Bir ülke, iki toplum

  • 14.12.2013 00:00

 “İki Amerika” kavramını, Demokrat Parti’nin başkan adaylarından John Edwards, 2004’te ortaya atmıştı. Edwards’ın kastı, Amerika içindeki gelir eşitsizliğinin yarattığı, biri son derece zengin, müreffeh, ileri, diğeri ise Üçüncü Dünya’ya yaklaşan bir yoksullukla kuşatılmış iki farklı dünya idi.


Bir ülke, iki toplum...

Bu niteleme, şimdi Ukrayna için de kullanılıyor.

Ukrayna’da sokaklara dökülenlerin, ülkenin çoğunluğunu temsil etmediği, “Batı kesimindeki bir azınlık” olduğu da yazılıp çizildi.

Bir kere, bu “ne kadar büyük?”, “ne kadar çok?” takıntısının, ne bir sosyo-politik durumu anlatmaya, ne de önemini belirlemeye yararı var.

Türkiye’de, yıllarca yüzde 90’lardan aşağı inmeyen “orduya güven” seviyeleri, bugün Gallup’un 2013 araştırmasına göre, şehirdeki kesimlerde yüzde 59’a düşmüş durumda. Bu oran, nüfusu 100 binin altındaki kırsal kesimdeyse yüzde 81’de.

Hükümete güven, şehirlerde yüzde 43. Son beş yılın en düşük seviyesinde.

Kırsal kesimde, yüzde 68. Son beş yılın en yüksek seviyesinde.

Yargıya güven, şehirlerde yüzde 49. Bu rakam da, 2011’deki yüzde 57’lik seviyeden, irtifa kaybetmiş.

Kırsal kesimdeyse, 2012’de yüzde 53 olan yargıya güven oranı, 2013’te yüzde 66’ya çıkmış.

Bir ülke, iki toplum mu?

Neyse ki, toplum olarak ortak noktalarımız da var. Üstelikte, aradan geçen yıllarla, nesilden nesle “miras bırakılan”, ortak algılar!

İnfakto Araştırma’dan, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Emre Erdoğan’ın dikkat çektiği önemli bir nokta var.

Avrupa Birliği üyelik sürecinin gerektirdiği reformların, “Sèvres Anlaşması”ndan farksız olduğu görüşüne katılanların seviyesi, 2003’ten 2012’ye kadarki süreçte, hemen hiç değişmiyor. 2003’teki İnfakto araştırmasında, yüzde 57,2 bu görüşü desteklerken, 2012’de bu oran yüzde 56,2.

Sadece Sèvres Sendromu diye anılan, “Batı tarafından parçalanma” korkusunda değil, ilintili konularda da, takıntılı refleksler sergileyen bir toplum tablosu ortaya çıkıyor.

2012’de sonuçları açıklanan, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Hakan Yılmaz’ın proje koordinatörü, Emre Erdoğan ve Güçlü Atılgan’ın da danışmaları olduğu araştırmada, benzer noktalara işaret eden başka veriler de var.

AB reformlarının, “kapitülasyonlardan farksız” olduğu, Batı’nın Osmanlı’yı bölmek istediği gibi, şimdi de Türkiye’yi de parçalamaya çalıştığı, Batılılaşmanın sadece taklit düzeyinde kaldığı, Batı’nın “PKK destekçisi” olduğu, Batı’nın Türkiye’ye “Haçlı seferleri” mantalitesi ile baktığı...

Bu görüşler, 2003-2012 arası, hep yüzde 50, 60, 70 gibi oranlarla desteklenmiş, destekleniyor.

Belli ki, “Batı” kavramı ile ciddi sorunları olan bir toplumuz.

Bu sorunların, siyasete malzeme edilip, özellikle iktidar partisi ve onun hükümeti tarafından sürekli, “Batı’nın ikiyüzlülüğü” vurgusu yapılması, toplum genelindeki “komplo teorilerine” eğilimi nasıl etkiliyor acaba?

Veya “komplo teorilerine” eğilim, “Batı paranoyası”, toplumsal hoşgörü ve demokrasi ile ne kadar ilintili?

Gene, İnfakto’nun 2007-2012 arası “orta sınıf” algıları ve eğilimlerini karşılaştıran araştırmasında, demokrasiyi destekleme, toplumsal sorunların uzlaşı ile çözüleceğine olan inanç, baskı rejimlerine “asla” deme gibi alanlarda, de ufak düzeyde de olsa, düşüşler var.

2012’de, beklenenin aksine, biraz daha fazla insan otoriterlik yanlısı, biraz daha fazla insan demokrasiye ve uzlaşıya inançsız...

Acaba, hangi Türkiye bu?


oneysezin@hotmail.com

http://www.taraf.com.tr/sezin-oney/makale-bir-ulke-iki-toplum.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums