Ankara bildiğiniz gibi

  • 13.06.2015 00:00

 Seçim sonuçları, “Türkiye, demokrasiyi geri kazandı” algısını yarattı. Ama Ankara’nın gamlı baykuşu olarak işlerin pek de öyle olmadığını anımsatmak zorunda kalacağım.

Bir kere, Deniz Baykal’ın, Dışişleri Konutu’nda da olsa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirmesi, demokrasiye atılan “dakika bir gol bir” oldu. En başta, bu görüşmeden, basına da çeşitli kaynaklardan yansıyan bilgilere göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bile ancak son anda haberi oldu. Baykal ve Erdoğan’ın beraber verdiği poz tek bir kare ile “dışarı” yansıdı. Ve o kare de, bende kekremsi, acı- buruk bir tat bıraktı. Aklıma, 2007’deki “e-muhtıra” sonrası, Erdoğan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın buluşması geldi.

Benim kuşağım için, politik bilincin, herkesin bireysel farkındalığının ötesinde, kolektif biçimde başlamasında 2007 Muhtırası’nın rolü büyüktür. Ve tıpkı sekiz yıl önce Dolmabahçe’de “kapalı kapılar ardında” gerçekleşen o meşhur görüşmenin, mutabakatın bende yarattığı hissiyata çok benzer şekilde, Baykal’ın Erdoğan’la buluşması da, beni irkiltti.

Bence, Baykal- Erdoğan buluşması, seçim sonrası çıkan ve demokrasiye kapı aralayan tabloya inen bir darbedir.

Baykal, ailemin eski komşusu; merhum babamdan, ben daha bu dünyada yokken, Baykal’ı arabayla ORAN’dan “şehre indirdiğini”, o zamanlardan tanıştıklarını dinlemiştim. Babam geldi geçti bu dünyadan… Aynı kuşağın insanı Baykal’ın benim neslime bıraktığı izlenim ise, demokrasiye düşen bir gölge hâli…

Seçim gecesiyle, 2007’den bu yana süren bir dönem tamamlanmıştı. Türkiye’deki siyasetin başlıca odak noktasının, baş aktörünün Erdoğan olduğu dönem, geride bırakılmıştı. Ancak, Baykal ile görüşmesinden beri, Erdoğan gene bir baş aktör olarak dikkatleri üzerine topluyor.

Erdoğan’ın, Perşembe günü, seçimden sonra kamuoyu karşısında ilk yaptığı konuşmanın ilk yarısı tamamen “İslamcılık”, “milliyetçilik”, “geçen dönemde tarih sahnesinde kendisine seçilen özel rolü üstlenmesi”, “Batı’nın ikiyüzlülüğü, riyakârlığı” üzerineydi.

Konuşmasının bu bölümünde yer alan, “Bakın sınırımızda Tel Abyad’da, Arapları ve Türkmenleri uçaklarla vuran Batı, ne yazık ki onların yerine terör örgütü PYD ve PKK’yı yerleştiriyor” sözleri de kilit önem taşıyordu. Bu sözler, “Büyük Türkiye” projesi üzerinden, “terör tehlikesine karşı ortak mücadele” için, MHP başta olmak üzere, şu an oluşan Meclis tablosundaki milliyetçiler ve tabii, AKP grubu ile dayanışarak bir yeni (eski) Cumhurbaşkanlığı önderliğinin canlandırılmaya çalışılacağını düşündürüyor insana.

Bir yandan da, Diyarbakır’da karanlık olaylar gerçekleşiyor ve devletten, hâlâ da hükümet olan siyasi hareketten doğru düzgün, olanlara ışık tutabilecek bir açıklama bile gelmiyor.

Ankara’daysa, AKP’nin içinde olmayacağı bir hükümet formülü ihtimali doğmadan boğulmaya çalışılıyor. Sebep ne? “Çalışmaz, olmaz, siz Türkiye politikasını bilmiyorsunuz.

CHP- HDP- MHP’nin “demokratik minimumlar” üzerinden ortaklaşarak, önceden belirleyecekleri bir program çerçevesinde, geçen dönemin tahribatını onarmak, çoğunlukçulukla yaratılan enkazı temizlemek için birleşeceği bir koalisyon veya fiilî ortaklaşma, Türkiye’nin tek gerçek, kalıcı sonuçları olabilecek demokrasi şansı.

İstanbul’da iş çevreleri, ABD’de konuya uzaktan bakan kişiler, birçok konuda “enfekte” olmuş AKP’yi, CHP’ye rehabilite ettirmek istiyorlar. AKP- CHP koalisyonunu savunanlar, CHP’ye, “zaten süt vermeyen ineksin, bari seni kebap yapıp yiyelim de işe yara” gibi bir tavır içinde açıkçası. Tabii, CHP içinde de, “bakanlığımız olsun”, “büyük projeler, büyük koalisyonlardan böyle doğar” gibi farklı cepheler var muhakkak. Ama büyük facialar da, böyle büyük hırslarla girişilen projelerden doğar. Diyarbakır’da bu karanlık işler dönerken, koalisyon ortaklığı taahhüdüne giren, CHP (veya MHP) bir tür Madımak hadisesi ile karşılaştırılırsa iyi saatte olsunlar tarafından; ne yapacaklar?

Hemen tüm bakanlıklarda, bürokraside sadece AKP değil, AKP’nin de özellikle çok “has” kadrosunun yüklendiği bir tablo var. Eğer, geçen dönemin muhalefeti, birbirlerine sırt döner veya birbirlerinin kuyusunu kazarlarsa, bir bakmışlar, Ankara’nın üzerinde dolaşan derin ruh, her kesimin canını yakmış.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums