Çakma Rusya modeli

  • 6.12.2012 00:00

 Erdoğan-Putin buluşması, Türkiye’nin “yeni dünyasında”, son dönemde gerçekleşen en sembolik olaylardan biriydi.


Türkiye’nin “yeni dünyası”, Avrupa’dan kopuk, Batı’ya öfkeli, ama nereye yakın belli değil
; Batı ülkelerine sıradan vatandaşlarının, hatta Irak’a Enerji Bakanı’nın “vize alıp giremediği” bir çapraşıklık hâli.

Bugün, Putin ve Erdoğan’ın “tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” misali muhabbetleri, Türkiye’nin savruluşunun da simgesi gibi.


Rusya, 2007’de, “uzak ve korkulan” imge idi.
 “Ulusalcılar” ve “laik” takipçileri dışında, Rusya ile yakınlaşmak, eşleşmekten ürkülüyordu.

O dönem, en gözde orduevlerinde, Putin’in son derece militarist bir görüntüyle kapağında poz verdiği kitaplar, gururla “hedefiniz budur, ileri” gibi bir edayla sergileniyordu.


2012’de ise, sivil bir iktidarla, bu durum “gerçeğimiz” hâline geldi.

Bazılarımızın, acıyarak sorduğu, “nasıl da böyle Putin ile yaşıyorlar” sorusunun gerçeğini yaşamaya başladık; fiilen.

Nasıl buraya geldik?

Bunun yanıtı, aslında Rusya’da gizli değil.


Rusya, “sonsuz” Putin liderliği altında bile, aslında Avrupa ile ayrılmaz bir bütün hâlinde.

Bazen dövüşerek, hesaplaşarak, sırtını dönerek ve bazen de bütünleşerek, yaşadığı yegâne gerçeklik “Avrupa”; nefret ettiği ve öykündüğü ideali o.

Rusya, büyük güç olarak, hem Doğu hem de Batı’ya hükmetmek istese de, bunu Avrupa’ya sırtını dönerek yapmak istemez.


Batı dışı bir Rusya aslında yok.

Putin de, tüm desiseleri ve ideolojik atıp tutmaları ötesinde, bunun farkında.


Erdoğan ise, Batı dışı bir Türkiye olamayacağının farkında değil.

Türkiye ise, Erdoğan AKP’si ile, Osmanlı İmparatorluğu’ndan beri gelen, “Avrupa’nın Türkiye, Türkiye’nin Avrupa” olduğu gerçeğini, “lokumsal”, “köprüsel” tasavvurlar, “Batı çöktü” veya Almanya’ya karşı verilen “asimilasyon” veryansınları dışında unutmuşa benziyor.

Rusya her zaman üstün olmuştu Osmanlı ve Türkiye’ye, tüm o “büyük oyun” ve “realist paradigmalar” açısından; Putin de, bugün, İstanbul’da boy gösteriyorsa, bu onun iktidarının zaferi, Türkiye’nin değil.

Türkiye’nin, dünyada süregelen “insan” ve “insan-ötesi büyük güç” tartışmalarında, kendisini “bireyi ezen, bireyin haklarını hiçe sayan”, evrensel insan hakları çerçevelerini aşağılayan, bir tek adam rejimi, bir “otoriter demokrasi” olarak konumlaması, Putin’in zaferdir; Türkiye’nin değil.

Rusya, tarihi boyu demokrasiyi, çok partili düzeni, Türkiye ile karşılaştırılamayacak kadar kısa süre yaşamış bir ülke.


“Putin vakasının”, Rusya’da yaşanmasını izah edebilecek bir sürü sebep var.


Türkiye’ninse, Erdoğan için bahanesi yok.

“Başkanlık sistemi” tartışması, rastgele bir “klasikleşen iktidar kaprisi” değil Türkiye’nin devlet sisteminde.

Başkanlık sistemine geçilmesi çabaları, Avrupa Birliği ile ilişkiler üzerinden Avrupa’ya sırt dönülmesi, yüzlerce yıllık iç içe geçmiş kimliklerin, tarihin hiçe sayılması ile beraber, iki temel ve kalıcı hasar yaratacak hata olarak kayda geçecek Türkiye siyasetinde.

Biz, nasıl “tek bir insanı”, politikamızın temeli hâline getirdik?

Türkiye, “Batı-Doğu” ikilemleri ve çatışmalarında, bir tek adam kaprisi yüzünden, Rusya’dan çok daha avantajlı bir konumda başladığı hâlde güncel sorgulamalarda, girdaplarda, detaylarda boğulmuş, kaybolmuş durumda.


Rusya, “demokrasiyi” hiç bilemeden Putinleşti.

Biz...

Nasıl buraya geldik?

Din veya dindarlık, mesele değil.


Mesele, kaderlerimiz ve kimliklerimizin bir tek adamın kısıtlı tasavvuruna göre; devlet tarafından zorla şekillendirilmesi.

Kimliklerimizle ve bireyle alakalı, doğduğumuz andan beri parçamız olan, seçtiğimiz ve seçemediğimiz herşey, bizim sorumluluğumuz, sorunumuz... Ve kimse, kimse; hiçbir “güç sahibi” bu konuda bir tek şey dahi söylememeli.

Ancak, kimlikleri ezmeden de, tek adam olunmuyor.

Bu coğrafya, bunları daha önce yaşadı. Ama seçerek değil.

Talat Paşa ve Enver Paşa’nın “sözde mağrurlukları”, “insana” değil, “insan-ötesi güce” dayanıyordu dersek; sadece kendinizi, 10, 20 yıl ötesine götürün; ne görüyorsunuz?

Onlar, Bakü’den Afganistan’a “büyük oyun” oynadılar da ne oldu?

Mesele eğer, “Batı dışı” modernleşme modeli ise, Latin Amerika’da, “insan onuru” gibi kavramların giderek daha fazla telaffuz edilmesiyle, Türkiye’den çok daha enteresan şeyler söyleniyor.


Gelecek on yıllarda, Türkiye çözemediği Kürt Sorunu’nun çökertici ağırlığı ve Avrupa’ya sırtını dönerek kaybettiği “Batı’nın Doğu, Doğu’nun Batı” olduğu çok boyutlu kimliğinin boşluğuyla, savruluşun modeli olacak; olsa olsa. O zaman, bugünün çakma Rusya hâlleriyle yapılan hataları çok anacağız.


Not.
 Artık, perşembe ve cumartesi günleri yazıyorum.


oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ali Denizci
    Ali Denizci
    27.09.2013 20:28

    muafazakar basina mi borcluyuz? ben yalnizca tarafa borcluyuz saniyordum. dusunuyorum da aklima yalnizca muhafazakar basinin tarafin bombaladigi alanlarda cirit oynamasi geliyor. (bir olcude zaman gazetesi haric) ha bi de roboski de 34 insan olduruldugunde saatlerce bunu haber yapmayan muhafazakar basin geliyor.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums