Şiddet ve manşet

  • 25.04.2013 00:00

Şiddet ve manşet

 Âkil insanların gezileri sırasında, küçük grupların yaptığı gösterilerin“büyük haber” olması, bu gezilere katılan Kürşat Bumingibi çok değer verdiğim yazarların da sitemine neden oluyor.

Âkil insanlar gruplarının gerçekleştirdiği geziler, aslında medya olarak Türkiye’de olan bitenden ne kadar habersiz olduğumuzu gösteriyor. Bunu, âkil insanlara bir eleştiri olarak getirmiyorum; çoğumuz gazeteciler, yazarlar, akademisyenler olarak aslında doğal biçimde sadece davetli olduğu, bir anlamda “istenildiği” yerlere gidiyoruz. Böylece, “davetliler” olarak, dinlemekten ve anlamaya çalışmaktan çok, kendini ve düşüncelerini anlatıyoruz.


Medyanın zafiyeti

Gazeteciliğin doğasında, “if it bleeds, it leads” (kan akıyorsa, manşet olur) şeklinde özetlenebilecek bir yan var. Şiddet, kızgınlık, nefret, skandal; bunlar ister istemez medyanın haber önceliği verdiği insanlık hâlleri, vakalar.

Dünyada da durum böyle; Britanya’da, IPSOS Mori kamuoyu araştırma şirketinin 2005-2008 arası yaptığı bir araştırmaya göre, “suç”, halkın en büyük sorun olarak gördüğü ve aynı zamanda en çok ilgilendiği konu. Ekonomi, politikanın o dönemlerde en önemli meselesi olan sağlık hizmetleri, ülkenin en büyük toplumsal sorunu olan ırkçılık ve ırklar arası ilişkiler, hep “takıntı konu”“suçun”arkasından geliyor.

Türkiye’de de, 30 yılı aşkın süre, “şiddet” medyanın, en çok yer verdiği konu oldu. Sadece PKK ile yaşanan çatışmalar nedeniyle değil; Türkiye’nin çevre ülkelerle yaşadığı, kimi zaman sıcak çatışmaya dönme riski olan gerginlikler, faili meçhuller, “derin devlet” mevzuları, yani devlet içindeki çeteler ve askerî vesayet gibi konular zaten gündemi yüksek gerilim hattında tuttu.

Yani, medyanın uluslararası çapta zafiyeti olan “şiddet tutkusu”, Türkiye’de tüm basına sirayet etmiş bir yozlaşma hâlini almış durumda.

Son haftalarda, özellikle Roman Açılımı konusunu yazdım. Medyada, Romanları yalnızca bir yıkım haberi olduğunda, canhıraş vaziyette feryat ederken görebilirsiniz. İşin fenası, bu haberler sonra takip de edilmez; derme çatma evleri yok edilen bu insanlara, sonra ne olduğunu da bilemeyiz. Oysa Açılım Süreci’nde de önemli rol oynamaya başlayan, zehir gibi hak bilincine sahip, son derece eğitimli, yabancı dilleri sağlam, gencecik Romanlar da var; onlarla ilgili tek bir haber okuyamazsınız.

Âkil insanlar gruplarını rahatsız eden, “haberin, gerilim ve gerginlik tarafından verilmesi”, şunu da düşündürmeli; kimbilir, gerçeği yansıttığını varsaydığımız birçok “yurt haberi”, olan biteni aktarmaktan ne kadar uzak...


Pulitzer Ödülleri’nden ipuçları?

15 nisanda Pulitzer Ödülleri dağıtıldı; bu ödüller, bence gazeteciliğe “ahlaki” bir kıstas getirdikleri için önemli ödüller. Evet, bu ödüller, büyük ajanslar ve Amerika’nın önde gelen gazeteleri tarafından paylaşılıyor çoğu zaman ve “Batı” dünyasına hitap ediyorlar. Gene de, ödül kazanan muhabirlerin uluslararası boyutta kabul görecek bir meslek ahlakı sergilediklerini unutmamak gerek.

Araştırmacı gazetecilik dalında ödül alan ve New York Times için Wal-Mart gibi ülkenin en büyük şirketlerinden birini topa tutan bir haber yapan David Barstow ve Alejandra Xanic von Bertrab’ın çalışmasına burun kıvırmak, acaba mümkün mü? Wal-Mart’ın, Meksika’da piyasayı tekeline almak için bir rüşvet çarkı kurduğunu belgeleyen bu haberin benzeri, Türkiye’de yapılabilir miydi? Ahlaki kıstas deyince; Türkiye’nin büyük bir şirketinin komşu bir ülkede rüşvetle iş yaptığının haberinin yayınlanması mümkün olsa, “ülkemizin ekonomisine katkıda bulunuyorlar” diye, birçok köşe yazarı tarafından bir de alkışlanmaları bile söz konusu olabilirdi.

Neyse, bir de şuradan bakalım; ödüllerin isim babası Macar kökenli Joseph Pulitzer ya da orijinal adıyla Pulitzer József, 19. yüzyılın sonunda, diğer bir gazete patronu William Randolph Hearstile rekabet hâlinde, “yellow journalism” (sarı gazetecilik) adı verilen, salt sansasyona dayalı habercilik yaparak güç kazanmıştı.

Türkiye'de de, bir yüzyıla kimbilir neler olur...

*

(Yazının girişinde, Haber Fotoğrafı dalında Pulitzer alan, Associated Press’ten Rodrigo Abd’ın, Kuzey Suriye’de İdlib’de, 11 yaşındaki Bilal’i  “savaş dersleri alırken” yakaladığı kare.)

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums