Gökten üç kaya

  • 26.05.2013 00:00

 4250 sayılı yasada değişiklik yapan kanunla gelen alkollü içki reklam ve satış yasakları...

Bu yasa tasarısının son 10 yılda, yasama sürecinin temel taşlarından biri hâline gelen “torba kanunlardan” biri olması...

Eski Olağanüstü Hâl Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun intiharı...

Bu hafta kafamıza üç kaya düştü gibi bir şey; “demokrasinin neresindeyiz, nereden gelip nereye gidiyoruz” diye düşündüren üç ayrı olay.


“İçki yasaklarının”
 üzerinde fazla konuşulmayan bir yanı var; kanundaki “alkollü içkilerin her ne suretle olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz” ifadesi hukuken, basında (ve ötesinde), içkiden, yemekle beraber içki kültüründen, eğer alkollü içecek fotoğrafı varsa, eğlence hayatından da bahsedilemeyeceği anlamında da yorumlanabilir. Dolayısıyla, bu kanunla, şarap tadım turları veya gazete-dergilerde yer alan “içkili sofra” resimleri basılması,“yasadışı faaliyetler” olarak sayılabilecek.

Alkole yönelik kısıtlamalar, şimdiye değin, “içenler” ve “içmeyenler” arasında bir kutuplaşma vesilesi olarak çok müptezel biçimde tartışıldı.

Konu, çok sevimsizce, toplumsal kutuplaşmanın körüklenmesi noktasına gelip düğümleniyor.

Ve tabii, son 10 yılda, artık yasama sürecinin ayrılmaz parçasına dönüşen, “ortaya karışık” torba yasaların, bu süreçte neyin nasıl onaylandığının bile bilinmediği bir “Meclis pratiği” hâline gelmesinin trajedisine.

10 bine yakın yasa maddesi, “torba” şeklinde onaylandı son 10 yılda; demokrasi bunun neresinde?

Geçmemiş bir geçmiş

Üçü de, mayıs ayında, peş peşe öldüler. Arkalarından hep aynı yorum yapıldı; “Sırlarıyla gittiler”. Farklı coğrafyalarda, farklı ülkelerde “iktidar sefası” sürmüşlerdi ama ortaklıkları, Soğuk Savaş’ın da ihtimamla beslediği “korku sömürüsü”nden beslenmeleriydi.

6 mayısta, İtalya’da “yaşam boyu senatörlük” makamına sahip olan politikacı Giulio Andreotti.

17 mayısta, Arjantin’in eski cunta lideri, yedi yıl diktatör kalan Jorge Rafael Videla.

23 mayısta, eski OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu.

Geçen yaz, İtalya’da Senato’yu ziyaret ederken, Andreotti’nin ismi yazılı koltuğun önünden geçerken ürpermiştim.


Andreotti
, İtalya’da “Gladio” adıyla andığımız, mafya, siyaset, ordu, aşırı sağ paramiliter neferler, İtalyan “krema tabakası” gibi bir “derin şebekeyi” biraraya getiren kilit insan olarak anılıyor.


Videla
“insanlığa karşı işlediği suçlardan” ötürü mahkûm olduğu müebbet hapis cezasını çektiği hücresinde kalp krizi geçirdi. Videla diktasında, “Arjantin yeniden yapılandırılırken”“rejim düşmanı” ilan edilenler, kaçırıldı, tutuklandı, işkence gördü, tecavüze uğradı, çocukları çalındı. 30 bin kayıptan bahsediyoruz; bu dönemin “mirası” olarak.


Kozakçıoğlu
’nun “mirasını”, 2010’da yazdığı “OHAL’den bu hale” başlıklı yazısında, en güzel anlatanlardan biri Yıldırım Türker olmuştu. “Faili meçhullerin, sinsi katliamların, hesabı asla sorulamayan vahşetin resmî adıydı OHAL. Hayatımızın 23 yılını aldı götürdü. Yanısıra 33 bin kişinin hayatını da... O bölge 79 yılından itibaren hep olağanüstü koşullar altında yaşatıldı”... Şanlı ve kanlı göreve ilk olarak Hayri Kozakçıoğlu atandı... (1993’te) Sabah Gazetesi, hemen herkesin bildiği bir bombayı patlatıverecekti. “‘Süper vali’ Hayri Kozakçıoğlu OHAL valisiyken ilticacı Kürtlere yardım için yollanan iki milyarı görevi bitince cebine koyup İstanbul’a getirmiş, özel hesabına geçirmişti.”

Zimmet, 1990’ların hayaletlerinden biri olan Kozakçıoğlu’nun tek vebali olsaydı keşke; ya onun ve aramızda gezeduran canlı ve cansız hayaletlerin vermediği can kaybı hesapları?


Yalanlarla yaşamak


Hasan Cemal
 zahmet edip de, çekilme sürecini yerinde izlemese, T24 haber sitesi için “dağdakiler”ile kapsamlı röportajlar gerçekleştirmese, barış süreci çok ama çok eksik kalacaktı.

Çünkü, yıllardır nasıl yalanlarla yaşadığımız, gözümüzün önüne bu denli vurucu biçimde serilmeyecekti. Cemal, 24 mayıstaki yazısında, PKK yöneticilerin yorumlarını şöyle aktarmış;“Türkiye'deki şehit askerlerin analarına dönük herhangi bir mesajları olup olmayacağını sordum. Herkesin ortak mesajı “Türk analarının acılarını elbette paylaşıyoruz”.


Yalan dünyaya rağmen umut veren şeyler de var... İzmir Belediye Başkanı 
Aziz Kocaoğlu’nun Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyareti, hatta ziyaret ötesinde neredeyse İzmir’i Diyarbakır’a taşıması...


Partiler üstü bir siyasetin mümkün olabileceğini, 
“zıt kutuplar” sayılan tarafların, bazen en iyi anlaşanlar olduğunu, üstelik de coğrafyamızın her köşesinde eksikliği çekilen bir neşeyle, gülen yüzlerle, şakalarla göstermeleri...

Bu haftasonu Ankara’da gerçekleşecek “Barış ve Demokrasi Konferansı” da, çok farklı kesimlerin katılımıyla, çok umut veren bir buluşma. Çok sevgili Ertuğrul Kürkçü’nün davetine icabet edip, ne yazık ki katılamayacağım. Ama uzaktan da, olsa heyecanla izliyor olacağım; çünkü bu konferans, kutuplaşmalara inat bir geleceği destekliyor.


oneysezin@hotmail.com

http://www.taraf.com.tr/sezin-oney/makale-gokten-uc-kaya.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums