Adalet ve saygı

  • 11.07.2013 00:00

 Türkiye siyaseti, “insan hayatı”, insanlara, hayatlarını olumluya, iyiye doğru değiştirebilecekleri yeni yollar açılması, hayatlarını istedikleri gibi yaşayabilmeleri için imkânlar ve fırsatlar sunulması ile değil, aslında sadece bir kesimin “devleşmesini” sağlayan, “büyük kazançlar”, “büyük projeler”, “büyük liderlik” gibi “büyük oyunlarla” meşgul.

 
Asıl “büyüklüğün” ne olduğu ise tartışılır; toplumun yaşam kalitesinin topluca yükseldiği “insanca” bir düzen yaratmak mı; yoksa “ezerek kendisi ve çevresini yükseltmek” mi?
 
Türkiye’de şu an müthiş bir şiddet kültürü palazlanıyor.
 
 
Max Weber’in meşhur nitelemesiyle, “şiddet araçlarını kullanma meşruiyetine” sahip devletin emniyet güçlerinin, adeta nefret dolu biçimde şiddet uygulamaya azmettirildiği ve onların da bu görevi neredeyse şehvetle uyguladığı bir vahamet hâli değil sadece sokağa yansıyan.
 
Bir de, “paramiliter siviller”, birtakım eli sopalılar var; İzmir’de, İstanbul’da, Eskişehir’de “sahne alan” bu şiddet aktörleri kim?
 
Eskişehir’den Ali İsmail Korkmaz’ın ölüm haberi geldi.
 
3 haziranda, polisin o geceki ağır şiddetinden kaçarken, bir sokak arasında “kimliği belirsiz kişilerce” sıkıştırılarak, odunlarla öldüresiye dövülmüştü.
 
Henüz 19 yaşındaki Ali İsmail’in simasını, ertesi gün sosyal medyada yayılan haberlerden çok iyi anımsıyorum.
 
Dövülüşüne tanık olan biri, Ekşi Sözlük’te şahit olduklarını yazmış; Ali İsmail’in, adeta “yok edilmek için” şiddete maruz kalışına can korkusuyla müdahale edemediğini anlatmıştı.
 
Önce polis korkusuyla hastaneye gidemeyen, daha sonra yediği dayaktan dolayı geldiği feci hâlden korkan arkadaşlarının zorlamasıyla, Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne giden, burada tedavi edilmeyip eve yollanan Ali İsmail’in, faili meçhul mü?
 
Şimdi, meslek yeminlerine ihanet eden doktorlarla ilgili soruşturma açılması bir şey ifade etmiyor; çünkü onlara hiçbir şey olmayacağını biliyoruz. Tıpkı “esrarengiz” eli sopalı saldırganlara ve o saldırganları değil de, gösterici diye damgaladıkları gençleri hedef alan polislere de olmayacağı gibi...
 
İstanbul’da da, henüz yasal olarak “çocuk” sayılan, 16 yaşındaki Mustafa Ali Tombul’un, polis tarafından başına atılan gaz kapsülü ile komaya girecek biçimde hastanelik edildiğini unutmayalım.
 
İşin sokak şiddeti boyutu bu.
 
Bir de, “Meclis şiddeti” boyutu var. Milletvekillerinin, yasama yılı boyu birbirlerine uyguladıkları tekme tokatlı şiddetten değil, yasama faaliyetinin bizatihi kendisinin bir şiddet eylemi hâline getirilmesinden bahsediyorum.
 
Ali İsmail’in ölüm haberinden hemen önce de, gene bir torba yasa vakası yaşandı.
 
TMMOB çatısı altındaki odalar, imar konularında, devlet dışı denetim yapabilen yegâne sivil toplum yapısı konumundaydı.
 
TMMOB’un varlık nedenini ve gelir kaynaklarını fiilen ortadan kaldıracak bir kanun düzenlemesinin, önceden kamuoyunu ve asli muhataplarını bilgilendirmeden, onların fikrini almadan, son anda torba yasaya atılıveren bir değişiklikle yapılması, bir şiddet eylemi.
 
Torba yasalar;
 
• İçinde neyin nasıl onaylandığının, Genel Kurul’daki milletvekillerince bile tam olarak bilinemediği,
 
• Alelacele, tartışmaya olanak vermeden, yasamanın “ruhunu” yok eden şeffaflıktan uzak biçimde onaylanan fabrikasyon kanunlar.
 
Son 10 yılda, 10 bine yakın kanun maddesi, torba yasalarla değişti diye yazmıştım. Meclis’in artık, kendine, temsil ettiği topluma hiç yakışmayan bu “yasama” tarzını terk etmesi gerek.
 
Sokakta ve Meclis’teki şiddetin azmettiricisi bir siyaset anlayışının, artık “tarihin karanlık sayfalarında” bırakılması gerekli.
 
 
Bir “adalet ve saygı” çağrısı
 
Bugün, bir grup insan, Türkiye’de Gezi ile başlayan şiddet ve kutuplaşma krizine karşı bir çağrıda bulunuyor. “Adalet ve saygı” üzerinden siyasete bir temiz sayfa açma çağrısı bu...
 
İmzacıları arasında ben de varım; çok farklı siyasi ve düşünce birikimlerinden insanlarla beraber.
 
“Müzakere ise ancak toplumdaki farklılıkların eşitlik ve eşdeğerlilik çerçevesinde değerlendirildiği ortamda gerçek karşılığını bulabilir” diyor bu çağrı.
 
Çağrıda yer alan şu düzenlemeleri hak etmiyor muyuz toplumca?
 
• Kürt Meselesi’nin çözüm sürecinde, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, seçim barajının düşürülmesini, anadilde eğitim hakkının tanınması;
 
• Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılmasını; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın yeniden düzenlenmesi;
 
• Başörtülü yurttaşların seçilme haklarının tanınması; başörtüsünün kamusal alanda görünürlüğünü kısıtlanmaması;
 
• Alevilerin ibadet özgürlüğünü garanti altına alacak yasal düzenlemelerin yapılması;
 
• Gayrımüslim yurttaşları hedef alan ırkçı ve ayrımcı dilin “nefret suçu” kapsamına alınması;
 
• Devletin etnik köken, dinî inanç, toplumsal cinsiyet gibi bireysel hak ve özgürlükleri ilgilendiren alanlardan çekilmesi; LGBT’lerin eşitlik taleplerine kulak verilmesi;
 
• Doğayı tahrip eden kalkınma anlayışının gözden geçirilmesi; çevre düzenlemesi kararlarının geniş kitlelerin katılımına açık hâle getirilmesi...
 
 
oneysezin@hotmail.com
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums