İnanç ve korku

  • 10.03.2013 00:00

 Bernard LewisIslam and the West adlı kitabında, Fransız edebiyatının en eski eserlerinden biri kabul edilen La Chanson de Roland adlı epik şiirden söz eder. 12. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen takriben 4000 mısralık şiire göre, Müslümanların tanrısının adı Muhammed’dir! Dahası, Müslümanlar, (o dönemde pek çok Hıristiyan’ın Deccal addettiği) Muhammed’e ek olarak Apollin veTervagant adlarında iki şeytana da tapmaktadırlar!

Bu tuhaf tarif, insan zihninin kusurlu yapısına iyi bir örnek gibidir: Belli ki, Tanrı kavramını BabaOğulve Kutsal Ruh’tan oluşan bir üçleme çerçevesinde anlamlandırıyor olmak, dönemin Hıristiyanlarının bunun dışında bir teolojinin mümkün olabileceğini görebilmelerine engel olmuştur. Bu nedenle de, (muhtemelen farkına dahi varmadan) İslam dinini de benzeri bir üçleme kalıbına sıkıştırmışlardır.

İnsan zihnindeki kalıpların çok küçük yaşlarda şekillendiği ve daha sonra kolay kolay esnemediği düşünülecek olursa, orta çağ Hıristiyanlarının düştükleri bu yanılgının aslında pek şaşırtıcı olmadığı söylenebilir. Ancak, dinî inançlar konusunda objektif değerlendirmelerde bulunmayı zorlaştıran tek neden zihinlerdeki kalıplar değil. Zihinlerdeki kalıpların etrafındaki korku çeperi de bu noktada önemli.


Korku çeperi

Korku, İbrahimî dinler özelinde, (özellikle öbür dünyadaki) ceza kavramı ile iç içe geçmiş olan karmaşık bir his. Konunun felsefi boyutu, (1) Tanrı’nın insanları neden ödüllendirmek ya da cezalandırmak istediği, (2) neden bir “imtihan dünyası” yarattığı, (3) neden bu denli ölçüsüz ödüller ve cezalar belirlediği, ve (4) ortada gerçekten bir imtihan olup olmadığı sorusunun neden imtihanın merkezinde olduğu (ya da böyle bir şeyin imtihanın mantığına ve adaletine ters olup olmadığı) gibi bir dizi soruyu akla getiriyor.

Konunun psikolojik boyutu ise, (her ne kadar üzerinde pek durulmuyor olsa da) ceza tehdidinin beraberinde getirdiği korkunun, insanların konu hakkında sağlıklı değerlendirmeler yapabilmelerini zorlaştırması ile ilgili. Örneğin, inanca dair konularda “yanlış bir şey söyleme” çekincesi dindar insanlar arasında çok yaygın. Böyle bir şeyin, bu dünyada “çarpılma” ve/veya öbür dünyada“sakata girme” sonucunu doğurma ihtimali, insanları, kendi düşüncelerinin polisi olmaya itiyor. İnsanların, inançlarına dair kimi konular akıllarına tam yatmasa bile bunu kendi kendilerinden dahi gizlemeye çalışmaları, aynı konuyu bir başkası gündeme getirdiğinde “Bu konu zaman zaman benim de aklıma geliyor” demek yerine savunmaya geçerek tepki göstermeleri, aslında için için tam olarak kendilerinin de akıllarına yatmayan bir konuda başkalarını ikna etmeye çalışmaları gibi tavırlar, korku tesiri altında hareket ediyor olmanın bir sonucu.

Kendisini tehdit altında hisseden bir insanın, önündeki konunun kendisine odaklanmak yerine koru(n)ma içgüdüsüyle hareket etmesi anlaşılabilir nedenlere dayanıyor. Ne var ki, bu durumun,imtihan dünyası kalıbını bir parça anlamsızlaştırdığı da doğru. Çünkü, tarifsiz acı ve dehşet tasvirleriyle “uyarılan” ve “tehdit edilen” insanların, korku tesiri altında verecekleri bir imtihan, imtihan mefhumunun temel mantığına (en azından bizim anladığımız şekliyle) aykırı. Bu türden bir imtihan içinde bulunduğunu düşünen bir insanın kendi kendisine yabancılaşmaması ve hakikati “örterek” kâfir olmama adına bu sefer kendi zihnindeki, yerine oturmamış bulunan kimi taşları örtmeye başlamaması, (en azından insanların ezici çoğunluğu için) pek mümkün değil gibi.

Karşılıklı oturup bir konuyu değerlendirmekte olan iki insanın durumunu düşünelim. Bu iki kişi konuşmakta iken, üçüncü bir kişi, iki elinde tuttuğu iki tabancayı konuşmakta olan kişilere yöneltse, bu insanlar kendilerine doğrultulmuş namlulara aldırmadan konuşmaya devam edebilirler mi? Belli şeyleri söylemeleri (ve hatta içlerinden geçirmeleri) durumunda tetiğin çekilebileceğine inansalar, o dakikadan itibaren sağlıklı (ve hatta dürüst) değerlendirmelerde bulunabilirler mi?

Böyle bir çerçeve, insanların eylemlerini sınamaya müsait olabilir. Ama inançlar bu şekilde sınanabilir mi?


Bir soru

Hıristiyan olmayanlara Hıristiyan zihnindeki üçleme kalıbının nasıl göründüğü malum. İbrahimî kültürden uzak büyüyenler de böyle bir imtihan kalıbını benzeri bir şekilde görüyor olabilirler mi?



taraf@serdarkaya.com

twitter.com/derinsular

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums