Kıyamet yürüyüşü

  • 3.02.2015 00:00

 Bu aralar ikinci evim Budapeşte’de, uzun yürüyüşlere çıkıyoruz oğlumla. Yürüyüş bitince, yolda ne kadar eğlenmiş olursak olalım, “kıyamet yürüyüşü” bitti diyor hep. Gülüyoruz. Sanki sonu hiç gelmeyecek bir yürüyüşü bitirmişiz gibi seviniyoruz.

Yürüdüğümüz yerler, 5 kilometre uzunluğundaki Margit Sziget (Margit Adası), Tuna Nehri boyunca ormanlar gibi yerler. Çiçekler, ağaçlar, türlü bitkiler arasında, hiç de kıyamet yürüyüşü yaptığımız söylemez…

Ama asıl kıyamet yürüyüşündekiler başka…

Türkiye ve Macaristan; biri doğduğum, yaşadığım, biri uzun süre kaldığım, hâlâ bir ayağımın olduğu ülke; ikisinin de kıyamet yürüyüşü bitmiyor. Biri Avrupa Birliği üyeliği adayı, diğeri ise üyesi bu iki ülkenin demokrasi açısından sorunları bitmiyor.

Macaristan’da muhafazakâr sağ parti Fidesz ve “karizmatik” addedilen lideri Viktor Orbán’ın odağında olduğu, siyaseten kutuplaşmış bir ortam var.

Türkiye’de, muhafazakâr sağ parti AKP ve “karizmatik” addedilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın odağında olduğu, siyaseten kutuplaşmış bir ortam var.

Aradaki farkları bulunuz kolaysa…

Budapeşte’deki evimin birkaç durak ötesinde Keleti Pályaudvar, (Doğu İstasyonu). Adı Doğu İstasyonu ama buradan Batı’ya giden trenler kalkıyor. Budapeşte’den Viyana’ya giden trene bindiyseniz, bu istasyonu anımsarsınız.

Yaz başından beri, Keleti ve diğer istasyonların çevresinden geçerken onlarca, yüzlerce mülteci ile karşılaşıyorum. Aralarında Suriyeli savaş mağdurları çoğunlukta. 2015’te, Macaristan’a 140 bin kadar mülteci gelmiş; 2014’teki yaklaşık 48 bin ve önceki yıllardaki iki bin sayısı ile karşılaştırılınca elbette bu rakam tam manasıyla bir kriz demek. Son haftalarda, Macaristan sınırında günde ortalama iki bin mültecinin geçtiği öne sürülüyor. Dikenli telleri kesip, aşıp, tren raylarını takip ederek yürüyerek Keleti İstasyonu’na ulaşıyorlar “kıyamet yürüyüşleri” sonrası.

Son günlerde, Budapeşte’de patlak veren mülteci krizi ise, aylardır bu istasyonda biriken yüzlerce mülteciden, henüz Avrupa’nın Batısı’na doğru yola çıkamayanların istasyondan polis nezaretinde dışarı atılmasından kaynaklanıyor. Bu mültecilerin bazılarının ellerinde yüzlerce euroya alınmış geçerli tren biletleri de var. Ancak, Avrupa’da seyahat için geçerli belgeleri olanların trenlere binmesine izin veriliyor.

Macaristan’ın birden yapmaya kalkıştığı, 2013’te yürürlüğe giren Avrupa Birliği’nin Mülteci ve Sığınmacılara yönelik düzenlemesi Dublin III Regülasyonu’nu uygulamak. Dublin III’ün kendisi zaten tartışmalı ve sorunlu bir düzenleme; mülteci ve sığınmacıların taleplerinin, AB sınırından ilk girdikleri ülkede işleme konulmasını öngörüyor. Yani, şu an Macaristan’daki mültecilerle Macar devletinin resmî makamlarının ilgilenmesi ve taleplerini karara bağlaması gerekiyor.

Fidesz hükümeti, zaten göçmen korkusu ve alerjisini pompalayan bir politika izliyordu. Örneğin, bu yaz, ülke geneline hükümet tarafından konulan “Göçmenler, işlerimizi çalmayın” minvalindeki billboard ilanları tartışma yaratmıştı. Macarca bu ilanların hedef kitlesinin Macaristan’ın milliyetçi, muhafazakâr seçmen kitlesi olduğu çok açıktı. Öte yandan, aşırı sağ, aşırı milliyetçi parti Jobbik, şu an ülkenin ikinci büyük partisi, “ana muhalefeti” olmaya oynuyor. Her iki parti de, AB’ye karşı negatif tutum içinde ve AB’den mümkün olduğunca uzaklaşmak istiyorlar.

Almanya’da sene sonuna kadar gelebilecek sığınmacı ve mültecilerin sayısı, 800 bin kadar olarak öngörülüyor. Bu tahminî rakam daha önce 200 bin idi. Almanya ve diğer AB ülkeleri, Macaristan gibi mülteci konusunu idare edemeyecek ülkelere sorumluluğu “delege etmeye”, yani sorunu çözmeyip ertelemeye çalışıyor. Oysa çözülmeyen sorun, Macaristan gibi ülkelerde artan ırkçılık, Fidesz ve Jobbik’e yükselen destek olarak büyüyerek geri dönecek.

İşin Türkiye boyutu mu?

AB ülkeleri, artan biçimde Türkiye’yi “devasa bir mülteci kampı” olarak görecekler. Türkiye devleti ise, milyonlarca mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yaptığını giderek daha çok vurgulayacak. Ve “demokratikleşme” gibi teferruatlar da, AB ile Türkiye arasında giderek daha az konu olacak zira AB ile Türkiye ilişkileri mülteci diyaloguna indirgenecek.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums