Kumarın kazananı

  • 19.03.2015 00:00

 Türkiye’de yeni bir sistem oluştu.

Beğeneni, beğenmeyeni, taraftarı veya olmayanı, bunu görmek durumundayız. Bu değişimi, bugünün dünden farkını anlayamazsak, yarın olabilecekleri de öngöremeyiz.

Türkiye tarihi boyunca, devlet hep güçlüydü. Ama bugün, devletin gücünün zirvesine ulaştığı bir noktadayız. Ve bu devlet gücü de, tüm organlarıyla, tüm ideolojisiyle yekpare olarak tek elde toplandı.

Son iki seçim, Türkiye için belirleyici olabilirdi. Olmadı. Bu iki seçim de, devlet gücünün tek elde toplanmasını engelleyebilir veya en azından yavaşlatabilirdi.

Yavaşlama veya gücün tekleşmesinde duraksama, iktidar ve AKP’nin, onları destekleyen çevrelerin, durup gidişat hakkında düşünmesini sağlayan “sarsıcı” bir etki belki yaratabilirdi. Bugünse, AKP’nin kendisini kendi içinde sorgulamaya götürecek isimlerin tümü kenara itildi, partide vasıfsızlaştı, olsa olmasa da olur aksesuarlara dönüştü. Muhalefet partileri de şu an, kendi aralarında “ana muhalefet” olma yarışına düştüler. AKP’nin artık “iktidarda olmayacağı”, “hükümet değişikliğinin yaşanabileceği” bir Türkiye siyaseti konusunda bir perspektif sunabilen parti yok.

Kürsüden “seni başkan yaptırmayacağız” denebilir, ama “bu iç güvenlik yasa tasarısını çıkartmayacağız” da denmişti. O yasa tasarısı, şimdi ateş püskürebileceği anın gelmesi için burnundan soluyan bir ejderha gibi, komisyonda kuyruğuna takılan güvenlik dışı maddelerden kurtulmayı bekliyor. Yürütme ve yönetmelik maddeleri komisyondan geçip genel kurulda onaylanınca da, –ki bu da seçimlerden önce olacak–, o yasa resmen çıkacak.

Meclis’te şimdiye kadar onaylanmış o ağır maddeleri geri göndermenin de bir yolu yok.

Neyse ki, kısa vadeli bir hafızamız var; unutup hemen mutlu oluyoruz. Her gün ülkenin dört bir yanından gelen haksızlık, adaletsizlik haberlerini, geçmişin bastırılmış acılarına katık yapıp, bir cümleyle deşarj oluyor, içimize toplanan cerahatleri boşaltıyoruz. Ki, yarın yeniden cerahat toplayabilecek bir boşluk olsun içimizde… Sonra, gene bir cümleyle deşarj oluyoruz.

Sistemi sürdüren de, “birkaç cümleye”, “bir konuşmaya” tüm varlığını armağan etme psikolojisi. Liderine körü körüne bağlılık, liderine eleştiriye tahammülsüzlük, liderinde onun gerçekte olduğu insanın çok ötesinde vasıflar görüp, onun varlığı ile mest olma, huşu bulma… Yapıcı bir şekilde eleştiri sunmaya çalışanlar dâhil, farklı bir şey söyleyeni “düşman” belleme…

Bunlar Erdoğan’ın yarattığı sistemin, artık AKP destekçileri ötesi bir geniş kitleye yayılan psikolojik hâlleri.

Türkiye, artık popülizmden başka geçer akçenin olmadığı bir sisteme sahip.

Desteklediğiniz partilerden, eğer ki iktidara gelseler yapacakları ile ilgili kapsamlı bir program yayınlamalarını bekliyor musunuz? Yayınlasalar okumaya niyetiniz var mı?

Yoksa, liderin çıkıp “çok güzel konuşması”, “lafı oturtması” yeterli mi?

Bu soruların cevabı zaten ortamı anlatıyor; Erdoğan’ın yarattığı sistemin değirmenine su taşımanın yolu, onun ustası olduğu, kurguladığı, lafla peynir ekmek gemisinin yürüdüğü ortamın bir parçasına dönüşüp sadece konuşmak konuşmak konuşmak, başka da bir şey yapmamak, yapamamak.

İleride tarihçiler, dönüp de bugünün Türkiye tarihini yazsa, elde konuşmalar dışında metin, belge yok. Partiler artık zahmet edip programlarını anlatan yayın yapmıyor, hatta kapsamlı, titizlikle hazırlanmış programlara bile sahip değiller.

Ancak birkaç milletvekili, bugünün olaylarının devletin hafızasında yazılı, belgeli kalması için sorgu önergeleri veriyor. Laf dışında geleceğe kalacak siyasi miras yok gibi.

Bugüne bir anda gelmedik…

Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye’de yeni kurulmakta olan sisteme meşruiyet kazandıran ve can suyu veren başlıca dönüm noktası oldu.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylar hep konuştular, konuştular. O veya bu, belki çok hoşa giden şeyler de söylemiş olabilir ama geriye ne kaldı? Sonuç ne oldu? Erdoğan isteyip de neyi yapamadı o günden bu yana? Ne yaptırılmadı Erdoğan’a, kim neye engel olabildi?

Şimdi de, AKP ve muhalefet partileri değil, devlet ve muhalefet partileri seçime gidiyor. Ve Türkiye tarihinde, devlet, her ne istediyse aldı, hiç kaybetmedi.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums