Üst akıl

  • 27.06.2015 00:00

 Türkiye gibi geçmişiyle hesaplaşma sorunu olan, kritik suçların faillerinin hep meçhul kaldığı, gazeteciliğin her daim artan ve ancak göreceli azalan biçimde baskı altında olduğu ülkelerde, politik işlerin nasıl yürüdüğü döner dolaşır “üst akla” dayandırılır.

Üst akıl, genelde ABD’de kurgulanır, Avrupa’ya paslanır ve Türkiye’deki güç odakları tarafından uygulamaya konur diye tahayyül edilir.

Oysa, Washington’u tanıdıkça, aslında Türkiye’nin orada ne kadar az konu olduğuna tanık olursunuz. Bir avuç Türkiye uzmanı ve Türkiye kökenli dışında politika uzmanı hariç (son dönemde artan ilgiye rağmen), sevgili ülkemiz üzerine pek de konuşulmaz. Neticede, Türkiye, dünyadaki birçok ilgilenilen ülke arasında sadece bir tanesidir.

Evet, ABD’de seçim öncesi, Türkiye ile ilgili olasılık senaryoları konuşulmuştur. Neticede, Amerika’nın politik kültürü, işini şansa bırakmayı sevmez. Önünü görmek ister.

Ancak, ABD’de Türkiye’ye yönelik konuşulan senaryoların, “bundan sonra da bu ülkenin kaderi böyle olsun” diye aynen uygulamaya konamaz; hele bu devirde.

Ne ABD, ne Avrupa ve ötesi…

Acı gerçek şu ki, “üst akıl” diye bahsettiğimiz, Türkiye’ye özgü akılsızlıklardan, dar kafalılıktan başka bir şey değildir.

Medyanın, ağırlıklı olarak siyaseti yönlendirmek için çalıştığı; siyasetinin çok önemli bir kısmının ise, medyanın yönlendirme gücü karşısında çaresiz olduğu bir durum sözkonusuysa, bir avuç çok da “üst akıl” olmayan insanların itelemesi, ötelemesiyle Türkiye siyaseti, bir oraya bir buraya savrulur tabii.

Sıradan insanların iradelerinin, yönelimlerinin, düşüncelerinin hiçe sayılmasıdır aslında olup biten.

Partizanlaşmış gazeteciler veya “aydınlar”, bir tür siyaset müteahhidi gibi çalışırlar. TOKİ usulü, köşeler yoluyla parselle, yap sat keyfini sür tarzı bir düzendir bu.

Üst aklın” adı değişir, kendi değişmez.

İstanbul’da bir yerlerde oturup, “işte Türkiye böyle kurtulur” diye bir tez ortaya atılır; sonra da bu tez, sürekli söylene söylene sonunda koca bir ülkeyi yavaş yavaş uyuşturmaya, sersemletmeye başlar. O kadar çok yinelenir ki, sonunda başka bir mümkünat, imkân, çıkış yolu düşünülemez.

Siyaset arenasında da, tek dert iktidar, politik güç olduğu ve ilkeler, prensipler, geçmişle yüzleşme- hesaplaşma, özeleştiri gibi mevhumlar sadece lafta olduğu için, algı rüzgârı nereden eserse, oraya bükülür politikacılar da.

O nedenle, büyük değişimler, gerçekten köklü dönüşümler gerçekleşemez Türkiye’de. Herşey çok yavaş ilerler; bir arpa boyu yol gittik derken bakmışsız ki, adım adım da geri kaymışsız.

Farklı, şaşırtan, şok ederek düşündüren, alışılmadık olana Türkiye’nin egemen “üst akıl” dünyasında yer yoktur. Hep basmakalıp, aynı, birbirini yineleyen tezler ileri sürülmelidir ki, tekrarlana tekrarlana kendi gerçeğini oluştursun.

Yinelenerek “mutlak gerçeklik” hâline dönüşen “üst akıl tezi”, tezin açıklarının, olası tuzakların tartışılmamasına neden olur. Farklı düşünceye, “ama işin bu boyutu da var” yaklaşımına dayanılamaz çünkü. Gerçek zekâ, insanı heyecanlandıran yeni bilgiye tahammül yoktur.

Ve üst akıl dünyasında filozof Michel Foucault çok popülerdir de, herhalde Türkiye’de yaşasa, “üst akıl dünyasının” nefret objesi olurdu.

Demişti ki Foucault

Entelektüelin rolü, başkalarına ne yapmaları gerektiğini söylemek değildir. Bunu hangi hakla yapabilir? Entelektüellerin son iki yüzyıl boyunca formüle etmeyi becerdikleri bütün o kehanetleri, umutları, uyarıları ve programları hatırlayın; bunların, şu an görebildiğimiz sonuçlarını getirin gözünüzün önüne. Entelektüelin işi, başkalarının siyasi iradesini şekillendirmeye değil, kendi alanında incelemeler yapmaya, olguları ve varsayımları yeniden sorgulamaya, alışkanlıkları, davranış ve düşünüş tarzlarını yeniden düzenlemeye, basma kalıp inançları yok etmeye, kuralları ve kurumları yeniden tartmaya, spesifik entelektüel rolünü oynayarak yaptığı bu sorunsallaştırma temelinde, yurttaş olarak oynadığı rolle, siyasal bir iradenin oluşum sürecine katılmaya yaslanmalıdır.

Ama siyasetçilerin omuzlarına konmuş filozof kral ve kraliçeler olmak varken… Kim emek verip, zanaatkâr gibi bilgi üretir?

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums