Srebrenica

  • 9.02.2015 00:00

 Üzerinden 20 yıl geçmiş.

15 ile 77 yaş arasındaki tüm erkeklerin öldürüldüğü katliam, soykırım; adına ne derseniz deyin, İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın en büyük trajedisinin üzerinden 20 koca yıl geçmiş.

Srebrenica, 20. yıldönümünde Türkiye’nin bugünü için çok önemli dersler veriyor. Bugünlerde, Türkiye’de geçmişe yönelik adalet tartışmaları yine gündemde. Özellikle, yolsuzluk tartışmalarına yönelik olarak “intikamcılık yapılmasın”, “Devr-i Sabık yaratılmasın” gibi tezler ileri sürülürken, geçmişi halının altına süpürmemek neden önemli bir kez daha anımsatmak gerekiyor.

Dün dün, bugün bugün değil.” Dünün yanlışlarına yönelik bugün bir adalet çabasına girilmesi, “uzlaşmanın” en büyük ve önemli adımı.

Sadece yolsuzluk meselesinde değil, darbeler geçmişinden Kürt Sorunu’na, tek tek saysak değil bu yazıyı, tüm gazeteyi doldurup taşıracak kadar çok travmatik olay var Türkiye tarihinde; ve ben bir tane de, hukuki olarak hesaplaşılmış, adaletin onarıcı olarak işlediği örnek bilmiyorum.

Srebrenica ve Bosna Savaşı konusunda, eğer ki, geçmişin vahametiyle ilgili “onarıcı”, “tazmin edici” bir adımlar atılabildiyse, bunda Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin payı büyük.

Tam adı, “Eski Yugoslavya’nın Topraklarında 1991 Yılından Bu Yana Uluslararası İnsan Haklarını Çiğnemekle Sorumlu Kişilerin Cezalandırılması İçin Kurulmuş Uluslararası Mahkeme” olan bu uluslararası adalet mekanizması olmasaydı, Bosna Savaşı’na dair birçok “can alıcı” detay kayda bile geçmezdi.

Srebrenica’yı hiçbir şey, hiç kimse korumadı ama Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, geçmişi ve suçları kayıt altına alarak, “hafızayı” koruma altına aldı.

Srebrenica, 1993’te, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 819 Numaralı Kararıyla, resmen “güvenlikli bölge” ilan edilmişti. Ancak, adı “güvenlikli bölge” olsa da, Bosna Savaşı’nın en travmatik yerlerinden birine dönüşmüştü. Savaştan kaçan Boşnaklarla nüfusu katlanmış, Sırp güçlerinin gıda konvoylarını engellemesiyle kıtlık yaşanan bir “toplama kampına” dönüşmüştü.

Bosna Sırpları’nın 1991’de bağımsızlığı ilan eden yapısı Republika Srpska (Sırp Cumhuriyeti) lideriRadovan Karadžić’in Srebrenica’nın “temizlenmesi” emrini verdiğini biliyoruz. Mart 1995’te, “7. Emir” ile, Vojska Republike Srpske (VRS), yani Bosna Sırpları’nın Ordusu, Srebrenica’da, “tam bir güvensizlik ortamı yaratılması ve yaratılan dayanılmaz şartlarla, orada olanların hayatta kalma umudunun tamamen yok edilmesi” talimatını almıştı.

VRS Komutanı Ratko Mladić, emirleri yerine getirdiğinde meydana gelecek sonucun “soykırım” olacağını söylemişti.

Tüm bunları, Savaş Suçları Mahkemesi’nin kayıtlarından, araştırmalarından biliyoruz.

Geçmiş, bu Mahkeme’nin topladığı ipuçlarının birleşmesiyle, “geçmemiş” oluyor.

Srebrenica’nın kendisine bakınca da, zaman 20 yıl öncesinde takılıp kalmış gibi.

Srebrenica, yemyeşil, tepeler arasında ağaçlarla çevrili bir cennetten köşe. Cami ile Ortodoks Kilisesi birbirlerine karşı karşıya sayılır. Ancak, 20 yıl önce 11-16 Temmuz’da burada yaşanan vahşetin ağırlığı tüm Srebrenica’nın üzerine sinmiş gibi. Yugoslavya döneminin, 45 farklı türde şifalı suyun aktığı bir kaplıca ve tatil merkezi, şimdi ömür tüketen yaşayan ölüler ve hayaletlerin sokaklarında dolaştığı derme çatma bir yerleşim yeri.

1992’de Bosna Savaşı patlak vermeden önce, 1960’lara kadar Sırplar ve Boşnakların eşit sayıda nüfusu olan ve aynı zamanda tüm Yugoslav halklarının olduğu bir yer Srebrenica. 1970’lerden sonraysa, Boşnak nüfus artmış; bugünse, Sırplar çoğunlukta. Kim çoğunlukta kim azınlıkta meselesinden çok, beraber yaşama dokusunun ve iradesinin bozulması dert; geçmişi biraz olsun "geride bıraktırabilen ilaç" ise, geçmişi beraber konuşmak, kimin ne sorumluluğu var, gerçekten ne yaşanmış üzerine iletişim kurmak.   

Gazeteci Dzenana Halimović, “Srebrenica’nın Yüzleri” diye bir çalışma gerçekleştiriyor bir süredir. 20 yıl önce öldürülen sekiz bini aşkın erkeğin, fotoğraflarını topluyor. Böylece, unutulan isimler, kaybolup giden hatıralar ötesinde, kurbanlara tek tek bir “sima” kazandırmaya çalışıyor.

Onun şimdiye kadar toplayabildiği fotoğraflara bakarken, Suriye’de olup bitenleri düşünüyorum. Oradaki kurbanların değil resimleri, bir bir isimleri kayıt altına alınabilecek mi bir gün?

Her ne olursa olsun, geçmişin günahları, bugünün hesaplaşma borcu. Hangi bilmiş kişiler ne derlerse, desinler; bu gerçek de değişmeyecek. İnsan olmanın anlamı ve sorumluluğu bu çünkü.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums