AKP'nin dış politikası var mı?

  • 8.02.2015 00:00

 Artık pek çokları unutmuş olabilir ama ilk iki iktidar döneminde AKP'nin iyi düşünülmüş, belirli ilkelere dayalı bir dış politikası vardı.

“Komşularla sıfır problem” şiarıyla ifade edilen, anlaşmazlıkların savaş tehdidi veya savaşla değil diplomasi ve diyalog yoluyla çözümü ilkesine dayanan, herhangi bir “düşman” öngörmeyen bu politika, Türkiye'nin gerek ekonomi gerekse güvenlik alanında güçlenerek AB ile bütünleşmesini hedefliyordu. Bu politika ulusal çıkarlara başarıyla hizmet etti. Ankara'nın itibarı hiç olmadığı kadar arttı.

Ne var ki bu politika 2011'de terk edildi. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, o yıl yapılan genel seçimlerde partisi AKP'nin yüzde 50 oranında oy almasına güvenerek; askeri darbe girişimlerinin bertaraf edilip askerin fiilen denetim altına alındığına hükmederek, Putin gibi başkan olup ülkeyi şirket gibi yönetme ihtirasına kapıldı. Bu ihtirasın bir dış boyutu da vardı. Erdoğan ve yandaşlarını göre, “Arap baharı” halkın otokratik yönetimlere isyan ettiği bütün ülkelerde Müslüman Kardeşler'i iktidara getirecek, böylelikle Türkiye, dolayısıyla şahsen Erdoğan, AKP'nin yıllar içinde Müslüman Kardeşler örgütüyle kurduğu iyi ilişkiler üzerinden, Sünni-İslam dünyasının liderliğini üstlenecekti.

Ancak ülke içinde başında Erdoğan'ın olduğu, giderek keyfîleşen, otoriterleşen ve gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşan AKP iktidarına karşı muhalefet yükselmeye başladığı gibi, “Arap baharı” da hiçbir yerde beklenen sonucu vermedi. Erdoğan Ağustos 2014'te halkın oyuyla cumhurbaşkanı seçilmeyi başardı ama 7 Haziran 2015'te yapılan seçimlerde partisi AKP tek başına iktidar olma imkanını yitirdi. O günden bu yana Erdoğan'ın tek bir gündemi olduğu anlaşılıyor: Seçimleri kaybetmesine yol açan HDP'yi barajın altına düşürmek, böylelikle AKP'yi yeniden iktidara getirmek, hukuken değilse de fiilen başkan olmak... Bunun için “Kürt sorunu yoktur…” deyip İslamcı sosa bulanmış Türk milliyetçiliğini körüklüyor. Bunun için bir yandan PKK ile çatışmalar tırmandırılırken, öte yandan Kürt siyasi hareketi içinden doğduğu halde giderek ülke bütünlüğünün ve demokrasinin güvencesi haline gelen HDP'yi terörle bağlantılı gösterip kapattırmak, en azından liderlerini hapsettirmek peşinde.

Türkiye'nin artık temel ilkeleri olan, ülke çıkarlarına hizmet eden bir dış politikası yok. İç politika gibi dış politika da ülke çıkarlarına değil, Erdoğan'ın gündemine endekslenmiş vaziyette. Erdoğan iktidarı uzun süre IŞİD'e karşı ABD önderliğindeki uluslar arası koalisyona katılmaktan imtina ettikten sonra, ani bir kararla İncirlik dahil hava üslerini koalisyona açtı. Ne var ki bu adımın, IŞİD'le mücadeleden ziyade, PKK'yi ve (Suriye Kürtlerinin özerklik özlemini temsil ettiği için) “IŞİD'den daha tehlikeli” ilan edilen ama IŞİD'le mücadelede başı çeken PYD'yı hedef aldığına dair yaygın ve haklı kuşkular var.

AB Komisyonu'nun eski Ankara temsilcisi Marc Pierini şöyle yazıyor: “Batılı analistler PKK saldırılarına verilen cevabı orantısız buldukları gibi, IŞİD ile PKK'nın birlikte ele alınmasını yapay buluyorlar… Batılı hükümetler PKK'ya karşı atılan bu tehlikeli taktik adım karşısında şaşkınlar ve Türkiye'yi Kürtlerle barış sürecinin korunması konusunda uyarıyorlar… IŞİD ile aynı zamanda PKK'yı vurma kararı Batı'da akıllı bir adım olarak görülmüyor; bunun Türkiye'nin uzun vadeli toplumsal bütünlüğünü, ekonomik refahını ve uluslar arası saygınlığını tehlikeye düşürdüğüne inanılıyor. Kısa vadede Erdoğan, büyük riskler göze alıyor.” (Carnegie Europe, 04.08.2015) Batılı müttefikler hiç haksız değiller

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums