Demokrasiyi niye yerleştiremedik?

  • 21.04.2016 00:00

 Türkiye Cumhuriyeti 1950’de çok partili düzene geçti. 1949’da Avrupa Konseyi’ne, 1952’de NATO’ya üye oldu. 1954’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni onayladı; 1987’de yurttaşlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını tanıdı; 1990’da AİHM’nin zorunlu yargısını kabul etti. 1963’de AET ile ortaklık anlaşması yaptı; 1999’da AB’ye aday oldu; 2005’te katılım müzakerelerine başladı… 2. Dünya Savaşı sonunda başlayan bu süreçle, DP’den AKP’ye uzanan sivil iktidarlar altında Türkiye liberal demokrasilerin oluşturduğu hemen hemen bütün uluslararası kuruluşların bir parçası haline geldi. Askeri darbelerle kesintiye uğramasına rağmen, temel hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların giderek azaldığı yaklaşık 70 yıllık bir demokrasi tecrübesi yaşadık.

DEMOKRATİKLEŞME ADIMLARINDAN GERİYE DÖNÜŞ
Ne var ki Türkiye, 2011 seçimlerinden bu yana adına demokrasi denebilecek bir rejim olmaktan hızla uzaklaştı. Hukuk devletinden, kuvvetler ayrılığından, yargı bağımsızlığından söz edilemez hale geldi. İfade, basın, örgütlenme, inanç özgürlüklerinden mülkiyet ve girişim hakkına varıncaya kadar temel hak ve özgürlüklerinin tamamı ayaklar altına alınmakta. Seçimler dahi adil olmaktan çıktı. İktidardaki AKP ülkeyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkan olduğu bir tek- adam, tek-parti yönetimine doğru götürmekte. Ülke sadece tümüyle otokratik bir yönetim altına girme değil, giderek istikrarsızlaşma ve parçalanma tehlikesiyle de karşı karşıya.
Bu gidişe nasıl dur diyebilir, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi nasıl yeniden rayına oturtabiliriz kaygısını taşıyan yurttaşlar olarak şu sorular üzerinde düşünmek zorundayız: Demokrasiyi niçin yerleştiremedik, geri dönülmez hale getiremedik? Nasıl oldu da gerçekte atılan tüm demokratikleşme adımlarına rağmen bugün bulunduğumuz noktaya gelebildik?
Bu sorulara verilen başlıca iki cevap var. Biri, “kültür”e vurgu yapıyor. Otoriter bir laiklik anlayışını paylaşan milliyetçilere (Ulusalcılara), sosyalistlere ve başkalarına göre cevap kabaca şu: Genel olarak dinler, özel olarak da İslam dini modernleşmeyle, laiklikle (din-devlet ayrılığıyla), demokrasiyle bağdaşmaz. Çünkü İslami değerler, demokrasinin yerleşmesi için gerekli olan, bireysel haklara ve farklılığa saygıyı telkin etmez. Bunun için Müslüman çoğunluklu ülkelerde gerek seçimle gelen yönetimi, gerekse temel hak ve özgürlükleri güven altına alan demokratik rejimler kurulamadı. Türkiye’de de demokrasi esas olarak bunun için yerleşemiyor.
MUHALEFETİ İHANETLE ÖZDEŞLEŞTİREN ZİHNİYETİN KÖKLERİ
Laik milliyetçilere ya da Kemalistlere göre, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin öngördüğü, devletin dini (İslam’ı) tekelinde ve denetiminde tuttuğu, dini özgürlüklere kısıtlamalar getirildiği türden otoriter bir laiklik uygulaması olmadan Türkiye’de ne laiklik, ne de demokrasi kurumlaşamaz. Ancak Kemalizm’in temel ilkelerine bağlı asker ve sivil bürokrasinin vesayeti altında olan türden bir demokrasi yaşayabilir. “İslamcı” AKP ilk iki döneminde iktidarını sağlamlaştırmak, engel gördüğü askeri vesayeti geriletmek için demokrasi trenine bindi, ama amacına ulaştığına hükmettiğinde trenden indi.
Yukarıda özetlenen, demokrasinin halkın İslami kültürü nedeniyle yerleşemediği tezine başlıca şu itirazlar ileri sürülebilir: Hiçbir din teoride ne laiklikle ne de demokrasiyle bağdaşır, ama (İslam dahil) hepsinin pratikte hem laiklikle, hem de demokrasiyle bağdaşır yorumları geliştirilmiştir. Müslüman çoğunluklu devletlerin, kökten Sünni S. Arabistan ve kökten Şii İran dışında, Türkiye dahil geri kalanı İslami değil laik milliyetçi otoriter rejimler tarafından yönetildi. Kapitalizmle komünizme alternatif bir düzen getirme iddiasındaki İslamcılar, denedi ama hiç birinde iktidar olamadı. Bu ülkelerin demokratik rejimler kuramamış olmalarının nedenini dinde değil, demokrasinin sömürgeci dayatması olarak algılanmasında, yer altı kaynaklarının otokratik rejimleri beslemesinde aramak gerekir.
Dünya Değerler Araştırması’nın bulguları, Müslüman çoğunluklu ülkelerde yaygın değerlerin (kadın – erkek eşitliği hariç) Batı ülkelerinden farklı olmadığına işaret etmekte. Hukuk devletine ve anayasal yönetime 19. yüzyılda adım atan Türkiye’nin Müslüman çoğunluklu ülkeler arasında özgün bir yeri olduğu muhakkak. Türkiye’de İslam’ın Selefi (köktenci, fundamentalist) değil, Sufi (katılıktan uzak, halk) yorumları yaygınlığını korumakta. Kimi araştırmalarda gözlenen farklılığa saygısızlıkla ilgili değerlerin İslam’dan mı, yoksa laik milliyetçi ideolojiden mi kaynaklandığı da hayli tartışmalı.
Çok-partili tarihimize bakacak olursak, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini savunan partilerin büyük destek aldıklarını, bunlara sırt çevirdiklerin ise giderek ortadan silindiklerini görürüz. Başlıca örnekleri Menderes’in DP’si, Demirel’in AP’si, Ecevit’in CHP’si (ve DSP’si), Özal’ın ANAP’ıdır. Başlıca iktidar partilerinin hepsi hak ve özgürlük vaadiyle işbaşına geldiler. AKP de, İslamcı olduğu, tek-adam yönetimi vaad ettiği için değil, özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasi kurmayı, temel hak ve özgürlükleri baskı altına alan askeri vesayet düzenine son vermeyi, AB üyeliğini vaad ettiği için iktidar oldu. Bugün de iktidarı korumasını İslamcı oluşuna değil, ilk iki iktidar döneminde gerek ekonomi, gerekse demokrasi alanında yaptığı hizmetlere borçlu. Müslüman çoğunluklu Türkiye’de AB üyeliğine destek, 2004-2005 döneminde yüzde 70’lere kadar tırmandığı unutulmamalı.
Demokratik rejimi niye yerleştiremedik sorusuna verilen öteki, çok daha ikna edici olan cevap ise “kurumsal yapı”yı vurgulamakta. Çoğunlukla liberallerin paylaştığı bu bakış açısına göre, sorunlar hukuk devletini, insan haklarını, azınlıklara saygıyı ve piyasa ekonomisini güven altına alan kurumların istikrar kazanamayışından kaynaklanıyor. Bunun nedeni de esas olarak Cumhuriyet’in otoriter bir rejim için tasarlanan kuruluş ilkelerinde ısrar edilmesinde aranmalı.
ÇOĞUNLUK DİKTATÖRLÜĞÜNDEN KURTULUŞ YOLU
Bugün yeniden geçerli hale geldiğini gördüğümüz otoriter anlayış kaynağını tek-parti döneminden alıyor. Muhalefeti ihanetle özdeşleştiren, sivil topluma tahammülsüzlüğü körükleyen zihniyetin kökleri orada. İnanç (inanma ve inanmama) özgürlüğünü kısıtlayan, dini devletin (Diyanet’in) tekeli ve denetimine veren anlayışın kökeni orada. Farklı dinsel ve etnik kimliklere saygısızlığın, bugün dahi ısrar edilen Kürtleri Türkleştirme, Alevileri Sünnileştirme, Sufileri (tarikat ve cemaatleri) baskı altında tutma politikalarının kökeni de orada. 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca süren askeri vesayet düzeninin dayandığı temel ilkeler de bunlardı. AKP iktidarı, (evrensel) Kopenhag kriterlerini hakim kılmak vaadiyle yola çıktı, ama esas olarak uzun süren mutlak iktidarın mutlak yozlaştırması sonucu bu kriterlere sırt çevirdi. Bunun bedelini de sonunda askeri – bürokratik vesayet düzeninin (“milli ve yerli”) Ankara kriterlerine teslim olarak ödüyor. AKP’nin “İslamcı” olduğuna dair söylem son derece yanıltıcı. AKP iktidarının esas karakteri, yüzeyde demagojik bir İslami söylem altında, temelde Kemalist politikalara sıkı sıkıya sarılan bir siyasi ve iktisadi çıkar birliğinden ibaret oluşu.
Bugüne kadar yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine sırt çeviren hiçbir iktidar ayakta kalamadı. Bu AKP iktidarı için de geçerli. Bunun ilk işaretleri 7 Haziran 2015 seçimlerinde görüldü. Ne var ki AKP, Kemalist milliyetçiliğe sarılarak; halkı istikrarsızlık, güvenlik endişesiyle karşı karşıya bırakarak iktidarı yeniden tekeline almayı başardı. Ama bu şekilde korunan iktidarın uzun olmayan bir vadesi var. Öte yandan şunu kavramış olmalıyız ki evrensel ölçüleriyle demokrasiyi yerleştirebilmemiz için sadece azınlığa dayalı askeri – bürokratik vesayetin değil, seçimle işbaşına gelen çoğunluk diktatörlüğünün de sandıkta, halkın oyuyla yenilgiye uğratılması gerekiyor. Özgürlüğe inananların bundan sonraki mücadele hedefi bu olmalı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums