Gezi: Vicdan meselesi

  • 2.06.2013 00:00

 Siyasi hareketlerde, keskin bir hat çizmek çoğu zaman imkânsızdır. Detaylar, asıl farkı yaratır.

Ancak, Gezi Parkı vesilesiyle son günlerde yaşananlar, çok net bir hat çiziyor; vicdan üzerinden, bıçak gibi keskin bir hat.

Her türlü siyasi görüş, politik yaklaşımın ötesinde, Gezi Parkı bir sınav sunuyor; vicdan sahibi misiniz, değil misiniz? Aslında bugünkü, iktidar muhalefet, muhaliflik, birbirine baka baka yozlaşmış, siyaset sandığımız dalaşma, laf sokuşturma hâllerinin ortasında, her yanı kuşatan toz duman içinde, anlamlı bir tek soru, bir tek cevap:

Vicdan sahibi misiniz, değil misiniz?

Vicdanı olan biri, Taksim’de dün yaşananlar karşısında, değil bahane üretmeye çalışmak veya yarım ağız kınamak, sessiz kalamaz, yaşananları içine sindiremez.

Oradaki şiddet, sadece Gezi Parkı için protesto eylemine katılan veya yolu Taksim Meydanı’ndan hasbelkader geçenlerin yaşadığı, sadece onların maruz bırakıldığı bir hâl değil.

Vicdan sahipleriyle, olmayanların yüz yüze gelişi, yüzleşmesi.


Bir şiddet arenası: Meclis

Yıllarca Kürt Sorunu’nun gündem oluşturduğu, “yalnız ve güzel” ülkemizde, kronik şiddet bağımlılığının artık asıl mesele olduğunu görmemiz gerek.


“Gezi Vakası”
 da, Meclis’in bir şiddet arenasına dönüştürüldüğü bir kabarma hâlinin patlama noktası.

30 Mayıs 2013 tarihinde yine bu köşede yayımlanan “Biz karar verdik” başlıklı yazımda, son 10 yılda, 10 bine yakın kanun maddesinin, torba yasalarla Meclis’ten geçtiğinden bahsetmiştim.

Her köşesi betonlaşmış, “canlı bir şeylerin” bulunduğu yeşil alanların avuç içi kadar kaldığı şehirlerimizin, şahdamarına basılması gibi bir şey oldu, Taksim’in genetiğiyle oynanmaya kalkılması.

Ancak, Bakanlar Kurulu tarafından geçtiğimiz günlerde kabul edilen ve TBMM önüne gelmek üzere olan, “Orman Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”...

Veya yine ve gene bir torba yasadan çıkıveren, “Türk Petrol Kanunu”na ne demeli?

Düzenlemelere göre, orman sayılan yerlerde ruhsat ve izin alanlarında da ilgili mevzuata göre izin alınarak ve bedelleri ödenerek petrol arama ve işletme faaliyetleri yapılabilecek.

Meclis önüne gelip (tabii ki) onaylanacak “Orman Kanunu”na göreyse, “orman olarak korunmasında yarar görülmeyen” yeşil alanların tamamen keyfî bir biçimde imara açılması sözkonusu.

Doğa, çevre konularında çalışan sivil toplum örgütleri, bu kanunların birer yüz akı olabilmesi için aylardır fikirleri, birikimleriyle katkı sunmaya çalışıyorlar. Sonra, “Biz karar verdik” şeklinde, “kamu yararı”, gelecek nesillerin çıkarı nedir, üzerine düşünülmeden yasalar beton direkler gibi çakılıveriyor toplumun kalbine.

Yasama süreci de bir devlet şiddeti şeklinde yaşanıyor.


Bir gösterinin 40 yıl hatırı var

Yargıda da durum farksız.


Muhammet Kızılay
 20, Ahmet Batur 37, Erdin Baran 37,5, Ramazan Atabey 37, Osman Tekin 19 ve Hüseyin Kurt 19.

Bu isimler ve adlarının yanındaki sayılar size ne ifade ediyor?

Bu insanlar, Uludere/ Roboski Katliamı’nda 34 kişinin ölümünü protesto için, olayın hemen ertesinde Aydın’da gösteri yaptıkları için, “örgüt üyeliğinden” tutuklandılar.

Adlarının yanındaki sayılar ise, “yıl” olarak aldıkları cezalar.

Gezi olaylarında ise, yargı ve yasama süreçlerindeki şiddet, “yürütmenin” bir uygulaması olarak gözlerimizin tam içine “sıkıldı”.

Tanklar ve darbelerin devri kapandı; yerlerini dozer, panzer ve galonlarla boca edilen biber gazları aldı.

Hukuk felsefesinde bir kavram vardır; prima facie, “ilk bakışta” suçun failinin, sorumlusunun açık seçik belli olduğunu anlatır.


Res ipsa loquitur
 ise tamamlayıcı bir kavram olarak; “olay kendini anlatıyor” manasına gelir.

Bu iki kavram da, “Gezi Meselesi” için biçilmiş kaftan.

Olay, aslında bir vicdan sınavı ve sorunu.

Vicdanınız var mı, yok mu?

Ve soruya verilecek tek bir yanıtınız var; ya evet, ya hayır.

*


Her koşulda yazı yazılır sanıyordum. Bazı yazılar, elleri ve kalbi titreyerek zor, zorla yazılıyormuş; bu da öyle oldu.


İnsanın canının yanması, kendisinin de yanması demekmiş; bu şiddete, böyle şiddet devletine, devlet eliyle şiddete HAYIR.


Vicdana, EVET.


oneysezin@hotmail.com

http://www.taraf.com.tr/sezin-oney/makale-gezi-vicdan-meselesi.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums