Toksik ortam

  • 7.03.2015 00:00

 27 Şubat’ta, Kremlin’in ve Kızıl Meydan’ın yakınlarında, Boris Nemtsov öldürüldü.

Nemtsov, Sovyetler Birliği sonrası dönemde, Rusya’nın kapitalizme geçişi ve rejim değişikliği sürecinde önemli rol oynayan, vurulduğunda 55 yaşında bir politikacıydı; son dönemde siyasette çok aktifti ama genelde de, dinamik bir siyaset adamıydı. Son zamanlarda Putin’e karşı en etkin muhalefeti sürdüren isimlerdendi.

Elbette, “Nemtsov’un adı bile duyulmuyordu”, “Putin, onu muhalif olarak ciddiye bile almıyordu” diyenler var. Neticede, Nemtsov’un kimliğinden çok, temsil ettiği önemli- “muhaliflik”. Tüm bastırma ve marjinalleştirme zorbalıklarına rağmen, “Rusya’da muhalefet” deyince, akla ilk gelen, hâlâ azimle çalışabilen bir avuç isimden biriydi Nemtsov.

Rusya üzerine uzmanlaşan ve işini iyi yapan akademisyen, gazeteci, yorumcuların ortak kanaati şu; “Bu cinayetle Rusya’da yeni bir dönem başladı. Bu cinayet, ülkedeki diğer siyasi şiddet olaylarından farklı”.

Neden peki?

Önce, ülkedeki siyasi şiddetin kısa tarihine hızlıca bir göz atalım.

Son 20 yılda, insan hakları savunucularından avukatlara, gazetecilerden siyasetçilerce, yüzlerce kişi siyasi cinayetlerin veya şaibeli şiddet olaylarının kurbanı oldu. Sadece öldürülen gazetecilerin sayısının 200’ü bulduğuna dair veriler var. Cinayetlerin sayısı, Vladimir Putin’in iktidara geldiği 2000 ve sonraki birkaç yılda katlandı. Ancak, Putin’in, Sovyet döneminin meşhur istihbarat örgütü KGB’nin yerini alan Federal Güvenlik Servisi’nin başına geçtiği 1998 de, politik şiddet açısından “tuhaf” bir yıldı. Putin göreve başladıktan üç dört ay sonra, Duma’nın en muhalif milletvekillerinden Galina Starovoitova öldürüldü. Aynı yıl, Savcı Yuri Skuratov’un “seks kaseti”, ülkenin devlet kanalı aracılığıyla, “skandal” nitelemesiyle “haber” konusu oldu. Skuratov, o dönemde, Kremlin’in üst düzey isimlerinin karıştığı bir yolsuzluk davası üzerine çalışıyordu.

Sonrasında, Putin önce başbakan ve ardından da, 2000’de Rusya Başkanı oldu. O gün bugündür de, Rusya’nın bir numaralı gücü.

Kamuoyunda ilk geniş desteğini, başbakanlığı döneminde, Çeçenistan’a karşı verilen savaş sırasında kazandı. Putin’in bu savaş ortamının doğması için epey “emek harcadığı” da iddia edildi.

İşte “asıl kurban” da, tam o dönemde, verildi: “gerçek”. Kremlin propagandasının asıl kurbanı “gerçek” oldu. Aşırı milliyetçi ve savaşçı refleksler, Rusya kamuoyunun şüpheciliği ve sorgulayıcılığını yok etti. Öte yandan, devletin tüm kaynak ve imkânlarının seferber edilmesiyle yaratılan propaganda çarkı, dünyanın en büyük ülkesinin halkını, Putin’in baş oynatıcısı olduğu kuklalara dönüştürdü.

Yani Putin, iktidarı boyunca, kutuplaştırma ve propaganda için özellikle medyayı müthiş bir başarıyla kullanarak, “gerçeğe” ulaşmanın imkânsızlaştığı toksik bir ortam yarattı.

Bu suikastın haberini ilk duyduğum anlarda, Dolmabahçe’de “barış sürecinde tarihî anların yaşandığı” açıklanıyordu. O esnada, siyasetle ilgili önsezilerim, bana, Dolmabahçe toplantısından çok Nemtsov suikastının, Türkiye politikasının geleceği ile ilgili ipuçları verebileceğini düşündürdü.

Rusya ve Türkiye giderek birbirine benzeyen siyasi koşullara sahip hâle geliyor. Tıpkı, Kremlin gibi AK Saray da, kendi muhalefetini bile kendi yaratmak ve demokrasi illüzyonunu sürdürmek adına, onları sıkı sıkıya kontrol etmek istiyor.

Müthiş merkeziyetçi bir zihniyetle, iki ülkenin de lider kadrosu, parlamentoda görev yapacak tüm isimlerden ülke genelindeki yerel yöneticiler ve mülki idareye kadar her alanda herkesin “kendi güdümlerinde olan” ve “muhalif gözükürken de aslında kendi işlerine yarayan” kişiler olmasını istiyor.

Siyasi kutuplaşma sonucunda, iki ülkede de, lider kadroya samimiyetle ters düşen muhalifler, “hain”, “düşman”, “çatlak ses” olarak damgalanıyor ve dışlanıyor.

Ve hem Rusya hem de Türkiye’de, demokrasiyi boğan “toksik” ortamın yaratılmasında, liderler kadar medyanın da büyük “işbirliği” var.

Nemtsov’u kim öldürdü ve bunu neden yaptı, bu soruların yanıtlarını belki de hiç bilemeyeceğiz; sorun da bu. Rusya ve Türkiye olarak, “faili meçhulleri” tarihinde geride bırakamayan ülkeleriz. Rusya, Türkiye’nin “gelecek zamandaki çekimi” gibi gözüküyor şartlarla ve koşullara bakınca; ve bu, beni çok korkutuyor.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums