Barış ve savaş bürokrasileri

  • 19.09.2015 00:00

 Bir daha çatışma zor; hattâ imkânsız derken neredeyse iç savaşın kıyısına geldi Türkiye.

Bu uçurumun kıyısından nasıl olup da dönülebilir; ne yapılabilir? Karşılaştırmalı düşünmek; başka örneklerde neyin işlediğini incelemek –geleceğe kafa yormak, tek umut.

Türkiye’nin bir geçiş döneminde adalet süreci başlatması gerekiyor –çatışma sürecinden barış sürecine geçebilmek için…

Geçiş dönemi adaleti (transitional justice) süreçleri, genelde büyük bir değişim yaşandıktan sonra başlıyor. Güney Afrika örneğini ele alalım: siyah- beyaz ayrımcılığını meşrulaştıran sistem yaniApartheid’ın noktalanması, siyahların siyasi hareketi Afrika Ulusal Kongresi üzerindeki yasağın kalkması gibi dönüm noktaları sonucu geçiş dönemi adaleti süreçleri sözkonusu olabildi.

Türkiye’de, “askerî vesayetin” bitip, sivil siyasetin idareyi devralması ile sembolik bir dönüm noktası yaşadı zannedilmişti.

Oysa Türkiye’de dönüp dolaşıp geldiğimiz noktada, dönüp dolaşıp gene savaş bürokrasisinin; yani güvenlik güçlerinin belirleyici rol oynadığı bir süreçteyiz. Cizre travması yaşadığımız bugünlerde, askerî operasyon yapma yetkisi mülki idareden, yani sivillerin kontrolünden alınıp, askerî güce devredildi. Bu devir, dengelerin askerileşme ekseninde değişmesinin bir göstergesiydi.

Devlette askerî bakış ve eğilimin ön plana çıkmasıyla, “şahinleşme” kaçınılmaz.

Kaldı ki, Kandil’in de şahinleşerek ön plana çıkması sözkonusu.

Bunun için, çözüm sürecinin çatışmalara paralel sürdüğü bir örnek olarak Kolombiya, Türkiye için önemli.

Çatışmalar oluyor ama Kolombiya’da, Türkiye’deki kadar büyük bir kriz yaşanmıyor: bunun en büyük sebebi, sivil iradenin sürece hâkimiyeti.

Sivil hâkimiyet, çok boyutlu: sürecin kendisi de. Bir yanda, müzakereler var. Bu müzakereler, şeffaf ve doğrudan. Bir yanda, hükümet ve silahlı örgüt FARC-EP (Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia —Ejército del Pueblo) temsilcileri arasında görüşmeler var –gayet açık ve net.

Müzakerelerin doğrudan olmasının bir önemli sonucu şu: silahlı örgüt kanadında, FARC komutanları, siyasi sürecin doğrudan katılımcısı olarak politik ve sivil muhataplara dönüşüyorlar. Hattâ ironik biçimde, özellikle FARC’ın özellikle “şahin” isimlerinin müzakerelerde bulunması, “sürdürülebilir yumuşamanın” da teminatı oluyor. Bu açıdan, devlet tarafı havlu atmaya kalktığında, FARC’ın şahinlerinin devreye girip müzakere masasındaki krizi önlediği kritik dönüm noktaları da sözkonusu.

Öte yandan, müzakere sürecine paralel olarak, devletin kendisi bir dönüşüm yaşıyor –savaş bürokrasisinin yerini barış bürokrasisi alıyor. Yani, devlette, çatışma ve güvenlik eksenli bakış açılarına sahip kadroların yerini, insan hakları ve adalet eksenli yaklaşımdaki yeni birim ve kadrolar alıyor.

Kolombiya çözüm sürecinde, müzakere masasının da önüne geçen, tüm sürecin başrolünde yer alan ise mağdurlar.

FARC, Kolombiya Ordusu, paramiliter güçler, uyuşturucu kartelleri; elinde silah olan herkesin mağdurları…

Ayrımsız olarak tüm mağdurların, “şehit”, “etkisiz hâle getirilmiş hain”, “faşist”, “terörist” diye nitelemeler kullanılmadan, oldukları gibi anılarak sadece “mağdur” (victima) diye bir yasal statü kazandıkları bir süreç oluşturulmuş Kolombiya’da. Sadece, yaşamını kaybeden Kolombiya vatandaşları değil; bir şekilde insan hakları ihlal edilenler ve yakınları da, “mağdur” statüsünde. Bu hukuken tanınmış bir statü. Yani, “kardeşlik”, “dindaşlık” gibi yasal olarak ölçülemez biçilemez bir durum değil. Mağdur olarak, elle tutulabilir, devletin sağladığı haklarınız var.

Kaldı ki; mağdurlar, hukuken, devletçe “onurlandırılıyor”. Mağdurlarla ilgili hafıza, hatıralar; bu kişilerin kimliği, varlığı –bütün bunlar, partinin de, siyasetçinin de, örgütün de, bürokratın da, liderin de, komutanın da önüne geçiyor.

Yaklaşık yarım asırlık –milyonlarca mağduru olan bir çatışmadan bahsediyoruz. Ve Kolombiya toplumu, çok yılgın ve umutsuz –çözüm sürecine olan destek yüzde 38. Bu oran, son bir yılda, beş puan arttı diye, süreci takip eden, destekleyenler büyük heves içinde. Siyaseten de, bu beş puan artış yere göğe konamıyor.

Türkiye’de, Özer Sencar’ın sağladığı, Eylül tarihli Metropoll verilerine göre, “Hükümetin 2012’den beri yürüttüğü ‘Çözüm Süreci’ni bugün nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna, yüzde 49,2 oranla “doğru ve gerekliydi” yanıtı veriliyor. Tüm bu kanayan ortamdan sonra bile, “yanlış ve gereksizdi” yanıtını verenler yüzde 37,7 oranında.

Gelin görün ki…

Kolombiya’da bir yıl içinde nihai barış konusunda iyimser görüşte olan gözlemci çok –Türkiye’de ise artık barışa giden yol bile yok.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums