İhsanoğlu...

  • 19.06.2014 00:00

 İhtimal şu ki, annem bir İslam sanatı tarihçisi olmasa, ben de Ekmeleddin İhsanoğlu’nun “muhafazakâr” bir aday olduğu savlarına karşı bir argüman geliştirmeyecektim.

Ancak, annem Gönül Öney için “İslam tarihi” çalışmanın, çocukluktan bu yana tanıklıklarımla, ne demek olduğunu biliyordum: “Sağcı” ve “muhafazakâr” diye damgalanmak.

Anneannem Alman ve teyzem Sevgi, solun 1960-70’lerdeki sembol isimlerinden olduğu için, annem bu etiketlenmelerden uzak kalabildi. Ancak, eğer “erkek” ve hele de, Osmanlı geleneğinin içinden gelen bir ailedenseniz, o zaman, “etiketlenmemek” imkânsızdı.

Bu gibi “çerçevelemelerin”, 1980’lerde, hadi bilemediniz 1990’larda kaldığını düşünüyordum. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına ilk gelen tepkiler, durumun hiç de böyle olmadığını gösterdi.

İhsanoğlu’nu, İslam Konferansı TeşkilatıBilim, Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin başında olduğu dönemden, anımsıyorum. Kuruluşun kısaltması olan IRCICA ile, “İRTİCA” diye alay edenler olduğunu da...

O zamanlardan bu yana, çok az şey değişmiş ne yazık ki... “Muhafazakâr kesimden” olmayan birçok kişi, hâlâ “İslam” sözünü gördü mü, hemen ‘irtica vehimlerine’ kapılmaya çok açık.

Oysa, İhsanoğlu, “siyasal İslamcı” falan değil; geleneksel yönü ağır basan ve özellikle de, Osmanlı mirasının içine doğmuş bir aileden geliyor. Milli Görüş gibi bir siyasi çizgi içinde hiç olmamış. Bir partide çalışmamış, partizanlık yapmamış. Kariyeri, siyasal İslam’a veya İslam aktivizmine dayanan insanlarla karşılaştırılması veya bir tutulması tuhaf.

İhsanoğlu’nun, kendini ve çizgisini anlatmasına izin bile verilmeden, “İslamcı”, hatta “IŞİD’ci” diye damgalanması, “eleştirilmek” yerine “karalanmaya” başlanması da, Türkiye’nin neden bu hâlde olduğu konusunda ipuçları veriyor.

Türkiye’nin bu hâli”, şu; ağustos itibariyle, başkanlık sistemine geçmiş olacağız. AKP, çatı aday açıklanmadan, diğer partilerin tümünün toplamından fazla oy alıyordu. Yani, eğer ki, siyasi bir “mucize” olmazsa, karşı aday kim çıkarsa çıksın, sonuç değişmeyecek. Parlamenter sistemi geride bırakarak, yeni bir siyasi sistem deneyimine geçeceğiz.

Ve bunun sonuçlarının ne olacağını, sistemi değiştirmek istediği artık açık olan Erdoğan ve çevresi bile bilmiyor; öngöremezler de.

Kürtlerin, HDP üzerinden seçimi belirleyecek güç olacakları iddiaları da, tamamen gerçeklikten uzak bir öngörü. Yerel seçimlerin dahi altında bir oy çizgisi bekliyor gibi gözüküyor HDP’yi.

Nasıl “muhafazakârları” tek bir kitle olarak görmek doğru değilse, HDP de, tüm “Kürtlerin oyuna” sahip değil güncel tabloda.

Bu arada, laiklik tartışmaları yeniden ortaya çıkarken, İslam’ı siyaseten, çok yoz, tahakkümcü şekilde kullanan bir iktidarın da önü alınamıyor. Yani, asıl mesele edilmesi gereken edilmiyor da, “geri kalan yüzde 50” birbiriyle didişmekten, diğer yüzde 50’yi kutuplaşma yoluyla kenetliyor. Vebali ise, yüzde 100’ün boynuna fena bineceğe benziyor.

Benim yazabildiklerimden daha güzel satırlara yer vereceğim, diyeceğimi demek için;

Zor kararlar, değiştirici kararlardır. Oysa kimin cumhurbaşkanı seçilebileceğine karar vermek az çok kolaydır, evet. Ve nice belirsiz durumun bu kararla çözümlenmeyeceği bellidir. Nedir belli olmayan? Hayat pahalılığının önümüzdeki yıllarda ne ölçüde artıp halkın daha ne gibi darboğazlardan geçeceği belli değildir. Eğitimde, sağlık hizmetlerinde, kısacası yaşama koşullarında fırsat eşitsizliğinin daha kaç yıl sürüp gideceği belli değildir. Önümüzdeki yıllarda kaçımızın özgürlüğünü yitireceği belli değildir. Ve şu sırada özgürlüksüz olan kaçımızın daha kaç yıl özgürlüksüz kalacağı belli değildir. Milletin olan mecliste, yığınlardan yana çıkanların ne zaman çoğunlukta olacağı belli değildir.

Yani halkın kısmeti açılmamıştır henüz. Ve bu mutlaka çıkması gereken ve hiç vazgeçilemeyecek kısmet, bir gün gökten düşüverecek altın bir top değildir.

Sevgi teyzem, bunları 13 Nisan 1973’te yazmış. Hâlâ beklenen “altın top” yerine, bu sefer cumhurbaşkanlığı ile beraber gökten düşen biraz ağır gerçek, bakalım seneye bu zamanlar hangi canları, nasıl yakmış olacak.

oneysezin@hotmail.com

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (5)

  • Hasan FIRINCIOĞLU
    Hasan FIRINCIOĞLU
    29.11.2013 16:56

    ARKADAŞINIZ, akpli, nurcu bahri şenkal GİBİ KAFİR DEĞİLİZ EN AZINDAN, BU BİLE YETER, ŞÜKÜR.

  • recep guleru
    recep guleru
    28.11.2013 22:10

    Evet bunlar Kemalizmin değişik renkleri.. :-)))

  • recep guler
    recep guler
    28.11.2013 22:01

    Evet cok haklısınız bunlarin hepsi kemalist,kemalizmin renklerinden birileri.. :-)))

  • Müfit Günal
    Müfit Günal
    29.11.2013 00:12

    Bir yetmez ama evetçi olarak, referandumda evet vererek, kendileri muhalefette ideolojileri iktidarda olan Kemalizmin despot yapısına gem vurabildikse, ne mutlu bize.

  • mehmet arif sarısözen
    mehmet arif sarısözen
    27.11.2013 12:41

    hem reddiyeden şikayet, hem reddiyenin şahikası. "yetmez ama evet", yerinde ve kıvrak bir taktik slogandı. ama her daim işe yarar mı, şartları karşılar mı, düşünmek gerek. hala bir noktada kalıp, gelişimi kavramak, o noktanın hamlesiyle adım atmak; süreci yakalamak mümkün mü? o zaman hadi hep beraber bağıralım; bütün iktidar sovyetlere?

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums