- 12.07.2014 00:00
Geçen haftalarda, Azerbaycan lideri İlham Aliyev, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’ne hitaben bir konuşma yaptı.
Bu konuşma da, bana çok tanıdık geldi...
Aliyev, konuşma boyunca, Azerbaycan’da insan haklarına ilişkin herhangi bir sorun olduğunu tamamen inkâr etti. Ülkesinde insan hakları ihlalleri olduğunu söyleyenlerin de “yalancı” olduğunu öne sürdü.
“Siyasi, her türlü özgürlüğümüz var... Özgür bir internet sözkonusu ve hiçbir sansür yok... Basın özgürlüğü, modern Azerbaycan’ın değerlerinden biri ve de biz bundan gurur duyuyoruz. Gösteri ve toplantı özgürlüğü, Azerbaycan’da tamamen garanti altındadır.”
Aliyev’in konuşmasında vurgulanan bir diğer övünç kaynağı, ekonomik refahtı.
Hak ve özgürlükler meselesi Azerbaycan’da tartışmasız sorunlu; ekonomik refah ise son derece göreceli. Kâğıt üzerinde Azerbaycan, dünya genelinde eşitsizliğin en az olduğu ülke. Dünya Bankası’ndan Lire Ersado’nun yaptığı bir araştırmaya göre, bu “eşitlik hâli” iki sebeple “illüzyondan” ibaret. Birincisi, Azerbaycan’ın verilerinde, ülkenin yüksek gelirli haneleri oldukça az yer alıyor ve “en zenginler” de tamamen kayıtdışı kalıyor. İkincisi de, ülkede devletin, paranın “yeniden dağıtımını” sağlayan bir ekonomik düzen kurmuş olması. Petrol gelirlerinin bir kısmının, halka harcanması sözkonusu; ama bildiğimiz, “sosyal adalet” veya “sosyal devlet” anlayışıyla alakasız bir durum bahsettiğim. Bir nevi, “sus payı”, adaletsizliklere göz yumma “rüşveti” gibi bir resmî yeniden dağıtım mekanizması var Azerbaycan’da.
Öte yandan, aileler arası geleneksel yardımlaşma da, eşitsizliği maskeleyen diğer bir maddi yeniden dağıtım mekanizması.
Malum, Azerbaycan, “tek adam” yönetimi altında. Buna karşılık, ülkede seçimler de gerçekleşiyor. Yeni Azərbaycan Partiyası(YAP), kazanma şansı olan tek parti. 2010’daki son seçimlerde, yüzde 45 oy alan YAP’ın ardından gelen partiler, yüzde 1 ile 1,8 arası değişen oy oranlarına sahip. Bağımsız adaylar, toplam oyların yüzde 48’ini alıyor. Bir anlamda, Türkiye ile karşılaştırılınca, BDP’nin kullandığı “bağımsız aday” metodunun bir benzeri kullanılıyor. Ancak, bağımsızlar sonradan, Meclis içinde birleşmiyorlar. Birleşmelerine gerek de yok, çünkü bağımsızlar da Aliyev ekseninde isimler.
Devlet Başkanlığı seçimlerine gelince...
2013’te gerçekleşen son seçimlerde, İlham Aliyev, oyların yüzde 84,5’ini aldı. Muhalefetin adayı Cemil Hasanlı ise, yüzde 5,5’ini...
Daha oylama devam ederken, hükümetin kontrolündeki Merkez Seçim Komitesi’nin, Aliyev’i seçimin galibi ilan etmesi gibi “hâller” de yaşandı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi kurumlarca izlenen Azerbaycan seçimlerinde, ciddi usulsüzlükler yaşandığı da malum.
Aliyev ailesi başta, devlet içinde kilit görevlerde bulunanların ailece ihya olduğu ve müthiş servetler içinde yüzdüğü, tüm ihalelerin Aliyev saadet zinciri ve bir şekilde onlarla iyi geçinenler arasında paylaşıldığı da Azerbaycan’ın “açık sırlarından”.
Strasbourg’daki konuşmasında, ülkesinde “hiçbir siyasi mahkûm bulunmadığını” iddia eden Aliyev’e göre, tutuklu muhalifler, vatana hıyanet, vergi kaçırma, uyuşturucu, holiganlık, şiddete teşvik gibi suçlardan ötürü hapiste.
Bağımsız sivil toplum, Azerbaycan’da sıkı baskı altında. Tıpkı Rusya’da olduğu gibi, sivil topluma ülke dışından gelen tüm maddi kaynaklar kısıtlanıyor.
Aliyev rejimi, babadan oğula miras. Türkiye’de de, adım adım ilerlemekte olduğumuz başkanlık rejiminin kalıcılaşması hâlinde, bir Azerbaycan kopyasına dönüşmek de mümkün --tabii, bugünlerde her kesimin dilinden düşmeyen “petrol gelirlerinin” olmaması, belki Türkiye’yi bu akıbetten koruyan yegâne “şanslardan”.
oneysezin@hotmail.com
Yorum Yap