. Ankara’da olunca, “şirretliğin”, “saldırganlığın” nasıl prim yaptığını, temiz- dürüst ve yaptıklarını insanların gözüne sokmaya çalışmayan “sakin insanların” nasıl “yok sayıldığına” tanık oluyor ve siyasetin geleceği için daha da dertleniyorsunuz. Tek bir örnek vereyim; hastane ziyareti mi yapılacak? Kamuoyu, sadece kameraları, hastaların, mağdurların yataklarının önüne kadar sokanları görüyor.

Medya ile siyaset bu açıdan birbirini besliyor; agresif şekilde kendi reklamını yapmayan, yok sayılıyor.

Medya ve siyasetin, gerçekten yapmaları gereken şeyler olan bilgilendirmek ve politika üretmek faaliyetleri birbirinin içine geçmiş durumda; medya, siyaset yapıyor ve politikacılar da, algıları ayarlayacak ve kendilerini pazarlayacak bilgiyi üretiyorlar.

Öte yandan, siyasette ve toplumda, “kendinden” varsaymadığının en hunhar biçiminde yok edilmesine, en iyi ihtimalle müthiş bir kayıtsızlık, duyarsızlık içinde de çok fazla insan var. Hele bir de, “oh olsun” diyebilenler var ki; o kesime, diyecek bir şey zaten bulamıyorum.

Medya ve politika da, ortak olarak bu “kötücül” kesimleri, coşturmak; daha da çığırından çıkarmaktan başka bir işe yaramıyor.

Zihinler o kadar bulanmış, kendi dar bakış açısı dışında kalana karşı o kadar körleşmiş ki, her türlü zırvayı biraraya getiren komplo teorileri, olan biteni açıklamakta gayet rahatlıkla kullanılıyor. Önemli olan komplo teorisinin içeriği, “gerçeğin” kırıntısını dahi barındırıp barındırmaması değil; yeter ki, komplo teorisi, yeterince tekrarlansın, algıları kendi “gerçekliğine” uydursun… Bir süre sonra, o komplo teorisinin kendi gerçekliği oluşuyor. Ve o komplo teorisinin sahte gerçekliği, “gerçek gerçeği” yok ediyor; gerçeğin, faili meçhul olduğu bir ortamda, dert anlatmaya çalışmak ise beyhude.

Gazeteci olarak, akademisyen olarak, bilgi aktaran ve “gerçeği”, tarafsızca yansıtmaya çalışan kişilerseniz, keskin kezzaplar olarak çevresine zehir saçanların ve sahte uzmanların oluşturduğu yalan dolan çölünde bir süre sonra boğulduğunuzu hissediyorsunuz.

Adeta, iyi, temiz, dürüst ve mütevazı olana soykırım uygulanıyor.

Ve elbette, medya ve siyasetin iyice çapraştığı, toksikleştiği bu ortamda, her zaman olduğu gibi asıl meseleyi de tartışamıyoruz: bugünün birinci sorunu, IŞİD gibi bir “post-modern terör örgütü”nün bu topraklarda, Türkiye’de gittikçe köklenmekte olduğu gerçeği. Şimdi, bir başka dert var; IŞİD ve benzer örgütlerin, sağ-sol, Sünni-Alevi, Kürt-Türk, dinci olan olmayan (dindar demiyorum) gibi var olan fay hatlarını kullanarak gerçekten üyeleri olanlar ve “tabanları” ötesinde “sempati”, ilgi toplaması…

Ve ne yazık ki, IŞİD, tıpkı diğer eylem yaptığı ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’nin de zaaflarını çok iyi ve kurnazca okuyor ve kullanıyor. Hatta demek ki, IŞİD, içimizdeki fay hatlarını Türkiye’deki birçok medya ve siyaset erbabından iyi takip ediyor ve anlıyor ki: yoksa bütün ülkeyi cehenneme çevirmesi için sosyal ve politik fay hatlarına tek bir dokunuşu yeterli olmazdı. Öyle olmasa, adım adım; Diyarbakır, Suruç ve son halka Ankara saldırılarından sonra, artan derecede bu denli paramparça hâlde olmazdık.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums